Liderlerimiz gençliklerini yaşayamadıkları için o mevkideler

Pazar günü başlayan Murat Menteş röportajı bugün son buluyor....

Haberin Devamı

Nasıl bu adam oldunuz? Bisiklet tamirciliği, sihirbazlık, boksörlük gibi işler yaptığınız doğru mu?
- Doğru. Amatör boksördüm. Belçika’da bir turnuvaya katılacaktık. Antrenör bana, “Senin kolların uzun, iyi iş çıkaracaksın” demişti. Haftanın altı günü antrenman yapıyorduk. Bir gün, iki arkadaşım idman maçına çıkmışlardı. Biri ters gardlıydı. Yani normalde, sol kolun önde olur, sert yumrukları sağla atarsın. Adamın sağ kolu önde. Bu, ringde tehlikeli bir asimetri doğurur. Karşısındaki çocuk, diyelim adı Taner olsun, çok yetenekli bir boksördü. Kask ve dişlik takmıştı. Fakat, ters gardlı arkadaşın eldivenleri eskiymiş, tamam mı? İçindeki elyaf erimiş. Dolayısıyla çıplak elle vurur gibi, Taner’in yüzüne çalıştı. Ben ringin kenarında ip atlıyordum. Maçtan sonra Taner kaskını çıkardı. Ve bana, dişliğin arasından sordu: “Yuğjume biğ fey olmuf mu?” Taner’in gözlerinin altından iki kemik fırlamış gibiydi. Korkunç görünüyordu. Aptallaşmıştım. Uzun uzun baktım. Soruyor: “Muğat, yuğjume biğ fey olmuf mu?” O anda şöyle düşündüm: “Günün birinde beynim, bana lazım olabilir.” Kaldı ki ben de çok yumruk yiyordum. İşin kuralı buydu. O yumruklar yenecek! Sonra işte erkek işi olan boksu bıraktım ve hanım evlatları ve süt bebeleri için en ideal meslek olan edebiyata yöneldim!

Haberin Devamı

Liderlerimiz gençliklerini yaşayamadıkları için o mevkideler

Bu da iyiymiş! Edebiyat, erkek işi değil mi yani? Yoksa biraz maço muyuz?
- Şaka yapıyorum. Edebiyat da en az boks kadar, hatta daha fazla efor gerektiriyor. Maço muyum? Sanmıyorum. Centilmenliği önemserim.

Her geçen gün biraz daha tanınmak sinir bozucu mu? Yoksa “Yaşasın!” diye sevinç çığlıkları mı atıyorsunuz?
- Barışçı olmayan, yozlaşmış bir toplumda, popüler olmak onur kırıcıdır. Kaldı ki bizde insanlar, popüler değil, meşhur oluyorlar. Popülerlik, halk tarafından benimsenmekle ilgilidir. Meşhurluk ise görünürlükle alakalı. Yani sizi yanlış anlayanların nazarında ünleniyorsunuz...

Bazıları için siz iyisiniz, yazdığınız gazete kötü, bazıları için de siz kötüsünüz, yazdığınız gazete iyi. Bir türlü kimseye yaranamıyorsunuz. Ne olacak sizin sonunuz?
- Birilerine yaranmak ya da şirin görünmek gibi bir çabam yok...

Haberin Devamı

Gencebay çalarken arabadan inilmez

“Dublörün Dilemması”ndaki, “Orhan Gencebay çalarken arabadan inilmez” sözü çok ilgi uyandırdı. Bir de “Gencebay dinledikten sonra gelen sessizlik de, Gencebay’dır” yazmıştınız. “Ruhi Mücerret”in kapağında da o var. Nedir bu Gencebay sevgisi?
- Orhan Gencebay’ın 1960’lardan 1980’lerin ortalarına kadarki performansı müthiştir. Hakikaten benzersiz bir besteci. Lütfi Akad, Metin Erskan filmleri için yaptığı müziklere dikkat edilmeli. Popüler kültür tarihimizin en dokunaklı aşk şarkılarında onun imzası var. Haliyle, yazarların dünyasına sızıyor ve farklı dallarda eser veren sanatçıları da etkiliyor.
Sadece benim değil, adaşı Orhan Pamuk’un romanında da onun şarkıları yankılanıyor.

Haberin Devamı

GÖNÜL İŞLERİ BAKANLIĞI

“Korkma Ben Varım” adlı romanınızda, “Gönül İşleri Bakanlığı” var... Bayıldım bu kavrama... AK Parti olumlu bakabilir miydi böyle bir bakanlığa? Ya da bunun esprisi yapılabilir mi?
- Romanda, bakanlığı, hükümetteki Performans ve Azim Partisi (PAP) kuruyordu. AK Parti’nin reformcu ve atılımcı bir yönü olduğu kesin. Fakat Gönül İşleri Bakanlığı, sanırım ilelebet romana ait bir kurum olarak kalacak. Politikacılarımızın edebi kişiliği, bu tür fikirlerle ilgilenmeye elverir mi, bilmiyorum.

Politikacılar edebiyat konuşsun

Siz de Erdoğan’ın gençliğini yaşayamadığını düşünüyor musunuz?
- Bir şiirimde şöyle bir mısra var: “Kim der ki, ‘Gençliğimi israf etmedim’?” Hepimiz, gençliğimizi hatırlayıp az da olsa hayıflanırız. Nâzım Hikmet gibi, Köroğlu gibi... Ayrıca, gençliğini yaşamak ille de kumsalda ateş yakıp gitar çalarak ‘Akdeniz Akşamları’nı söylerken bira içmek değildir. Bilimsel bir araştırma okumuştum: 20 ila 30 yaş arasında zorluk yaşayanlar, ilerleyen dönemlerde hayata daha sıkı bağlanıyormuş. Belki de, liderlerimiz, tam da gençliklerini yaşamadıkları için o mevkideler. Bir de, insanların gençliğini yaşaması, ihtiyarların onlara gençliklerini yaşatmasına bağlıdır. Politikacıları, liderleri yakından tanımak, sürekli siyaset konuşmak beni yoruyor. Biraz da politikacılar edebiyat konuşsun...

Haberin Devamı

Milyarder taklidi yapan milyonerim

“Dublörün Dilemması”nı Yavuz Turgul’un sinemaya aktaracağı şehir efsanesi mi?
- Yavuz Turgul’la birkaç kez görüştük. Profilm, romanın film haklarını satın aldı. Geçen yıl, Hürriyet gazetesi, filmin başrolünde Cem Yılmaz’ın oynayacağını yazmıştı. Senaryoyu, Kurtcebe Turgul kaleme aldı. Yavuz Turgul filmi yönetecek mi? İnan bilmiyorum.

Bir de, “Cem Yılmaz’ın sihirli formülü” başlıklı yazınızdan sonra, 4.5 milyon takipçisi olan Cem Yılmaz iki tweet attı. Birinde size teşekkür etti. Gazetelere haber oldu. Ne hissettiniz?
- Cem Yılmaz’ın toplumun her kesimine hitap ettiğini ve bu başarının siyasetçiler tarafından da elde edilmesi gerektiğini yazmıştım. Cem Yılmaz, adı anıldığında herkesin sevinçle gülümsediği bir sanatçı. Muhammed Ali Clay gibi, hayatımıza gerçekten umut kattı...

Haberin Devamı

Romanlarınızın geliriyle geçinebiliyor musunuz?
- Eskiden, milyarder taklidi yapan bir milyonerdim. Hâlâ öyleyim!

Yazarın Tüm Yazıları