Paylaş
Mehmet Bey, Tayyip Bey’in “Kadın ve Adalet” konulu toplantısındaki konuşmasını eleştirdiği yazısında, Tayyip Bey’in kadın-erkek eşitliğiyle ilgili verdiği örneklere atfen “50 yıl öncesinden ışınlanmış gibi” yorumunu getirdi.
Mehmet Bey’in yazısının bir bölümüne katılmakla birlikte “Cennet annelerin ayakları altındadır.” sözünü, verilen örneklerle eş tutarak “Günümüz Türkiye’sine uymuyor.” yorumunu yapmasına şahsen çok üzüldüm. Çünkü bahsi geçen söz, Peygamber sözüdür. Tüm zamanlar için söylenmiş biz söz olup, yalan ve abartı içermez.
Saygılar…
………
Mehmet Bey’in “Tayyip Bey’e göre kadının yeri evidir” yorumuna ise kesinlikle katılmıyorum. Tayyip Bey’in “evinde oturan bir kadın” öngörmediğinin altını özellikle çizmek isterim. Tayip Bey, kadının siyasette ve sosyal hayatta aktif olması için hem teorik olarak hem de pratikte her zaman ısrarcı ve teşvik edici olmuştur.
Tayyip Bey, kadının toplumda aktif olmasını ister ama bu konuda bir çizgisi vardır. Bu çizgi nedir sorusunun cevabı iki isimde gizlidir. Amberin Zaman ve Nuray Mert…
Tayyip Bey’in kadına yönelik pozitif ayrımcılığı teşvik eden sözlerinin gölgede kalmasının nedeninin “Siyasi ve dini anlayışına uymayan kadınlara karşı gösterdiği sert tutumdan” kaynaklandığını düşünüyorum.
“Kadın ve erkeğin eşit olması fıtrata uygun değildir” sözü ise masumiyetini iki nedenden dolayı kaybetmiştir.
Birincisi; Soma’da maden faciasından sonra “bu işin fıtratında var” diyerek “fıtrat” sözcüğünün işin içinden çıkmak için kullanılan bir joker olduğu algısı oluşmuştur.
İkincisi; Kadına karşı yapılan tüm haksızlıklara karşı muhafazakar camia bu sözü kullanmıştır. Özellikle siyasi arenada muhafazakar erkeklerin kadınları görmek istediği yer kendilerine rakip olamayacakları alandır. Bu sebeplerle “kadının fıtratına uymaz” sözü maalesef masumiyetini kaybetmiştir.
……
Tayyip Bey’in konuşmalarında dikkatimi çeken asıl unsur, defalarca “adalet” tanımına vurgu yapması oldu. "Kadınların sorunlarını adalet ile çözebiliriz." dedi. Yani,“Eşitliğin tanımı eksik kalabilir, adil bakabilmeliyiz.” yorumunu getirdi.
Kanımca sıkıntı şurada: bu adalet dediğimiz şey lastik gibi, herkesin bir yerlere çekiştirdiği bir unsur hâline geldi.
Tayyip Bey’in adalet anlayışı da tamamen kendine has. Referansını dinden alarak kadına bakış açısı getiriyor.
Birileri mutlu, kendini güvende hissediyor… Birileri rahatsız, mutlu değil, kendini ülkesine yabancı hissediyor.
Bu durumda benim bakış açım şudur; birileri rahatsızsa sorun var demektir. Fakat Tayyip Bey’in bakış açısı ise şöyle; birileri rahatsızsa bu tamamen kendi sorunu. Çıkmaza girmemize sebep olan da bu bakış açısı…
…
Ben, gelenekselleşmiş kadın sorunlarının dinle anılmasından rahatsızım. Zira Allah, Kur’an da erkek ve kadına birlikte seslenir.
Allah katında üstünlük ise cinsiyetle tanımlanmamıştır, takva ile tanımlanmıştır.
Bu yüzden sevgili okurlarım, epey zamandır kadın-erkek eşitliği konusunda camiamın bakış açısına öncelik vermiyorum. Zira anlaşamıyoruz.
…
Tayyip Bey’in, insanların hassasiyetlerinin farklı olmasını eleştiren sözleri kadın-erkek eşitliği konusunun gölgesinde kaldı.
Hâlbuki bu önemli bir konu. Belki de sorulması gereken soru "Bir insan her konuda aynı hassasiyeti gösterebilir mi sizce?" olmalı.Daha da somutlaştıracak olursak, "Hayvan haklarına öncelik veren birisi, insan haklarını görmezden gelebilir mi?"
……….
Son olarak toplantıda Tayyip Bey bir soru sordu, “Cumhurbaşkanı ihaneti vataniye içinde olursa suçtur. Peki bu ülkenin savcısı ihaneti vataniye içinde olursa ne olacak?”
Bence ihaneti vataniye içinde olmak Cumhurbaşkanından vatandaşa kadar büyük suçtur. Sınırda bekleyen askerden, inşaatta çalışan işçisine kadar. Her bireyin ihanetinin ülkeye verdiği zarar farklı ama yıkıcıdır.
Benim de bir sorum olacak. Bizim camianın icat ettiği en küçük eleştirilerde yaftaladığı ihanetler ne olacak?
“İhaneti Tayyip , İhaneti dava, İhaneti parti “ gibi…
Paylaş