21. Yüzyıla Girerken

Ayşe ÖZEK KARASU
Haberin Devamı

Hitler'in altını bağlasalardı

20'inci Yüzyıl tarihine ışık tutacak çok önemli (!) iki keşifte bulunuldu. İkisi de yüzyılın en zalim figürü Hitler'le ilgili. Birincisi; Hitler - bütün diğer Almanlar gibi - erken yaşta tuvalet eğitimine tabi tutulduğu için sapkın kişilik geliştirmiş. İkincisi; bu sapkınlığı yüzünden çıkardığı dünya savaşını Parkinson hastalığı yüzünden kaybetmiş.

KLEOPATRA'nın burnu biraz daha kısa olsaydı, dünyanın çehresi bambaşka olurdu. Bu ünlü sözün sahibi Pascal yaşasaydı şöyle yeni bir önermede daha bulunabilirdi: ‘‘Hitler'in altını bağlasalardı, İkinci Dünya Savaşı çıkmazdı.’’

Aslında bu neden sonuç ilişkisine varmak için ille de düşünür olmak gerekmiyor. Batı Almanyalı bir kriminoloji uzmanının ortaya attığı tez üzerine biraz kafa yoran herkes bu sonucu çıkarabilir. Prof. Christian Pfeiffer adlı bu uzmana göre Nazizmin kökeninde, Almanların despotça uyguladığı tuvalet terbiyesi yatıyor.

Çünkü çok erken yaşta tuvaletini söylemeye zorlanan, tuvaletini yapmadan oturaktan kaldırılmayan çocukların bireysel gelişimi hasar görüyor. Otoriteyle bu ilk tanışmaları aşağılanma ve yenilgiyle sonuçlanan çocukların ruhsal dengesi bozuluyor ve yetişkinlik dönemlerinde saldırgan bireyler haline geliyorlar.

Küçükken otorite karşısında ezildikleri için ileride o kadar saldırganlaşıyorlar ki, Hitler ve kasapları gibi canavar ruhlu yaratıklar ortaya çıkabiliyor.

Demek ki, Sigmund Freud İkinci Dünya Savaşı'na tanık olsaydı, çocukların anal gelişim sürecini baskı altına almanın tehlikeleriyle ilgili teorisinin doğrulandığını görebilirdi.

Burada tuvalet tezini yarıda kesip, küçük bir parantez açalım. Kanada'da düzenlenen Uluslararası Parkinson Konferansı'nda bilimadamları, Hitler'in savaşı Parkinson hastalığı yüzünden kaybettiğini ileri sürdüler. Özellikle Normandiya çıkarması sırasında Hitler hastalığı nedeniyle yavaş davranıp durumun vahametini kavrayamamış.

Amerikalı nörolog Tom Hutton'a göre Normandiya çıkarması sırasında Hitler, kurmaylarının bütün ısrarlarına rağmen panzerlerine hemen karşı saldırı emri vermiyor ve müttefikler de bu sayede Almanya'yı yeniyor.

DOĞU SALDIRGANLIĞI

Bu tuvalet eğitimi teorisi sadece Hitler'deki saldırganlığın kökenini açıklamıyor. Birleşmenin üzerinden on yıl geçtiği halde Almanya'nın doğu ve batısında yaşayan insanların neden hala birbirine benzemediğini de ele veriyor. Prof. Pfeiffer'e göre doğulu Almanlar, gördükleri tuvalet eğitimi yüzünden demokrasiye ayak uyduramıyorlar. Bu tuvalet meselesi yüzünden doğudaki gençler arasında ırkçı suçlar batıya göre daha yaygın. Doğudaki gençlerin işlediği, kökeninde ırkçılık yatan suçlar, batıdakinin dört katı. Doğuda saldırıya uğrayan yabancıların sayısı ise batıya göre 25 kat fazla.

Savaş sonrasında Batı Almanlar daha özgür bireyler yetiştirmek amacıyla oturak zorbalığına son verdiği halde, doğudaki komünist rejim atadan kalma yöntemleri sürdürmüştü. Duvarın yıkıldığı günlerde batı medyası, üç-dört yaşındaki çocukları topluca oturakta gösteren resimleri totaliter rejimin simgesi olarak göstermeye bayılırdı.

Gerçekten de komünist rejim Alman disiplini adına değil, salt ideolojik amaçlarla, küçük bireyler arasında proleter bir dayanışma ruhu yaratmak, benmerkezci ihritasları bastırmak için toplu tuvalet yöntemini çok sıkı bir biçimde uyguladı. Prof. Pfeiffer'e göre devletin kreşlerinde bu usulle yetişen bugünün gençleri, özgürlük ve demokrasi ortamında birer Nazi olup çıktı.

Dikkat: Almanya'nın doğusunda kalan kreşlerde çocuklar halen toplu tuvalet eğitimine tabi tutuluyor!

Yazarın Tüm Yazıları