Paylaş
“Aydın insanlara daha çok ihtiyacımız var.” iddiasını ortaya koyarken entelektüel olanları dışlamak değil kastım.
Toplum olarak içinde bulunduğumuz karmaşadan bizi çıkaracak aydın insanların varlığının gerekliliğini vurgulamak istiyorum.
Toplumumuzda aydın insanların var olduğuna da inanıyorum. Ama herkes her şeyi o kadar çok biliyor ki, onlar bu durumda susmayı tercih ediyorlar.
Ortalıkta hâkim olan aşırı kışkırtıcı bir dil var ve onlar bu dili bilmiyor.
Onlar, toplumu okuyorlar ama okuduklarını dinleyecek kimse yok.
Objektifliğin prim yapmadığı bir zaman dilimindeyiz, dolayısıyla “Ya benimsin ya toprağın!” mantığına yenik düşüyorlar.
Hâlbuki aydın olan insanın, dini, mezhebi, partisi ne olursa olsun başımızın üstünde yeri olmalıdır. Olmalıdır ki aydınlık saçabilsinler.
Aşağıda, alıntı yaptığım kitap o kadar güzel anlatmış ki aydın/entelektüel farkını ve topluma katkılarını.
Entelektüeller toplumda seçkin statüye sahip kimselerdir ve entelektüel bilgin’in görevi, refah seviyesini yükseltmektir.
Entelektüel, bize empoze edilen modernlik ve geleneksellik kalıplarında tutsak kalabilir. İçinde yaşadığı topluma yabancı kalabilir.
Aydın ise toplumu gerçek ve dosdoğru tanır, halkıyla empati kurar, zamanın istek, ihtiyaç ve ideallerini hisseder.
Aydın, modernlik, geleneksellik gibi kalıpların hiçbirine sığmaz.
Aydının, tarihi ve toplumu tanıma biçimi entelektüelle aynı değildir.
Entelektüel, sınıfsal değişimlerin tarihini okumuştur. Tarihin bütün olay ve kişilerini bilir, kaynakları ve dayanakları tanır. Entelektüel için tarih; içinde büyük olayların meydana geldiği, büyük kahramanların çıktığı bir “geçmiş”tir.
Fakat aydın, kendi sosyal sınıfını hissedebilen kişidir. Belirgin, dosdoğru ve deneyime dayalı bir tanıma düzeyine sahip kimsedir. Sınıf savaşını sosyalist kitaplardan okumamıştır; ama bu savaşı vicdanının derinliklerinde hisseder. Eti ve derisiyle ona dokunur, onu duyumsar.
Aydın için ise tarih; hâldir, zinde ve hareketlidir, canlı ve akış halindedir. Aydın; tarihi, kendi toplum zemininde, halkının tutum, söyleyiş, düşünce, duygu, gelenek - göreneklerinde ve kendi ruhunun derinliklerinde hisseder.
Aydının bilimsel kaynağı; sokak, çarşı, pazar, iş yeri, tarla, toplumun adabı, kural ve gelenekleri dili ve konumudur.
Evet, entelektüel ve aydını böyle tanımlıyor Ali ŞERİATİ, “Öze Dönüş” kitabında.
Paylaş