Paylaş
Kendisini ise, “Temelde bayan olduğu için tepki gösterdim. Bayanların konuşacağı yer vardır, erkeklerin konuşacağı yer vardır.” diyerek savundu.
Alireisoğlu’nun tavrı,” Karadeniz bölgesinin erkeklerine” has bir durum değil. Emin olun, kendisini alkışlayan bir sürü erkek ve kadın var ülkemizde.
Alireisoğlu’nun “erkeklik gururuna” dokunan, bir kadının kürsüde olması değil, kürsüde olan kadının dini anlamdaki sohbetidir. Çünkü din, kadınların konuşup erkeklerin dinleyeceği bir alan değildir.
Din ciddi bir meseledir, dolayısıyla erkek işidir(!)
Alireisoğlu, farkında değil ama tepkisinin zerre kadar dinle ilgisi yok, tamamen geleneksel bir kafa.
Zira Hz. Aişe, Peygamber Efendimizin ardından en çok hadis rivayet eden kadındır. Allah’ın bir kulu da çıkıp Aişe’ye; “Sen kimsin de bize vaaz veriyorsun, hem de Peygamberden sonra?” dememişdir.
Hz. Ömer’e Cuma hutbesinde “Ey Ömer, seni kılıçlarımızla doğrulturuz!” diye hesap soran bir kadın var İslam tarihinde. "Kadın halinle sen hesap soramazsın" diyen ne bir ses ne bir ima söz konusu değildir.
Hiç mi siyer okumaz bu adamlar bilmiyorum ki?
Ben bunları yazınca “İslami Feminist” olacağım, biliyorum.
Bir şeyi daha iyi biliyorum; Alireisoğlu ve onun gibi düşünen erkekler, değil bir kadının dini vaaz vermesini, Cuma ve Bayram namazlarında camide cemaat olmasını bile istemezler.
Öyle bir sahiplenmişler ki dini alanları, kadınlar ellerinden alacak diye korkuyorlar ama korkunun ecele faydası yok.
Paylaş