Evim soyuldu ya, ben de herkesin başına gelmiyor diye yazdım ya, yanılmışım galiba. Soyulan soyulana! Bir süredir deliler gibi hırsızlık hikayesi dinliyorum.
Kızı, gece yatağında uyurken, uyandırıp, ‘‘Hooop! Cüzdanın nerede. Beni uğraştırma!’’ diye soranı bile varmış. Küstahı, kibarı, duygulusu, bağlananı, vazgeçemeyeni, not bırakanı, iz bırakmak için salonun ortasında hacet gidereni yani fetişisti gibi yüzlerce öykü öğrendim. Yaratıcı olanları insanı güldürüyor bile. Ama insanın canı yanınca bunları düşünemez oluyor.
Şimdi kendi evimde resmen hapishaneymiş gibi yaşıyorum. Pancurlarım dibine kadar kapalı. Kapılarda kilit üzerine kilit. Kedim, korkudan hala psikolojik sorunlar yaşıyor. Terslikler üst üste gelince, sağduyu insanı terkediyor, yerine başka kavramlar oturmaya başlıyor. ‘Ulan yoksa üzerimde büyü mü var’dan, kurşun döktürmelere kadar gelgitlere maruz kalıyor. Ben ki, bu kadar yıl boyunca bir kere bile kurşun döktürmemişim, nasıl yapıldığını bile bilmem. Ama herşeyin bir ilki vardır. Sıra sıra felaketler başına gelince de, düşünmeye başlıyorsun işte. Bunu yazınca da görüyorsun ki, yalnız değilsin. Senin gibi düşünen binlerce insan var. Üstelik bana ulaşanların büyük çoğunluğu da pozitif düşünen insanlar, aralarında akademisyenler, bilim adamları bile var. Aklın, sağduyunun, ağır bastığı insanlar bunlar. Ama gelin görün ki, iş altından kalkılamayacak bir noktaya geldiğinde, hepsi de bilim dışı çarelerden medet umabiliyor, benim gibi. Hatta aralarından kurşuncu, büyücü fihristleri oluşturabilenler bile çıkabiliyor. Neyse işte, elimde bir dolu telefon, adres var. Yakında kurşun nasıl dökülürmüş yazımı okuduğunuzda şaşırmayın. Aşağıda memleketimizden kurşun döktürme manzarları okuyacaksınız...
BİZE İKİNCİ ZİYARETLERİ
Bu günlerde sizi en iyi anlayacak kişi ben olmalıyım. Zannederim hırsızlar Adanalı evli çiftleri özenle seçiyorlar. Bize bir yıl içinde ikinci ziyaretlerini yaptılar. Polislerle ahbab olduk. Geçmiş olsun ziyaretine ikinci gelişleri. Hırsızlarımız aynı bile olabilir! Benim de terliğimi alıp gitmişler. Mücevher, saat gibi yükte hafif, pahada ağır olanları birincide, gümüş servis tabakları dahil vazo, şekerlik, biblo ne varsa ikincide almışlar. Özel dedektif tutsak dedik, polis onlara da mı para kaptıracaksınız dedi. Siz ipuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz dedik, aslında ipucundan hırsıza değil, tesadüfen yakalanan hırsızdan olaylara gidebildiklerini söylediler. Uzun lafın kısası güzelce bir kurşun döktürmek, kem gözlerden uzak durmak, mümkünse eve koruyucu bir muska yaptırmak en iyisi gibi görünüyor. Yalnız değilsiniz, üzüntünüzü paylaşmak için yazdım. Allah daha kötüsünden hepimizi korusun... (E. B. O.)
- Galiba daha da iyisi sigorta yaptırmak. Size de geçmiş olsun.
HERKESE HERŞEYİ ANLATIRSAN
Ben nazara inanırım. Bu işi sıklıkla yaptırsan iyi olur. Yüzbinlerce okuyucun olunca, herşeyini de anlatınca. Ee her yerde çekemeyenler, kem gözlüler var tabii. Şansının dönmesi dileğiyle. Ciao! (Sibel)
- Çok haklısın. Çenemi tutmayı bir başarabilsem!
KURŞUNUN FAYDASI VAR
Geçen 15 gün boyunca benim de başımda benzer haller dolaşıyordu. Çok zor bir süreç yaşadım ve o yüzden sizi anlayabiliyorum. Ben kurşun döktürdüm ve kendimi daha iyi hissediyorum. Ve sanki faydası oldu. Lütfen gülmeyin, Boğaziçi Üniversitesi'nde görevli bir bilim kadını olarak -üstelik fizikle uğraşan- bunları söylemem bile saçma ama yapacak başka şey yoktu. Bu kurşun döken kişinin telefonlarını veriyorum, belki size de iyi gelir. Kendisi hayret edilecek derecede iyi fal da bakar, aslen hemşire. (E. E)
- Söylediğiniz kişiyi aradım, haftasonu gidiyorum. Hadi hayırlısı.
