Paylaş
Birçok itiraz maili geldi; “Nereden çıkarıyorsunuz bunu? Hüseyin Başaran’ın kadın mürettebata güvenmesi çok mu anormal? Birçok başarılı kadın pilot var.” diye.
Bu itirazları okuyunca aklıma Sevgili Cem Yılmaz’a sorulan “Bu esprileri nereden buluyorsunuz?” cümlesi geldi aklıma.
Nedendir bilmiyorum; Cem Yılmaz bizi bize anlatınca alkışlıyoruz lâkin bunu yazarlar kaleme aldıklarında tepki gösteriyoruz. Lafım kesinlikle Cem Yılmaz’a değil, onu da özellikle belirteyim. İzlemekten ve dinlemekten zevk aldığım bir insandır.
Fakat biz hayatın esprili tarafını kabul ediyoruz, ciddi tarafını reddediyoruz. Hâlbuki sanatçı da olsa yazar da olsa herkes bu ülkenin insanının hikâyelerinden besleniyor.
İster pilot ister kaptan ister şoför olsun, kadınların yaptığı her işte başarılı olduğundan zerre kadar şüphem yok. Gurur da duyarım.
Biz de kız kıza gittiğimiz seyahatlerde erkek olmasını istemeyiz. Mina ve arkadaşlarının özel tercihi miydi yoksa rastlantı mıydı, bilmiyorum. Sebep ne olursa olsun erkeğin varlığını, kadının yanında güvence olarak görülmemesi takdir ettiğim husustur.
“Böyle bir şey var mı?” diye hayret edilmesini de anlamış değilim. Var ki takdir ediyorum. Tam bu olayın üzerine iki gün önce yaşadığım bir olayı aktarayım.
Katıldığım bir toplantıda yanımda olan iki kadın, umre ziyaretiyle ilgili konuşuyor. Biri başörtülü diğeri değil. Başörtülü olan umreye gitmek istediğini söylüyor, diğer kadın “Ben hocalara sordum mahrem bir erkek (baba, abi vs.) olmadan gidemezmişsin. Gidersen umren olmazmış, turistik ziyaret yapmış olurmuşsun.” diyor. Konuşmayı yapan iki arkadaş da güzel işlerde çalışan ve yurt içi - yurt dışı seyahatlere giden aktif kadınlar.
Dayanamadım, konunun bu bölümünde araya girdim. “Neden böyle söylüyorsunuz? Bakın, ben de dini bilgisi olan bir insanım. Kadının mahremsiz seyahat etmesi hususu mezheplere göre farklı değerlendirilmiş bir husustur. ‘Umren olmaz.’ diye kesin bir hüküm vermek yanlıştır.” dedim.
Kadın ısrarla “Ben hocalara sordum, olmaz.” dedi. “Fıkıh okudum.” dedim, olmadı. “Babam da hocaydı.” dedim, olmadı. Ne dediysem ikna edemedim.
İkna edemememin sebebini de biliyorum aslında. Çünkü bir acı gerçektir. Toplumumuzun büyük bir çoğunluğu, bilgi sahibi olsa dahi kadına itimat etmez. Bu iddiamı sadece bu olaya istinaden söylemiyorum. Zira bugüne kadar bir hocanın söylediği yanlış bir şey için (ispat etmeme rağmen) kimseyi ikna edebilmiş değilim.
Yaşanmış bir olayı daha paylaşmak istiyorum sizlerle.
Yakın bir arkadaşımın ailesi bazı hususları danışmak için bir erkek hocayı evlerine davet etmişler. Eve gelen hoca (!), arkadaşıma “Okuduğumun size şifa olması için elinizi tutmam gerekiyor.” demiş. Arkadaşım “Böyle bir gerekçeyle kadınlara dokunmanız doğru değil.” diyerek elini tutmayı kabul etmemiş. Ki arkadaşım fıkıh, tefsir gibi İslami ilimlere vakıf biri. Hoca, aileye “Ne kadar kibirli bir kızınız var.” Diye tepki gösterince aile de kızlarına hocanın elini tutmasına izin vermediği için tepki göstermiş. Hani şu kendini cinci hoca ilan edip insanları taciz eden adamlar var ya işte onlar sorgusuz sualsiz inanmanın bedeli.
Yani diyeceğim o ki, kaleme aldığım konuları bir yerlerden uydurmuyorum. Kimseyi küçümsemek için de yazmıyorum. Yanlışlarımızı, tezatlarımızı gündeme getiriyorum.
Hep birlikte, daha iyi olalım diye…
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş