Paylaş
Vahşi bir cinayete kurban gittiği anlaşılan Cemal Kaşıkçı’yı konuştuk, konuşmaya da devam ediyoruz. Kendisine rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Öyle "Kaç parçaya ayırdılar?", "Cesedi nerede?" gibi hususlarda fikir beyan edecek değilim.
Yıllar önce Umre'ye gittiğim gruptan yaşlı bir teyze “Kızım buranın kralı Müslüman mı?” diye sormuştu. Sorusunun şaşkınlıkla karşılamış “Yani burası Allah’ın evi, tabii ki Müslüman.” demiştim.
Müslüman tanımının masum olduğu, Kutsal beldenin yöneticilerinin muhalifleri ve masum çocukları henüz öldürmeği yıllardı.
Hatırlıyorum da ben dâhil birçok arkadaşım Allah’ın evinde ve Peygamberin diyarında yaşamayı ne çok arzulardık. Nasıl Paris âşıklar şehriyse, Mekke’de inananlar için aşk şehriydi. Huzur ve güvenin adıydı. Fakir ve zenginin, siyah ve beyazın eşitlendiği kutsal mekândı Kâbe…
Yemen’de binlerce masumun ölümünde rolü olan Suud yönetimi, Kaşıkçı cinayeti ile Müslümanların nezdinde itibarını kaybetmiştir. Yaşananlardan sonra, Umre ve Hac ibadeti için Suudi Arabistan’a gidecek olanların ibadet heyecanına artık endişe de eşlik edecektir.
Örneğin; Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz bugünden sonra Umre ve Hac ibadeti için Suud’a gitmeye cesaret edebilir mi?
Suud yönetimi yeryüzünde yaşayan tüm Müslümanlara karşı unuttuğu sorumluluğunu hatırlamalı artık. Mekke ve Medine’nin itibarına zarar verecek davranış ve söylemlerden uzak durmalıdır. Yitirdikleri itibarlarını kazanmak için ise BM’ye para teklif etmek yerine somut adımlar atmalıdır.
Bir taraftan muhalif ve mazlumlara hayatı zindan edip, diğer taraftan itibar reklamı yapmak nedir? Suud yönetimi ister Kâbe’nin İmamı olan Sudeysi’yi, ister ABD’yi, ister İsrail’i, ister BM’yi yanına alsın; haktan uzaklaştığı sürece HALKIN nezdinde itibarını kaybetmeye devam edecektir.
Yemen’de 7 yaşındaki küçük Emel Hüseyin’in açlıktan hayatını kaybetmesi bir ayıp olarak herkese yeter de artar bile. Bundan daha büyük bir itibar kaybı mı olur?
Yaklaşan yerel seçimler öncesi belediye başkan adaylıklarıyla ilgili kulisler yoğun şekilde devam ediyor.
Adaylarda aranacak kriterler konuşuluyor, isimler zikrediliyor. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adı geçen adaylarla ilgili dikkatimi çeken bir husus var ona dikkat çekmek istiyorum. Konuşulan isimler arasında İlçe Belediye Başkanı olduktan sonra ikinci eş edinmiş bir isim var. Oldukça popüler bir isim, bakıyorum da her yerde onun adı var.
Bir kadın seçmen olarak gerek ilçe gerekse büyükşehir adaylarında tek eşli olma kriterinin de uygulanmasını istiyorum.
Ayrıca bir kadın olarak;
Cesaretinden dolayı Sıla Gençoğlu’na teşekkür eder, Ahmet Kural’ın özrünü kabul etmediğimi belirtmek isterim. Hayatımda böyle saçma bir özür duymadım…
Şiddet ve tacizlerde AĞIR TAHRİK savunmasından gına geldi artık.
Not: Sıla’ya destek veren Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a gönül dolusu teşekkürler. Olması gerekendi lâkin olayların birbirinden bağımsız değerlendirilemediği bir zaman diliminde bu davranışıyla büyük bir alkışı hak ettiğini düşünüyorum.
Paylaş