Paylaş
Kendisi zeki bir adamdır ayrıca nezaket sahibidir de. Bir okuru olarak bu kadar eksik ve hatalı bilgileri paylaşmasına gönlüm razı olmadı. Araştırdım, soruşturdum ve neyin ne olduğunu öğrendim.
Özdil, Alman istihbaratını eleştirdiği yazısında geçmişte “Kara Ses” olarak tanınan Cemalettin Kaplan’ı bağrına bastığını, Kaplan’ın Gülen’le birlikte Osman Bektaş’tan medresede eğitimi alması sebebiyle Nurcu olduğunu ve yine Kaplan’ın, MSP’den milletvekili adayı olması sebebiyle de Erbakan Hoca ile ilişkisi olduğunu yazarak Kaplan’ı, Almanya’ya Erbakan Hoca’nın gönderdiğini iddia etti.
Özet olarak; Kaplan, FETÖ ve Erbakan Hoca’yı bir kare içine alarak topunu birden Almanya’nın güdümünde olan ve Türkiye aleyhine hareket eden organize bir kuruluş ilan etti.
Ben Milli Görüş Hareketi’nin içinde yöneticilik görevlerinde bulunmuş biriyim. Özellikle 90’lı yıllarda Cemalettin Kaplan’ın, bizi siyaset yaptığımız için küfür içinde olduğumuzu iddia eden konuşmalarını çok iyi hatırlıyorum.
Özdil’in yazısındaki iddialar Erbakan Hoca’ya, Milli Görüş Hareketi’ne haksızlıktır. Bu yazıyı yazmak da benim gönül borcumdur. Zira ne Fethullah Gülen ne de Cemalettin Kaplan, Erbakan Hoca’yı desteklememiş, aksine onun siyasi hayatının bitmesi için ellerinden geleni yapmışlardır.
“Acaba benim bilmediğim veya atlamış olabileceğim bir şeyler mi var?” diyerek küçük bir araştırma yaptım.
……………
Cemalettin Kaplan aslen Erzurumlu. Gülen’le bağlantısı aynı medresede Osman Bektaş’tan ders almasından ibaret. Gülen ve Kaplan aralarındaki yaş farkı sebebiyle farklı dönem öğrencileridir. Yalnız Kaplan’ın medrese eğitimi Gülen’den daha fazladır. Yani Kaplan, dini bilgiler açısından Gülen’in çok üstündedir.
Kaplan, medrese eğitiminden sonra Ankara’ya gelir, merkez vaizliği yapar ve İlahiyattan mezun olur. Konya Valiliği İl Müftülüğü sitesinde 1970-1971 yılları arasında müftülük bünyesinde görev yapması sebebiyle kısa bir biyografisi bulunmaktadır. Buna göre Cemalettin Kaplan’ın 36 yaşında Ankara İlahiyat Fakültesine kaydolduğu ve 40 yaşlarında mezun olduğu yazmaktadır. Ankara’da Kaplan’ın önünü açan ve ona destek olan isim de dönemin Diyanet İşleri Başkanı Dr. Lütfi Doğan’dır. Doğan, daha sonra CHP milletvekili olmuştur. Kaplan’ın kendi beyanlarında “Ankara’da olduğun dönemlerde Lütfü Bey bana çok sahip çıkmıştır.” açıklaması vardır.
Kaplan, daha sonra illegal olarak değil gayet legal olarak Adana’da müftülük yapar.
‘77 seçimlerinde kendi memleketi olan Erzurum’dan MSP adayı olur. Özdil’in “Nurcu” olarak takdim ettiği Kaplan’ın kazanmaması için Nurcular tarafından eşi ve çocukları da işin içine katılarak iftira boyutunda karşı kampanya yapılır. Sonuç olarak Kaplan, milletvekili seçilemez.
‘80 İhtilâli’nde arandığı için Almanya’ya gider. Milli Görüş Hareketi’nde görev alır hatta dernek yöneticisi olur. Fakat Almanya’ya gidişiyle söylemleri şekil değiştirir. Demokrasiyi ve siyaseti bir küfür olarak addeder. Hâliyle tepki alır ve maddi ve manevi ihanet ederek Milli Görüş’ten ayrılır.
Cemalettin Kaplan’ın Almanya yolculuğunda yanında kimin olduğunu ve oturum iznini kimin aldığını Sözcü gazetesi yazarı Soner Yalçın “Türkiye’nin karanlıklar Prensi: Murat Bayrak” başlıklı yazısında şöyle kaleme almıştır:
“… Almanya’da “Anadolu İslam Cumhuriyeti” ilân eden, tahta tüfeklerle gösteriler düzenleyen, “Kara Ses” lakaplı Cemalettin Kaplan’ın arkasındaki isim olduğu ortaya çıktı. Kaplan’a Almanya’da oturma izni alan ve finanse eden, eylemlerinin şekillendiren isim Murat Bayrak’tır. Zaten Kaplan da Bayrak için “kader arkadaşıyız” ifadesini kullanıyordu.”
Milli Görüş Hareketi, Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde teşkilatlanmıştır. Yalnız Özdil’in bahsettiğinin aksine Almanya Anayasayı Koruma Kurulu, Milli Görüş Hareketi’nin önünü açacak bir girişimde bulunmamıştır.
Erbakan’ı sevmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz saygı duyarım ama bu isimlerle yan yana koymak olmadı Yılmaz Bey. Erbakan, bütün baskılara rağmen demokrasiden vazgeçmemiş, siyasi istikbali uğruna kimseye taviz vermemiş bir siyasi liderdir.
Paylaş