Paylaş
Yeter artık ya... Size bilmediğiniz bir şeyi söylemeyeceğim ama olmayacak işler oluyor bu ülkede.
Biliyorsunuz, 2-5 Temmuz arasında, Büyükada’da insan hakları adına çalışan çeşitli sivil toplum örgütü yöneticileri ve üyeleri gözaltına alındı ve ardından tutuklandı.
Aylar geçiyor...
Ortada bir iddianame bile yok. Bu nedir ya!
Bu insanların suçlu olduğuna dair bir delil yok.
Bu insanlar “hak savunucusu”. Terör örgütü üyeliği nereden çıkıyor?
Neye dayanarak böyle bir iddia ortaya atılıyor.
“Gizli toplantı” deniyor.
Affedersiniz ama gizli toplantıyı insan Büyükada’da mı yapar?
Herkese açık mı yapar?
Yazıktır günahtır.
Birkaç gün önce İnsan Hakları Ortak Platformu bir basın toplantısı düzenledi. Tek tek gizli toplantı iddialarını cevapladılar.
Bu insanlar, duvarı camdan olan, kapısı açık olan bir yerde toplantı yapmışlar...
Bunun adı nasıl gizli toplantı olur? Oturum sırasında Instagram ve Facebook paylaşımları yapmışlar, el insaf, şaka gibi...
Onlarca böyle örnek var.
Yazıktır bu insanlar hâlâ neden içeride? Önce gözaltına alındılar.
4 kişi denetimle serbest bırakıldı. Bir gün sonra iki kişi yeniden alındı. Şu anda 8 kişi içeride.
Yarın bu konuya devam etmek istiyorum...
BABANIN GÖĞÜSLERİ SENİNKİLERDEN BÜYÜK
BİRİLERİ, “Babanın göğüsleri seninkilerden büyük!” yazmış Hamdi Alkan’ın dünyalar güzeli kızına.
O da Instagram’ına cevap olarak, çok eğlenceli bir video çekip koymuş.
“Ben bunu zaten biliyorum. Senin söylemen durumu değiştirmiyor! Ikınayım da büyüsün mü???” demiş.
Bravo! Bence babası gibi sıkı bir komedyen yetişiyor.
İsterse göğüslerini büyütür, bu onun seçimi. Beni ilgilendiren, kendisiyle dalga geçebiliyor ve durumu tiye alıyor olması. Ama haberi, bizim com.tr “Çileden çıktı!” diye vermiş.
Ne alakası varsa...
Kızın çileden çıktığı filan yok.
Alenen durumla ve kendisiyle dalga geçiyor. Fırlama Zeynep Alkan’ın yolu açık olsun.
Belli ki haberi yapan arkadaş, küçük memeli olmanın üzülecek bir şey olduğunu düşünüyor.
Hiç öyle değil.
Zaten Zeynep de videosunu, “Hepimiz sahip olduğumuz özellikleri kabul edelim, kendimizle barışık olalım, mühim olan sağlıklı olmamız!” diye bitirmiş.
10 puan!
GRATİS TORBASINA BENZEMİŞSİN
GİYİNMEKTEN nefret eden bir kadınım.
Zamanım zaten kısıtlı, bir de bununla vakit harcamak istemiyorum.
Evet, forma ile yaşamayı (ya da çıplak olmayı) tercih ederim.
Biliyorum, böyle bir dünya yok. Ama benim dünyamda, sevdiğim bir elbise var diyelim, içinde rahat ettiğim, ben ondan 10 küsur renk diktiriyorum. Komik ama öyle.
Kıyafet sorunumu böyle çözüyorum.
Türkiye’de şahane tasarımcı ve modacı arkadaşlarım var. Halime gülüyorlar ama yardımcı da oluyorlar, bana yakıştığını düşündüğüm elbiselerden farklı renklerde yapıyorlar. Aynı ayakkabıdan da 3-4 tane var, espri konusu oluyor, “Yine aynısını giymiş!” diye.
Hindistan’da ise gömlek-elbise diktiriyorum. Aynı elbiseden 12 ayrı renk var, orada diktirmek buraya göre çok daha ucuz...
Geçenlerde morunu giydim, elimde de sarı ay çiçekleri vardı. Biri lafı yapıştırmış.
“Gratis torbası gibi olmuşsun!” diye.
O kadar komik ve yaratıcı geldi ki... Çok güldüm.
Ve hemen “Şahane benzetme! Helal olsun!” diye paylaştım. Gerçekten Gratis torbası gibiydim.
Ben hiç böyle şeylerde kompleks yapmıyorum.
İnsanın kendisiyle dalga geçmeyi bilmesi gerekiyor.
Hamdi Alkan’ın da memeleri gerçekten kızınınkinden büyük. Bu tespit de komik. Gülüp geçeceksin.
Bir de şu var tabii, hayat boyu kadınların orası burası konuşulmuş.
Varsın bu sefer de Hamdi Alkan’ın sarkmış memeleri üzerine geyik dönsün!!!
ÇITIR'IN ÖLÜMÜNE SEBEP OLAN SOSYOLOG HANIM YANLIŞ DAVRANMIŞ
DÜN bizim gazetede bir haber vardı. Cansu Şimşek imzalı.
Öncelikle tebrik ediyorum Cansu’yu. En çok aklımda kalan haberdi.
Başlığı, “Çıtır size ne yaptı Özlem Hanım” dı.
Beylerbeyi Abdullah Ağa Hamam Sokağı’nın 17 yıllık bir sakini var: Çıtır.
Hani var ya her semtte... Yaşlı, hasta, yerde boylu boyunca uzanan hayvanlar. Köpekler, kediler.
Hepimiz biliriz, yanlarından geçeriz, üzülürüz, yapacağımız bir şey var mı diye düşünürüz.
Mama veririz, tedavi ettiririz ama dokunmayız. Onları kovmayız, atmayız, horlamayız. Onlar bizim bir parçamız.
Yaşadığımız yer onlarla güzel oluyor, kişilik kazanıyor, şu dünya, şu ülke, şu şehir, şu semt bize ait olduğu kadar onlara da ait.
Nasıl bir kibirdir ki Çıtır’ı alıp hayvan barınağına götürüyorsun. Sana ne zararı var? Hangi hakla?
Yaşlı bir insanı alışık olduğu ortamdan alıp başka bir yere götürüyor musun? E o zaman Çıtır’a niye yapıyorsun? O hayvan, sen insansın diye mi bu hakkı kendinde buluyorsun.
Bulma. Öyle bir hakkın yok.
Paspasında ölmemesi için, gözünün önünden başka bir yere göndermek, problemin üstünü örtmek çözüm değil.
Sonuç olarak Çıtır barınakta öldü.
Bu olayda, “Vicdani, hukuki, sosyal bir yanlış yok!” demiş sosyolog Özlem Kumrular.
Bence var. İnsanlık eksik bu davranışta! Kibir var.
Ve kendini insan olarak çok ciddiye alma var. Sosyolog Hanım hata yapmış, yanlış karar vermiş, onun adına üzüldüm.
Paylaş