Paylaş
Büyük kadın. Kadınların hayatını değiştiren kadın. Fark yaratan kadın.
Ümmiye Koçak.
Namı diğer “Ümmiye Teyze”.
Ben ününü duymuştum ama böyle muhteşem birini beklemiyordum.
Adana’nın Çelemli köyünde doğuyor, ilkokulu bitiriyor, okuduğu kitaplarla kendini geliştiriyor, evlendikten sonra da Mersin’in Arslanköy’üne taşınıyor.
Bence yaptıkları, okullarda tez olarak okutulmalı.
Köy kadınlarının yaşadıklarını tüm dünyaya göstermek için, 2001’de “Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu”nu kurdu. Bugüne kadar 11 tiyatro oyunu yazdı. Yaklaşık 500 kez sahneye çıktı ve oyunlarını Türkiye’nin dört bir yanında 30 bine yakın kişi izledi.
Film bile çekti Ümmiye Teyze.
Müthiş değil mi?
Mutlaka tanımanızı istedim bu güneş gibi etrafına ışık veren kadını...
Bütün kadınların gururusunuz. Hadi hikâyenizi dinleyelim. Nasıl bir ailede dünyaya geldiniz?
-10 çocuklu bir ailede dünyaya geldim yavrum. Tesadüfen ilkokulu bitirdim. Anam bizi bilinçli yetiştirdi dersem yalan söylerim, kimimiz karnındaydık, kimimiz sefil ve perişandık. Ama her şeye rağmen özgür ve mutlu bir çocukluk geçirdim. Anam iş buyurduğunda yapardım, sonra kitabı elime alır, kaçardım. Ben hep okudum yavrum. İncir ağacının tepesinde okurdum, nar ağacının altında okurdum. 8 yaşındayken Maksim Gorki’nin “Ana”sını okudum...
Ailede okuyan başkaları oldu mu?
-Sadece ben ilkokulu bitirdim.
Kaç yaşında evlendiniz?
-19. 21 yaşında çocuğum vardı. Allah razı olsun, mutlu bir evliliğimiz var. 36 yıldır evliyiz yavrum. Mersin Arslanköy’e gelin gittim. Baktım ki kadınlar çalışıyor. Tarlada da onlar, evde de onlar. Erkekler ya bir köşede yatıyor ya da kumar oynuyor.
Fenaymış!
-Evet, ben istedim ki, biraz bu düzeni değiştireyim. İstedim ki köye eğitim gelsin.
N’aptınız?
-Sağlık memurlarının ve öğretmenlerin çocuklarına bakmaya başladım. Köy de bunun kötü bir şey olmadığını anladı. Sonra temizliğe gitmeye başladım. Ben yapınca, “Demek ki olabiliyor!” dediler, başkaları da gitmeye başladı. İşte o günlerde köye bir tiyatro geldi.
Eeeee?
-En öne gittim şalvarımla oturdum. “Hayatımda ilk kez tiyatro görüyorum. Oyun bitti, o sahnedeki çocuklardan birine gittim dedim ki, “Çocuğum senin adın ne” “Ali” dedi. “E kuzum, biraz önce Veli’ydin!” dedim. Dedi ki, “Teyze, o benim rol adım!”. “Buradaki kadınlar da kocalarından, kaynanalarından çektiklerini anlatsalar ama isimleri farklı olsa, olur mu öyle”, “Tabii ki olur!” dedi. Hoşuma gitti. Belki kocaları içki içmez, kumar oynamaz, onlara azıcık değer verirler diye düşündüm.
Kadınlar hemen kabul etti mi?
-“Tiyatro kuralım” deyince, suratıma baktılar. Biri, “Ayıp değil mi onlar çocuk!” dedi. “E biz küçüklüğümüzde tiyatro mu izledik, şimdi gördük, şimdi akıl ettik!” dedim. Bir başkasına, “Sen dağdan eşekle odun getiriyor musun, getiriyorsun. Evin işini yapıyor musun, yapıyorsun. Çoluk çocuğu kim idare ediyor, kocana kim bakıyor?” “Beeeen” dedi. “Peki kocan sana, ‘Allah razı olsun!’ diyor mu?” “Yoo” dedi. “Ee gelin bunları sahnede oynayalım. O zaman bizi alkışlayan birileri çıkar!” dedim. Öyle başladık. 13 yıldır Türkiye’nin her yerinde oynuyoruz...
Deli insanlar başarır
Fark yaratabilmek için kadınlara ne öneriyorsunuz?
-Sadece dışarı çıksınlar. Televizyonda uyduruk programlar izlemesinler. Çok güzel kitaplar var. Okusunlar. Kendilerini geliştirsinler. Yeter ki istesinler. Ve korkmasınlar.
Şimdi dönüp arkanıza bakınca, ne görüyorsunuz? Bütün bunları delilik olarak değerlendirdiğiniz oluyor mu?
-Zaten ben kendimi hiçbir zaman akıllı kabul etmedim ki. Deliyim, çünkü deli insanlar başarır bence. Kendini akıllı sanan oturuyor. Evlendirme programı izliyor.
Gelecek kadınların elinde
Peki, her şeyi siz mi yaptınız? Oyun seçimi, oyuncuların bulunması, oyunun yazılması, sahneye konulması, sahne amirliği, dekor...
-Evet. Bir gün Nedim Saban köye röportaja geldi. Ben tabii zorlukla yapıyorum her şeyi. Nişan elbisemden pelerin yapıyorum, kartondan taç yapıyorum. Kapı kapı geziyorum giysi için. Aklıma devlet desteği nereden gelsin. Nedim Saban akıl verdi, cesaret verdi. 2009’da başvurdum kabul edildim. 7 bin lira veriyorlar gerçi. Yine de hiç yoktan iyidir. Her şeyi elimizde dikiyoruz. Dikiş makinemiz yok. Ama hiç şikâyet etmedim. Hep bir şeyler yapalım, yaratalım...
Bunun özel bir sebebi
var mı?
-Evet. Çünkü biliyorum ki, Türkiye’nin geleceği anaların elinde. Öldüreni de biz yetiştiriyoruz, öleni de. Onun için analar bilinçlensin dedim yavrum.
Heykelle işim yok kadın sığınma evi yapsınlar yeter!
11 tiyatro oyunu yazdınız. 30 bin kişi Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu’nun oyunlarını izledi. Kendinizi hedefinize ulaşmış hissediyor musunuz?
-Daha yarısında bile değilim! Yapacak çooook işim var.
Kadınların kafalarına koydukları takdirde başaramayacakları iş var mıdır?
-Kadın “Ben bunu yapacağım” desin, tekeden teleme çıkarır...
O ne demek?
-Teke, erkek keçi demek, ondan bile süt sağar! Teleme peyniri çıkarır! Yani yeter ki kadın istesin...
Köyünüz de marka oldu... Heykelinizi dikerler mi?
-Heykeli n’apacağım? Heykelle işim yok. Köylere sığınma evleri yapsınlar. Kadınları bilinçlendirsinler. Başka bir şey istemem...
Paylaş