Aşağıda okuyacağınız mail'lerden de anlaşılacağı üzere, kimsenin bana ihtiyacı yok. Değerli fikirlerimi soran yok. İnsanlar kendileri için özel olan şeyleri benimle (o demektir ki, sizinle!) bir şekilde paylaşıyor. Bu durum da itiraf ediyorum, acayip hoşuma gidiyor. Özellikle de tatildeyken. Onlar köşeyi istiyor, ben güneşlenmek. Gayet adil! Buyrun köşe sizin. Nerede benim güneş kremim?
GAY'İM VE EVLİ BİR ERKEĞE AŞIĞIM...
Madem itiraf saati. Ben bir gay'im. Cümle alem bilmiyor ama öyleyim. Aşık olduğum adam evli. O 40 yaşında bense 23. Tesadüfen tanıştık. Bana uzun uzun mektuplar yazıyor. Hayır, elektronik posta değil! Çok daha romantiğiz. Birbirimizden müthiş keyif alıyoruz. Zamanın nasıl geçtiğinin bile farkına varmıyoruz. Ele ele sokaklarda dolaşmak istiyoruz, tabii ki yapamıyoruz. Sürekli ‘‘Bu böyle devam etmez. Kendi mutluluğumuz için başkalarını mutsuz edemeyiz. Ayrılmamız gerekiyor’’ diyoruz, onu da beceremiyoruz! Onun, benimle, yani bir erkekle birlikte olduğunun anlaşılmaması gerekiyor; benim de bir ailenin düzenini bozmamam icap ediyor. Zor yani. Ne halt edeceğimi açıkçası bilmiyorum. (Can Z.)
ÖZGÜRLÜK TATLI AMA EVLİLİK DAHA TATLI...
Kimse artık ailenin kutsallığından söz etmiyor. Sürekli evlilikle ilgili kötü şakalar yapılıyor. ‘‘Ben mi? Deli misin, asla evlenmem! Zaten herkes birbirini aldatıyor. İnanmıyorum ki evliliğe’’ şimdi bunları söylemek çok moda! Demode olmamak için evliliğe karşı olacaksınız. Haklısınız, evlilik bazen hakikaten sinir. Kocanız olacak adam, sizden bir sürü şey bekleyecek. Evin altını üstüne getirip, bir tişört almak için tüm dolabı indirecek. Ama siz bir bardağa ortada bırakınca dağınık kadın olacaksınız! Annenizin evinde su almaya gitmezken, kocanıza ziyafet sofraları hazırlayacaksınız. Bazen kedi köpek gibi hırlaşacaksınız, tartışacaksınız, ayrı yataklarda yatacaksınız. Bazen suratınıza bakmadan televizyon seyredecek. Bela bir şey yani. Ama tabii sabah mutfaktan su almaya gittiğinizde, o en berbat halinizle, belinizden sarılıp, ‘‘Ne kadar güzelsin’’ de diyecek. Akşam üşüdüğünüzde ayaklarınızı ayaklarının arasına alacak ve sizi ısıtacak. Üzüldüğünüzde, ‘‘Dur sana bir şarap vereyim’’ diyecek ve anlattığınız ipe sapa gelmez şeyleri dinleyecek. Size sarılıp istemediği bir filmi seyredecek. Taa ruhunuzun en derinliklerini bilecek. Güvende hissedeceksiniz onunla kendinizi. Evet özgürlük çok tatlı ama her gün sevdiğin bir adama sarılmak, o çok tanıdık sıcaklığı, kokuyu hissetmek... Allahaşkına dünyada bundan daha şahane ne olabilir? (Devrim A.)
EVLİYİM AMA GENÇ BİR ADAMLA BİRLİKTEYİM...
Hiç tanımadığım halde, onun mail adresine depremde kaybettiği yakınları için başsağlığı dilemiştim. Her şey böyle başladı. Bir farkına vardık ki, biz her gün yazışıyoruz. Bir gün, ‘‘Komik ama sana nasıl hitap edeceğimi bilmiyorum’’ dedi. ‘‘Abla demiyeceksin herhalde!’’ dedim. Ondan büyüğüm de. Belki yıllardır evli olduğum için, onunla yazışırkan bu kadar heyecanlanıyorum, bilmiyorum. Bildiğim şu, beni hala çok seven kocama ve çocuğuma karşı inanılmaz bir vicdan azabı duyuyorum. Ama kendimi de bu genç adamdan alamıyorum. Nasıl olur da, hiç tanımadığım birine hayatıma dair her şeyi bu kadar detaylı anlatıyorum, bu kadar kendimi açabiliyorum? Tabii ki, kendimi mantıklı olmaya davet ettim. ‘‘Bu yürümüz’’ dedim. Ama yürüyor, bir yıldır hem de. Tanışmamızdan üç ay sonra seviştik. Sadece bir kere. Aşk olup olmadığımızı anlayacaktık güya. Biliyor musun çok güzeldi, seks değil, aşktı. Devamının gelmesini istiyorum, hep hayalini kuruyoruz ama benim cesaretim yok. Hani bir kere yatınca sanki günah işlememiş oluyorsun ya. Neyse, Allahtan telefona terfi ettik, artık sürekli konuşuyoruz, yanımdaymış gibi, ona dokunuyormuşum gibi, öpüşüyormuşuz gibi... (F. S.)
BU TÜR İNSANLAR MİDE BULANDIRICI...
Bu kadar da olamaz yani! Bu tür insanlar mide bulandırıcı gerçekten. Yaptıkları ahlaksızlığı -hatta bunlarınkinde hainlik de var- aşk gibi, sevgi gibi, herşeyden üstün kutsal mefhumların arkasına gizleyerek vicdanlarını rahatlatmaya çalışıyorlar. Zavallılar. Sevmediklerinin, aşık olmadıklarının farkında bile değiller. Sadece hayvanlara özgü ihtiraslarını aşk ve sevgi sanıyorlar. (Yalçın Ş.)