Paylaş
Kova burcu olduğundan mıdır nedir, kafası da eriyor.
Benim tam tersim, ben daha evdeki “printer”ı çalıştıramıyorum, bazen Digiturk’te program kaydetmekte bile zorlanıyorum, bana dalga geçerek bakıyor, “O üç remote’un da tepesindeki kırmızıya basacaksın, sonra kanalları ayarlayacaksın falan” diyor.
İşi gücü iTunes’tan oyun indirmek.
Aklı hep yeni oyunlarda, yeni çizgi filmlerde.
Tabii ki belli saatlerle sınırlandırmaya çalışıyorum ama ne mümkün.
Bir de şimdi yaz.
Tam özgürlüğünü ilan etmiş durumda.
Şifreleri öğrenebilmek için her türlü numarayı çekiyor. Babaannesini kışkırtıyor. En masum haliyle, “Babamdan şifresini öğrenir misin, çok ihtiyacım var Babaçi” diyor.
Betûl Mardin de haliyle, “Evladım ne şifresi?” diyor, Babaçi’nin de benden farkı yok, o da Yay burcu, teknolojiyle arası iyi değil, “Babaçi, sen babama iTunes şifren nedir diye sor ama şifreyi benim istediğimi sakın çaktırma” diyor.
Sonra ekliyor, “Ablamınkini öğrensen de olur...”
*
Anladık bu çağın gerçeği.
Anladık bunlar teknolojinin içine doğdu.
Ama bu kadarı da fazla!
Ama ha ha ha.
Şahane bir çözüm buldum.
Elinden tuttum, kampa yazdırdım.
Her sabah Kemer Country’deki Doğa Sporları Kulübü’ne götürüyorum. Bize biraz uzak ama olsun. İki hafta sürüyor, sabah 9’da başlıyor, 3’te bitiyor.
Ve bingo, bizimki bayıldı!
Golf, binicilik, yüzme, basketbol, tenis, doğa sporları, sportif tırmanış, okçuluk, güzel sanatlar, ritim atölyesi ve futbol.
Amaç, 4-11 yaş arası çocukları doğa ile tanıştırmak, takım olmayı, birlikte spor yapmayı öğretmek, kamp atmosferini yaşatmak ve eğilimlerini anlayıp, onları o alana yönlendirmek.
Alya, bir öğleden sonra geldi, “Robin Hood’un yaptığına bayıldım” dedi, okçuluktan söz ediyor. Yeni başlamasına rağmen şimdiden, “Seninle bir gece çadırda yatabilir miyiz” demeye başladı, “Neden dağlara kamp yapmaya gitmedik bugüne kadar!” dedi. Sportif tırmanışı pek sevmiş, çünkü en yükseğe o çıkmış. Ama buna karşılık basketboldan hoşlanmıyor, çünkü tembel, alıştı ya evde oturmaya, koşmayı sevmiyor, ama inşallah alışacak.
Kamp, maksimum 64 kişilik.
11 Temmuz-22 Temmuz doldu, yer yok.
Ama yaz bitmeden iki dönem daha var, ilgilenenlere duyurulur.
Greenwood Kampı’ndan söz edip Gökhan Yılmaz’dan söz etmemek olmaz. Bu kamp onun eseri. Doğuştan kampçı. 7 yıldır da Kemer Country’de bu işi yapıyor. Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu mezunu, üzerine de Davranış Bilimleri yüksek lisansı yapmış, kamp onun için bir hayat felsefesi, yüzlerce saat size faydalarını anlatabilir. 22 kişilik bir ekiple çalışıyor, artı atçılık, tenis, basketbol gibi branşlar için özel hocaları da var. Biz memnunuz.
Aklınızda olsun.
Ama yani bütün kıyakları ben size yapmayayım!
Siz de bana lütfen, kızımı götürebileceğim ilginç aktivitelerden söz edin. Hayatı sadece bilgisayar önünde geçen bir çocuk olsun istemiyorum...
www. Greenwoodcamp.com
info@greenwood.com
Duvar dövmesi
BİR duvar hayal edin.
Oraya ne asarsınız?
Bir resim ya da bir fotoğraf.
Şimdi bunu unutun.
O duvarda bir yazı düşünün.
Sizi ya da hayat felsefenizi ifade ede bir şey. Belki bir düşünürden bir pasaj, bir şairden dize.
Yerleştiği duvarı güzelleştiren ve kişiselleştiren bir güzellik, bir hoşluk.
Duvar dövmesi...
*
İsimler, güzel cümleler, yol gösteren sözler evlerin duvarlarını bastı!
Bu yeni bir trend.
Harfler, kelimeler her yerde.
Bakarsanız, dekorasyon dergilerinde de göreceksiniz.
Ben Dubai’den bir sürü tahta siyah-beyaz şilt-levha aldım, mutfağa asarım diye, “Şimdi değilse ne zaman?” yazıyor mesela, “Sakın vazgeçme, o hissettiğin doğru...” yazıyor mesela, “İyi kızları tarih yazmaz!” yazıyor mesela...
Tabii birilerinin bizim için uygun gördükleriyle yetinmek istemedim, ben ne yazmak isterdim diye düşündüm, daha da ileri gidip, benim için özel olan bir cümleyi, bir sözcüğü, bir harfi boyayla duvara yazsam nasıl olur dedim.
Tabii kendim cesaret edemedim, bu işlerden anlayan birinden rica ettim, duvara Nietzsche’den bir şey yazdı, size bir şey söyleyeyim mi çok da güzel oldu. Şimdi çalışma odama kırmızı boyayla kendim bir şey yazmaya hazırlanıyorum.
*
Reyhan Karacadağ da benim çok hoşuma giden bir şey yapıyor.
Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi Bileşik Sanatlar Bölümü’nde eğitim gören Karacadağ, 10 yıl reklam ve basın sektöründe görsel yönetmen olarak çalıştıktan hadi bana eyvallah diyor, tuval üzerine tipografiyle yazı yazmaya başlıyor.
Daha doğrusu Latin alfabesini kullanarak, Türk hat sanatına da övgü niteliğinde tipografik resim yapıyor.
Yani şöyle, sen resme bakıyorsun, çok modern siyah-beyaz bir resim görüyorsun.
İlk başta, kelimenin kendisine vurgu yapmıyor.
Ama dikkatli odaklanınca fark ediyorsun ki o resmin içinde bir kelime var. Mesela ismin var.
Bana içinde Alya yazan bir resim göndermiş, müthiş.
İnanılmaz estetik, inanılmaz modern! Bu, trend aynı zamanda bir hediye olarak da çok değerli olabilir, öyle düşünüyorum.
Şimdi de hayata akmak istiyorum.
Byeeeeeeeee.
Paylaş