Paylaş
Seni tanıyalım...
Ben Duygu Yılmaz. Memur bir ailenin, kafayı buluşlara takmış kızıyım. İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu bir mühendisim. Hem kimya hem de gıda mühendisliği eğitimi aldım. Bir süre, kurumsal hayatta kalite mühendisi olarak çalıştım. Sonra “sosyal girişimcilik” serüvenim başladı ve “Biolive”i kurdum...
Nedir Biolive?
Plastikle ilgili problemleri çözmek ve biyoplastik pazarındaki eksiklikleri gidermek amacıyla, zeytin çekirdek ve atıklarından tamamen doğal biyoplastik granül üreten biyoteknoloji girişimi.
Vayyy müthiş! Zeytin çekirdeğinden plastik üretiyorsun yani...
Evet, öyle de denilebilir. Ama bizimki doğada 3 ayda yok oluyor, normal plastiğin yok olması 450 yıl sürüyor!
Peki nasıl başladı bu macera?
4.5 yıl önce babamın kahvaltıda zeytin çekirdeği yutması üzerine başladı!
Nasıl yani?
Babam, “Mideme iyi geliyor, midemi rahatlatıyor!” diye kahvaltı sofrasında zeytin çekirdeklerini hapur hupur yutuyordu. Ben de “Baba olur mu öyle şey! Sivri bir şey yutuyorsun!” dedim. Ama laf dinletemedim. Sırf meraktan zeytin çekirdeğini araştırmaya başladım.
Meraklı bir tip misin?
Çoook. Zaten çocukluğumdan beri kimyayla ilgiliyim. Kendimi bildim bileli fondöten, krem, parfüm gibi ürünler yapıyorum. İlk buluşumu da 12 yaşında yapmışım! Vantilatör motorunu söküp bebek elbiselerini yıkayan bir çamaşır makinası üretmişim! Her şeyi kurcalamayı, araştırmayı severim. Kafayı zeytin çekirdekleriyle bozmam da önce bir hobi olarak başladı. Sonra zeytin çekirdekleri bende tutku haline geldi.
Ailen de seni yüreklendirmiştir...
Pek değil. Memur bir ailenin Zihni Sinir kızıyım ben. Zeytin çekirdeklerinin sihirli dünyasına o kadar daldım ki araştırmalarıma devam edebilmek için kurumsal hayattan ayrıldım! E tabii ailem hoşlanmadı bu durumdan. Bense aldırmadım ve zeytin çekirdeklerini araştırmaya devam ettim. Veeeeee sonunda, içinde güçlü bir antioksidan madde olduğunu keşfettim.
Nedir o madde?
Alorepein. Kanser tedavisinde de kullanılıyor İsviçre’de.
Yani baban bilmeden zeytin çekirdeklerini yutarak doğru bir şey mi yapıyormuş!
Hayır. Bu maddeyi sıvı halde almak lazım. Babamın yaptığı gibi çekirdeği direkt yuttuğunuzda bir faydası yok. Ben uzun süren araştırmalar sonunda zeytin çekirdeklerini öğüttüm.
Tüm bunları yaptığında kaç yaşındaydın?
Müthiş!
2.5 yıl falan sürdü bu çalışmaların bitmesi. Başta pek destekleyen olmadı. Part time bir iş buldum ben, akşamları çalışıyordum, işten kazandığım parayı da laboratuvar cihazlarına yatırıyordum. Hiç vazgeçmedim yani. Kıt kanaat ilerlerken bir şirket bize yatırım desteğinde bulundu. Sonrasında devlet destekleri, yurtdışı destekleri derken 2.5 yılda 30 milyon dolarlık bir şirket haline geldik. Hayalim, bunun dünyada eşi benzeri olmayan bir buluş olmasıydı. Gerçekten de oldu. Buluşum ve kadın girişimciliği üzerine yaptıklarım literatüre geçti. İngiltere’den Amerika’ya tez konusu oldu.
TÜBİTAK BİRİNCİLİKLERİMİZ VE 24 ÖDÜLÜMÜZ VAR!
Pek çok ödül aldın...
Evet, “2017’nin Gelecek Vaat Eden Kadın Girişimcisi” seçildim. TÜBİTAK birinciliklerim oldu. Sonrasında TÜBİTAK’la bilimsel projelerimiz oldu. Hem Türkiye’de hem globalde 24 ödülümüz var. Hammaddemizin (biopura), kanserojen olmadığını ve toksik madde içermediğini kanıtlandı. Doğal bir madde olduğu ve üç ay içinde doğada kaybolduğuna dair sertifikalarımız da var. Ama biz hammadde satıyoruz. Bizim hammaddemizle çeşitli ürünler tasarlanıyor.
Neler mesela?
Bu mesela, bir emzirme kabının kapağı, Amerika’da bir firma için ürettik. Bunlar Ikea’nın yorganlarını yapan bir firmaya düğme. Bu Avrupa’da bir firmanın ketçap kapağı... Bizi tercih etmelerinin pek çok sebebi var: Sosyal bilinç, 2030 hedefleri, sürdürülebilirlik...
Tüm bu başarılardan sonra annen baban ne yaptı?
Babam televizyon programlarına benden önce çıkıyor şimdi, “Her şey benim zeytin çekirdekleri yutmamla başladı!” diyor!
Paylaş