Paylaş
Fazlıoğlu, konunun ilgilisi olarak bir sorunu, daha doğrusu bir gerçeği gündeme getirdi lâkin biz her zamanki gibi düzgünce konuşup, tartışmak yerine cepheler arası savaş konusu yaptık. Konunun öznesi olan Deizme kayan gençleri değil, iddianın kendisini konuşuyoruz.
Adeta çocuklarının sorunlarıyla yüzleşmekten korkan ve birbirini suçlayan anne-baba kavgası yapıyoruz.
Son olarak Bahçeli’nin “Türk Gençliğinin deizme kaydığını söylemek densiz bir uydurmadır. Türk gençliğinin itham edilmesi ayıp ve ahlaksız bir komplodur. Deizm ile uğraşanlar önce haram yiyenlere baksınlar.” sözleri ise sorunu sahiplenip çözüm arayışına girmek yerine inkârı seçip “Elalem ne der?” kaygısı taşıyor adeta.
Öncelikle bir profesörün (art niyet olmaksızın) yaşadığı bir gerçeği anlatmasını bir siyasi liderin “komplo” olarak tanımlaması hoş bir davranış değil.
Deizme kayan gençlerin varlığını itham olarak kabul ederek ahlaksızlık olarak değerlendirmek de şık değil.
İster siyasi, ister yazar, ister bilim insanı olsun, kendi inanç ve görüşü dışındaki gerçekleri kabul etmeyen davranışlar günümüz Türkiye’sine yakışmıyor artık. Ülkemizde yaşayan genç insanların düşünce dünyası ve bakış açısı çok daha geniş büyüklerinden. Doğruyu veya yanlışı kendilerine öğretildiği gibi direkt olarak kabul etmiyor, sorguluyorlar. Bizim, onların doğrularımızı sorgulamalarından korkmamız bir şeyleri değiştirmez. Korkunun ecele faydası yok.
Çocuklarımızı ve gençlerimizi mükemmeliyetçilik kalıbına sokmaktan vazgeçmeliyiz. Gençler bizim geleceğimiz; onların sorunlarını yok saymak, sorunlarını gündeme getirenleri aşağılamak, toplumun geleceğini ilgilendiren meseleleri sadece bir siyasi partinin meselesi olarak görmek bize bir şey kazandırmaz. Aksine, ikiyüzlü bir yaşam sürmeye mecbur kalırlar ve özgürlüklerini başka diyarlarda ararlar.
Deizm veya ateist gençlerle ilgili açıklamaları sebebiyle İhsan Fazlıoğlu’yla söyleşi yapmak istedim lâkin talebimi kabul etmedi. Kendince haklı gerekçelerinin olduğunu düşünüyorum ve kendisine bu konuda saygı duyuyorum.
Çevremde deist veya ateist başörtülü tanıdığım yok. Eğer olsaydı, onları anlayabilmek için hangi düşüncelerle inanç kayması yaşadıklarını sormak isterdim.
İster bireysel ister tüzel olsun, inançlar ve ideolojiler sınavlarını en güçlü olduğu zamanlarda verir. Yoklukta görülmeyen eksiklikler varlıkta gün yüzüne çıkar. Ülkemizdeki gençlik, Müslümanların varlıklı olduğu zaman diliminde yaşıyor. Bizim eksik bıraktıklarımızı onlar görüyor.
Onları yargılamak yerine lütfen dinleyelim, ciddiye alalım.
Paylaş