Sizin söyleyecek bir şeyiniz varsa, benim de yayınlayacak yerim var. Buyrun söz pazartesi olduğu gibi bugün de sizin...
KANARYA 28
İşe gitmedim. Telefonları da açmıyorum. Kendimi eve kapattım. Midem bulanıyor. Başım ağrından çatlamak üzere. Yemek yiyemiyorum, müzik dinleyemiyorum. Yani ben yaşamıyorum, nefes alamıyorum. Mutsuzum, mutsuuuuz! Beni bu kadar bedbaht eden şey, gün geçtikçe de artan, yoğunlaşan çok büyük bir aşk. Artık aşktan öte bir hastalık. Ama ben iyileşmek istemiyorum. Sadece merak ediyorum bir insan nasıl olur da, İstanbullu olmadığı, orada yaşamadığı halde böyle bir tutkuyla bağlanabilir? Nasıl büyük bir coşkuyla, aşkla sarılabilir? Nasıl olur da hayatına giren hiçbir erkeği ondan daha fazla sevemez. Nedenini çok düşündüm, bulamadım. Tek bildiğim Fenerbahçe'mi hayatımdaki her şeyden daha fazla seviyor olduğum. Peki niye sana yazıyorum ki bunları? Saçmaladığımı düşünebilirsin, haklı da olabilirsin. Dedim ya bilmiyorum. Neyse ben biraz daha yorganın altına gireyim. Anca kendime gelirim. Bu arada seni ve hayatına giren bütün Fenerbahçeli erkekleri seviyorum. (Kanarya 28)
HUBUBAT FİYATLARI
Söylemek istediğim konu şu ki, köşende yazdığın konular beni hiç mi hiç tatmin etmiyor. Belki böyle bir kaygın yok. Ama ben isterim ki senin gibi kafası çalışan bir kadından daha güzel şeyler çıksın. Ben artık gazetede köşe yazarlarının hamileliklerini nasıl aştıklarını, annelerini aslında ne çok sevdiklerini, sevgililerinin bornozu içinde nasıl komik durduklarını okumak istemiyorum. Bu noktada ‘‘Mecbur değilsin!’’ diyebilirsin biliyorum. Ama para vererek aldığım bir gazetede her şeye tahammül etmek zorunda değilim. Bu nedir ya? Orta yaş bunalımı mı? Yeter be! Başka şeyler yaz! (Sezai F.)
KAYSERİLİLER
Vedalaşmayı önemsemenize memnun oldum. Bilmem hiç işittiniz mi? Biz Kayserililerin başarısının birinci sebebi, evden ayrılırken, yola çıkarken her vesile ile uğurlanıyor olmamız. Önemsendiğimizi fark ederiz, kendimize olan güvenimiz artar. Bu da biz başarıya götürür. (Kemal D.)
SOD/ONH'Lİ ÇOCUKLAR
Ayşe Hanım. Biz kızımla birlikte medyatik olmak istiyoruz. Bizim evimize gelmenizi ve bizimle röportaj yapmanızı arzu ediyoruz. Hatta daha güzeli, biz size gelelim ve röportajı orada yapalım. Ben 32 yaşında bir anneyim. Kızım erken ve sorunlarıyla dünyaya gelen bir bebek. Ortak sorunları olan ailelere ulaşmak için Mina adında bir internet sitesi kurduk. Kuralı daha 8 ay oldu, ama ziyaretçi sayısı 25 bin'i geçti. Mina'nın genetik hastalığı olan SOD/ONH'li çocukları (varsa) bulabilmemiz için, sesimizi daha çok kişiye duyurmamız lazım. Yardımınıza ihtiyacımız var. Sevgilerimle. Bu arada, internet adresimiz: www.minaerensoy.com (Güneş E.)
BAHAR ÜLKESİNDE
Bugün aramızdan ayrılalı bir ay oldu. Tam bir aydır hiçbir şey yemiyorsun, içmiyorsun, nefes almıyorsun. Nasıl bir hava var dışarıda biliyor musun baba? Tam senlik! Biz lapa lapa yağan karı severdik, sense tipi, boran. ‘‘Şöyle savurta savurta yağacak!’’ derdin. İşte öyle bir tipi. Kar taneleri, döne döne, karma karışık, oradan oraya savrulurken hep aklımdasın baba. Ne yapıyorsun oralarda? Çok sevdiğin babana mı kavuştun yoksa? Baba, hava tam senin sevdiğin gibi. Ama yaşasaydın yattığın yerden seyredemeyecektin tipiyi. Belki şimdi yukarıdan seyrediyorsundur. Hem de maaile bir arada! Eskisi gibi. Babaannem kahveleri yapmıştır bile. Seninki bol şekerli, talebe işi. Halam da hüzzamdan bir şarkı tutturmuştur. Ölüm tuhaf bir şey baba, var olan, yaşayan, ağlayan, gülen biri duygularıyla, öfkeleriyle, bilgileriyle bir anda yok oluyor. Her şeye havaya, toprağa karışıp toz oluyor. Ve ben, meğer yıllardır kullanılan bir bilgisayar gibi her şeyi kayıt etmişim, hepsi kontrol edilemez bir şekilde şimdi beynimden dışarı dökülüyor. Her şey ama her şey aklımda, günlük konuşmalarımız bile. Özellikle beni aritmetik çalıştırırken kullandığın, müselles, murabba, hendese terimleri! İşte onları hiç unutmayacağım. Aslında seni unutmayacağım. Yahya Kemal'in ‘‘Rindlerin Ölümü’’ şiirini çok severdin. ‘‘Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde’’nin mısrasını okurken ağlardın. Tek tesellim, şu an o dingin bahar ülkesinde olduğunu bilmek. Yoksa utanmadan 32 yaşında yetim kaldım diye ağlamaya devam ederim. (Feride A.)