Paylaş
Önümüzdeki seçimlerde kadın aday sayısı fazla ama beklediğim dokunuşu gerçekleştirebilecek biri olacak mı bilemiyorum, tahmin de edemiyorum.
Hangi partiden olursa olsun, ister başörtülü, ister başörtüsüz olsun kadına has davranışlarımız vardır bizim. Ve biz sahip çıkamıyoruz kadınlığımıza. Kadınca davranışları küçümseyen erkeklere meydanı bırakmışız. “Bırakmışız” diyorum çünkü küçümsemelere rağmen sahip çıkamıyoruz…
Özellikle siyaset dünyasında yok oluyoruz kadın olarak. Kabul edilmemekten korkuyoruz belki de. Kadınca davranışlarımızı terk etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bir anlamda cinsiyetimizi terk ediyoruz.
Böyle bir düşünce ortamında, siyasete giren kadın sayısının fazla olmasının çok fazla ehemmiyeti yok şahsım adına.
Mütemadiyen erkekleri suçluyoruz ama kendimizi kabullendirebilmek adına önce biz terk ediyoruz KADIN olmayı…
Sözün kısası "Kadın olmayı terk etmeyecek ve kadınlığından utanmayacak "kadın siyasetçi" istiyorum." İlgililere duyurulur.
……
Geçen gün Hürriyet’te Fas’ta yaşayan üst düzey iki siyasetçinin AŞK haberi vardı. Olayın kahramanlarından biri evli diğeri boşanmış. İkisi de çoluk çocuk sahibi. Taraflar dindar olunca hâliyle eleştiriler aşka dair değil, din ve ahlak üzerine yapıldı.
Farkında mısınız bilmiyorum; eleştirirken bile kendimizle çelişiyoruz. “Ahlakın veya dürüstlüğün ölçüsü dindir.” gibi bir iddiada bulunmak nasıl dindar olmayan insanlara haksızlıksa, aksi de haksızlıktır.
Dürüstlüğün, belli bir kesime ait olma algısından rahatsızız fakat söylemlerimizle bu algıya hizmet etmeye devam ediyoruz.
Değiştirmeye var mısınız?
Paylaş