Paylaş
Yıldönümünde insanların “Yıllar ne çabuk geçti değil mi?” sorusu bile sana yapılmış haksızlık gibi geliyor. Zaman herkes için çabuk geçmiyor ki?
Sana mektup yazmak istedim bu yıl. Hatırlar mısın, uzağa gittiğinde sen de bize mektup yazardın hep? Muhakkak bir fotoğraf da koyardın içine. Sanırım sen de yazmayı seviyordun, sana mı çektim acaba diye düşünüyorum bazen.
Zaman zaman “Acaba biraz daha bizimle kalsan daha iyi olur muydu?” diye geçiriyorum içimden. Sonra babalarını kaybetmiş küçük çocuklar geliyor gözümün önüne, babası olup babasızlığı yaşayan çocukların özlemlerini düşününce utanıyorum içimden geçenlerden. Onlara haksızlık yaptığımı düşünüyorum.
Yaşanmamış yıllara üzülmek yerine yaşanmışlıkların güzelliklerine sığınıyor insan.
Güzel çocukluğumuz için sana ne kadar teşekkür etsem az, biliyorum. Hatırlar mısın? Hanife’yle seni odaya çağırır annemden gizli istediklerimi söylerdik. Annem sana “Bu kızları çok şımartıyorsun.” diye kızardı. Annemi bizden çok severdin biliyorum ama hiç baba-kız arasına koymazdın.
Annemin bizden şikayetleri değişmedi hiç. Hâlâ “Evlenmiyorsunuz” diye söyleniyor… Seni çok özlüyor farkındayım, hiç birimiz senin yerini tutamadık. Bazen bir kişinin eksikliğini çok kişinin kapatamadığını gördüm bu yerini tutamayışta.
Çok sevdiğin kitapların da kendilerini anlayan birilerinin olmayışının eksikliğini hissediyorlar. Bizim sokaktaki harçlık verdiğin çocuklar da… Hayat ‘eksik’li de olsa bir şekilde devam ediyor işte.
Senden sonra anladım ki güzel anılmak için güzel yaşamak gerek.
Bize güzel anılar bıraktığın için, kararlarımızda özgür bıraktığın için, güvendiğin için, kız çocuğu olmanın zorluğunu hissettirmediğin için, harika bir çocukluk yaşattığın için kocaman teşekkür ederiz sana…
Görüşünceye kadar Allah’a emanet ol…
Paylaş