KURŞUNCUYA BİRLİKTE GİDELİM
Pozitif bilimin savunucularından olarak böyle şeylere inanmadığımı her fırsatta dile getirsem de, bir tarafım ya tutarsa diyor. O yüzden sizden ricam, kurşuncu teyzenin adresi veya telefonu size ulaşırsa bana da iletmeniz. Hatta isterseniz beraber bile gidebiliriz. Çünkü herhangi bir arkadaşıma bundan bahsetsem, delirdiğimi filan düşünebilir. (Suna)
- Ben önce bir gideyim, faydasını görürüsem size ileteyim. Çünkü beş bin tane adres ve telefon var elimde, takdir edersiniz ki yayınlayıp bunlar kurşuncuymuş demek doğru değil. Ama bir okurumla gidip kurşun döktürme fikri hoşuma gitti.
ZAHİDE'Yİ YOLLAYAYIM
Ben amcanızın Antalya'dan arkadaşıyım. Kurşun döktürme isteğinize yardımcı olmak isterim. Antalya'ya gelemezseniz, emektar kadınım Zahide'yi İstanbul'a yollayabilirim. Hürmetler. (K. G.)
- Sağolun, çok teşekkür ederim, şimdilik o kadar masrafa hiç gerek yok, İstanbul'da hallediyorum.
AKŞAM KURŞUN DÖKÜLMEZ
Kurşun konusuna gerçekten inanıyorsanız, ki inanın, benim yaşlı bir anneannem var. Ve sadece ihtiyacı olana döküyor. Yanlış anlamayın, bunu para karşılığı filan yapmıyor. Yani hiçbir maddi talep söz konusu değil. Eğer isterseniz bana ulaşabilirsiniz. Unutmadan söyleyeyim, akşam kurşun dökülmez. İkindi vaktine kadarmış dediğine göre. (Burcu)
- İki kere döktürülebiliyorsa, Eyüp'teki hanımefendiden sonra anneannenize geleyim... Sevgiler.
VESİLE TEYZEMİZ
Çarşamba ve Cumartesi günleri (o günler etkili olduğu için) kurşun döken 70 yaşlarında bir Vesile Teyzemiz var. Hiçbir ücret almadan, (çok yoksul olduğu için biz zorla veriyoruz) kurşun döküyor. Üstelik tam bir kedi düşkünü. Evinde şahane iki kedisi var. Kapının önünde de onlarca kedi köpek besliyor. İlgilenirseniz beni arayın. (Hamide)
- Bu Vesile Teyze'yi tanımadan sevdim. Sağolun.
İŞİMİZ KURŞUNA KALDIYSA
Çok üzüldüm başınıza gelenlere. Ama kurşun meselesini geçiniz. İşimiz kurşunlara kaldıysa. O ooooo! Kedinizi sevin, stresinizi alacaktır. Sonra Zafer Bey'le hayatınızdaki iyi şeylerin listesini yapın. Ve ona söyleyin kıllık yapmasın. (İrem)
- Tavsiyelerinize teşekkürler. Hepsini tutacağım ama kusura bakmayın kurşun da döktüreceğim.
NEDEN SEN
Neden ben diye sormuyor musunuz hiç kendinize? Cevabı bence var. Müsebbip, bizzat kendi hallerimiz. Şimdi düşün, genç, güzel, şirin mi şirin üstelik bir ucu Batılı bir kadın. Burası mühim, zira Türkler gavura hem kızar, hem bayılır! Bu kadın yıllardır sabah akşam gazetemizde. Sevinir yazar, üzülür yazar, aşık olur günlerce yazar, regli aksar biliriz. Kilo alır, üzülürüz. Evlenir, evimize bir adam gelmiş gibi olur. Üstelik anlaşılabildiği kadarıyla samimi görünüyor. Yani Serdar-Rana sorunsalına pek benzemiyor. İşte o zaman bunlar oluyor. Zira bu ülkede ne kadar tatminsiz kadın, azgın adam, muhafazakar baba, düzen disiplin meraklısı üniformalı, şaşkın genç, cahil entel vesaire varsa, hepsinden kemlik ve fesatlık ışınları, kadına fışkırıyor. Sonra ne oluyor? Zafer Bey gergin, kedi huysuz, Mami tedirgin, kankalar ukala, patron müdahaleci filan oluyor. Yetmiyor, bilmiş okurlardan da birbir ukalalık akıyor! Bence siz, yavaş yavaş ‘‘Ben’’siz yazılar yazın. Ve o kurşunu mutlaka döktürün... (Ali B.)
- Neden sen sorusuna cevap aramanıza çok sevindim. Ama o tarif ettiğiniz kadın benim. Ve değişebilmem mümkün değil. Bu yüzden başıma daha çok felaket gelecekse ne yapalım.