Topbaş: Bebek Parkı’nda çimlere uzanıp i-pod dinleyebilirsiniz, hatta güneşlenebilirsiniz bile!

Özlemcim...

Sen bana yazdın, ben de gazeteye yazdım.

Ve Büyük Şehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş telefonla aradı.

Çok da kibardı.

Esprili bir şekilde "Özlem Hanım’a söyleyin için rahat olsun, çimlere uzanmasında, gökyüzüne bakıp müzik dinlemesinde hiçbir sakınca yok" dedi ve ekledi: "İsterse güneşlenebilir bile!"

Ben de tabii bu konuda mağdur olan tek kişinin sen olmadığını, başka okurlarımın da parktaki görevliler tarafından uyarıldığını söyledim.

Sanırım olay şu: Birtakım kraldan çok kralcı görevli arkadaşlar var orada ve işgüzarlık yapıyorlar.

Başkan, olayı kendisine haber verdiğimiz için teşekkür etti ve "Çiçeklere zarar verilmediği sürece çimlere basılmasında, oturulmasında, yatılmasında hiçbir sakınca yoktur. Ama iyi oldu bu konuyu gündeme getirdiğiniz, çimler bizim kafayı özellikle taktığımız bir mesele. ’Çimlere basılmaz’ şeklinde yanlış kanaati değiştirip, ’Çimlere basabilirsiniz!’ levhaları koyan bir belediyeyiz biz. Bunu tekrar belirtmenizi rica ederim. Bebek Parkı’ndaki güvenlik görevlisine gelince, eksik bilgilendirme ve yanlış bir uygulama var. Arkadaşlarımızı daha hassas olmaları konusunda uyardık, içiniz rahat olsun" dedi.

Durum bu mimvalde...

Haberin olsun dedim.

Kafana göre takıl bebek, Bebek Parkı’nda..!

Haşmet de kim?

26 Nisan’da yayınlanan röportajınızda Haşmet Bey ile görüşmüşsünüz. İnternette okudum ama Haşmet’in adını yazmayı unutmuşsunuz. Affınızı diliyorum ama bilmiyorum ben bu Haşmet’in hangi Haşmet olduğunu... (Sezin K.)

- Amaaan hep aynı şey! Haşmet, Haşmet Babaoğlu. Ve ben tabii ki, adını yazdım. Ama hep böyle oluyor, yazı internete alınırken tepede yazan dana gibi kocaman isim alınmıyor. O zaman da ortaya böyle bir sorun çıkıyor. İnternetteki arkadaşları 3247899845728 kere uyardım, ama bir sonuç elde edemedim. Mailleri bana değil, onlara yollayın...

İstanbul’da da varmış

Bingo!

Geçen hafta yazdığım eve yemek yollayan diet programını uygulayan İstanbul’da da iki yer varmış.

Biri Akaretler BJK plaza içinde bir buçuk ay önce açılmış bir cafe. Adı Devil or Angel.

Devil, orada yiyebileceğiniz normal yemekleri temsil ediyor.

Angel da size, eve ya da iş yerinize yollayan masum, diyet yemeklerini...

Ayşe Naz Tok, diyet yapmanın zorluğunu, o yemekleri bir araya getirmenin güçlüğünü kendi hayatından bildiği için böyle bir işe soyunmuş, en yakın arkadaşıyla birlikte. Diyet üyelik programı gerçekleştirmişler. Şefleri de New York’ta 20 yıl çalışmış bir başka arkadaşları.

Aklınızda olsun...

Ben de en kısa zamanda gidip ziyaret edeceğim.

Diğeri ise Rafinera.

Kişiye göre özel diyet tasarlıyorlar ve siz neredeyseniz yemekleri oraya ulaştırıyorlar.

İnternet sitelerine bir göz atın isterseniz www.rafinera.com.

ELİNİZE BALTAYI ALMADAN ÖNCE

Hüseyin Üzmez konusunda pek çok mail geldi. Buyurun D.K’nınkini okuyun:

Eylemin çirkinliği konusunda sizden farklı düşünmüyorum ama bu tür eylemleri yapanlar arasında yaptığınız ayrımı fena halde yadırgıyorum. Sözgelimi kızı yaşındaki biriyle porno ilişkilere girip bunu kaydeden Ali Kırca hakkında böyle bir şey yazmadınız. Öyle değil mi? (D.K)

- Değil! Yazdım. Yanılıyorsunuz. Gamze Özçelik hadisesi gündemdeydi. "Neden Gamze’nin başına gelenler çarşaf çarşaf gazetelerde yayınlanıyor da Ali Kırca’nın başına gelenlerle ilgili tek satır yok, yoksa bu bir erkek dayanışması mı?" dedim. Yani ortalığa atlamadan bir durun, inceleyin. Karşı taraftansınız diye hemen elinize baltayı almayın. Ama tabii şu da var: Üzmez ile Kırca olayının birbiriyle zerre kadar alakası yok. Üzmez hadisesinde maalesef, insan köpeği ısırıyor. Yani şu: Sürekli insanlara dini öğütler veren, ahlaki nasihatler çeken biri böyle bir pisliğe bulaşınca, olay gündelik sıradan, vakalardan faklı bir yere oturuyor.

OHA!

Sağolsun Cevdet Coşkun bana bir mail atmış. Vakit Gazetesi’nde Hüseyin Üzmez vakası üzerine Zeynep adlı bir okurunun yazdığı bir görüşü aktarmış, birlikte ibretle okuyayım.

HÜSEYİN AMCAM

Ne mutlu ki iftiraya uğrayarak Allah indinde dereceniz arttı. Günahlarınız temizlendi. Bunu size söylememe gerek bile yok. İslam’a, vatana, dine, bayrağına hizmet vermek için didinen sizin gibi bir muhteremle uğraşacaklarına sanatçı kisvesiyle ortalıkta dolaşıp, kendilerinden yaşça çok küçük çocuğu yaşındaki erkeklerle evlilik hayatı yaşayan malum kadınlarla ve buna benzer erkeklerle uğraşsınlar... (Zeynep)

(Söylenebilecek tek şey oha! Zeynep için çok üzüldüm. Kurtarılması imkansız vaka...)

PEKİ YA DEĞİLSE?

Ayşe Hanım, kimsenin avukatı filan değilim, kimseyi korumuyor, kimseyi de kollamıyorum. Ama ya bu olay komploysa ne olacak! Yani esip gürlemesi kolay, ama ya iftiraysa, ya birileri yalan söylüyorsa ne olacak? Bu tür şeyler alışık olduğumuz durumlar, yani insanlara çamur atılabilir, belli maksatlarla bir şeyler yapılabilir. Biliyorsunuz iftira, büyük günahtır. Ayıptır, yazıktır. Bu yüzden bence temkinli olun. (Selim F.)

- Onu tutukladıklarına ve cezaevine koyduklarına göre, ortada deliller var demektir. Böyle bir durumda ya iftiraysa diye düşünüp bu olayı ört bas etmek, insanlık suçudur. İftira ise, tabii ki hesabı iftira atanlardan sorular. Ama ya değilse?
Yazarın Tüm Yazıları