Vesikalık fotoğrafını 5 dakika TV’de gösterseler 15 günde en seksi erkek seçilirsin!
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Dün başlayan Mehmet Günsür röportajı bugün de devam ediyor. Buyurun buradan okuyun...
Haberin Devamı
* Ortalıkta değilsiniz ama sürekli “Yaşayan en seksi Türk” seçiliyorsunuz. Bu nasıl iş? Ne hissediyorsunuz?
Bir şey hissetmiyorum.
* Nasıl yani? Bütün kadınlar sizi arzulasın istemez misiniz...
Beğenilmek güzel, kimse aksini söylemez, sokakta birileri, “Sizi izliyoruz, seviyoruz” filan dediğinde, yerden bir santim havalanıyorum ama seksi bulunmak çok da umurumda değil...
* Neden?
Çünkü gerçek değil. Bizimki gibi ülkelerde bu tür sıfatları edinmek çok basit. Vesikalık fotoğrafını her gün 5 dakikalığına televizyonda gösterseler, iki hafta sonra bu ülkenin “en seksi erkeği” seçilirsin! Meşhur olunca, bir şekilde seksi de oluyorsun. Saçmalık. Bu tür şeylere hiç prim vermedim, umurumda bile olmadı. HAREKET ATÖLYESİ
* İtalya’da sizin formasyonunuzda çok mu oyuncu var?
Benim gördüklerim daha problemli. 16 yaşında psikoloğa filan gitmeye başlamışlar. Uyuşturucuya bulaşmışlar bir şekilde, sonra bırakmak zorunda kalmışlar. Açık, modern tipler ama geçmişleri sağlam değil. Ben o anlamıyla çok şanslıyım.
* Hareket Atölyesi nedir?
9-10 tane deli kadının kalkıştığı bir şey! Onların içinde ablam, halam ve annem de var. Bir tür dans tiyatrosu. Konsept oyunlar yapıyorlar. Dünyanın her tarafına davet edilmeye başladılar. Mesela 80’lerdeki Türkiye politikasını eleştiriyorlar...
* Bu İtalya macerasında hiç para sıkıntısı yaşamadınız mı?
Yaşamaz mıyım? İlk gittiğimde garsonluk yaptım ama bir şekilde hallettim. Çok paraya da ihtiyacımız yok ki yaşamak için...
* Peki Lecce’ye yerleşmek, buna hiç itirazınız olmadı mı? “Allah’ın köyünde üç sene neden yaşayayım?” diye...
Aksine, 1600’lerden kalma muhteşem bir kasabaydı. İnsan kaç kere öyle bir yerde yaşayabilir ki? Bayıla bayıla gittim. 5 MART’TA SES FİLMİNDE
* 5 Mart’ta sizi Ümit Ünal’in “Ses” filminde izleyeceğiz...
Evet. Gerilim filmi çok severim, “Evil Dead”lere, Carpenter’in “Fog”una bayılırım. Oynamayı da sevdim. Esas olarak beni heyecanlandıran, güzel hikaye, değişik hikaye. Çünkü iyi çocuk, ideal eş, aşk adamı filan oynamak sonunda insanı sıkıyor. Bu sefer karanlık tarafları olan bir karakter canlandırıyorum. Selma Ergeç’le oynuyoruz. 5. dakikada, kafasında bir ses duyuyor. Bu ses ona ne yapması gerektiğini söylüyor. Tabii hafif kafayı yiyor, o ses onu bir yere götürüyor, o sesi takip etmeye başlıyor, o ses onu bir şekilde bana yaklaştırıyor. Filmin sonunda güzel bir sürpriz var...
* Ne kadar zamanda çekildi?
4 haftada.
* Ümit Ünal’la daha önceden tanışıyordunuz...
Tabii tabii, “Anlat İstanbul”dan. Onu hikayesinde oynamıştım, mahalle fotoğrafçısı rolündeydim, Foto Rıfkı. Ümit’in bazı işlerini çok severim. 9, mesela benim için olağanüstü bir film. “En iyi Türk filmleri” listemde ilk üçe girer. Bu arada Ses’teki rol arkadaşım Selma Ergeç de müthiş bir kadın, daha önceden tanışıyoruz Selma ile, kafamız o kadar aynı yerlerde ki, anne Alman, baba Türk. Fakat en önemlisi benim için prodüktörler dahil olmak üzere Ses’in ekibi. Ne Fransa’da ne İtalya’da ne de Amerika’da bu kadar iyi bir ekiple çalıştım. Hepimiz aynı frekanstaydık. Müthiş bir tecrübe oldu...
Haberin Devamı
KÜÇÜK İSKENDER ONUN İÇİN ŞİİR KİTABI YAZDI
Haberin Devamı
Küçük İskender sizin için bir şiir kitabı yazdı. Bir erkek ne hisseder, başka bir erkek onun için bir şiir kitabı yazınca... Benim eski sevgililerimden biri onu çok severdi. Oradan benim de hoşuma giden birçok şeyi oldu. “O şimdi asker”in kastındaydı, o zaman verdi o kitabı bana, “Bak senin hakkında bunu yazdım” dedi, bir şiir, baş harflerini birleştirince Mehmet Günsur çıkıyor. Hoşuma gitti, ama yani çok da fazla bir şey hissetmedim.