Paylaş
Daha önce de başıma geldi.
Bir kısım okurlar, gazeteciler ve dedikoducular, röportaj yaptığım bazı isimleri (hepsini değil) afaroz ettiler.
Adnan Özsoy'un bana gönderdiği e-mail de onlardan biri.
Duyarsız kalamayacağımı söylüyor.
Yanılmıyor!
Sınırı aşıyorsunuz
‘‘Meral Akşener'le röportaj yapmayı çok mu yaratıcı buldunuz bilmiyorum ancak daha önce de Mehmet Ağar'la yapmış olduğunuz röportajı okumuştum. Hayatımda bir köşe yazarına ilk defa yazıyorum. Bunun nedeni ise, bu ülkede neyin nasıl olduğunu bilen insanlar için, yüksek tirajlı bir gazetede yazma ayrıcalığını kullanarak, tahammül sınırını aşıyor olmanızdır.
Gerçi, siz çoğunluğun değer yargıları ve beklentileri doğrultusunda yazıyorsunuz.
Bu durumda tahammülsüzlük de bizim sorunumuz...
Ama yine de röportaj öznelerinizle, belleğini yitirmiş bir toplum içerisinde, belleğini kaybetmeyenlere, bir kabusu, tam da unutulmaya yüz tutmuşken, yeniden yaşatmanız sebebiyle, bu tepkime duyarsız kalamazsınız diye düşünüyorum.
Onlar da insan ha!
Bakın hanımefendi; bu ülkenin başına gelmiş en korkunç ‘utançlar’ı (kimse bunun farkında olmasa da) ‘Onlar da insan!’ çerçevesi içerisinde sunmak, bu coğrafya üzerinde yaşayan herkese, her şeye ihanettir.
Neden mi?
Bedel ödemeyi bilmeyen siyasilerimiz, zenginlerimiz ve politik nüfuzlu vatandaşlarımızın çok olduğu ülkemizde, tesadüfen de olsa, bedel ödemek durumunda kalan bu muhterem şahıslardan birinin sizin gibiler tarafından ‘şirin’ gösterilmesi herhalde başka şekilde açıklanamaz!
İşte liste burada
Ne yani, her şey yaşanıp bitti mi?
Cilalı imaj devri denen devrin cilacılığı, yaptığınız iş olsa gerek.
Ama insanların boğazlarını parmaklayarak kusmalarını sağlamak pis bir iştir. Bu durumu açıksözlülük payesiyle onursallaştırmaya ise söylenecek söz bulamıyorum.
Yaptığınız işi bu şekilde devam ettirmeyi düşünüyorsanız, bundan sonraki röportajlarınızı Lale Manço, İbrahim Tatlıses, Sibel Can, Cemal Enginyurt, Osman Durmuş, Osman Çakır ve müstakbel eşleri, Özalgiller, Oral Çelik, imkanınız olursa Alaaddin Çakıcı, olmazsa nişanlısı Aslı Ural, babası Selçuk Ural ya da annesi Canan Yaka'yla devam ettirmenizde yarar var. (Adnan Özsoy/ Ankara)’’
Benim kahin okurum
Bingo!
Üzerine bastınız ayağınızı kaldırın. Dün Lale Manço söyleşisini okudunuz. Adnan Özsoy'un e-mail'inin bu kadar ilgimi çekmesinin nedeni de, zaten yaptığı kahinlikti.
Gerçi, kendisi, en az Mehmet Ağar ve Meral Akşener kadar karşıydı Lale Manço söyleşisinin yapılmasına.
Neden?
Ne yapmış Lale Manço?
Susurlukçu mu?
Derin Devletçi mi?
Ne yapmış da Adnan Bey, basından takip ettikleriyle Lale Manço'yu da yargılamış/ asmış/ kesmiş/ biçmiş/ ve olay onun için bitmiş.
Peki ben ne yapmışım?
Gidip Lale Manço'yu dinlemişim?
Ortada böyle böyle suçlamalar var, siz ne diyorsunuz demişim?
Sizi de dinlerim
Siz ilk değilsiniz Adnan Özsoy Bey.
Bir takım insanları ‘‘şirin göstermekle’’, ‘‘insani taraflarını öne çıkarmakla’’ ve ‘‘günahlarını örtbas etmekle’’ daha önce de suçlandım.
Ama ben de anlamıyorum.
Uğur Mumcu'nun eşi Gülden Mumcu ile söyleşi yaparsam çok iyiyim...
Meral Akşener'le yapınca lanetleniveriyorum!
Allahtan sizi ciddiye almıyorum, yoksa hiçbir şey yapamam.
Neyse ki, ben size göre daha açıkfikirliyim. Çünkü Sevil Demir'le de röportaj yapmıştım, o dönem, o parçalanıyordu, bugün Lale Manço. Üstelik bu coğrafya üzerinde yaşayan herkesin anlatmaya çalıştığı iyi ya da kötü bir şey var. Gelin sizinle de röportaj yapalım, neyse derdiniz anlatın, sizin gibi düşünmeyebilirim ama en azından sizi dinlerim.
Üstelik ben faşizan buluyorum, ‘‘Bir takım insanların anlattıkları yazılmamalı. Bu onları evcilleştirmek olur. Onlar insan bile değil!’’ laflarını.
Ne siz yargıçsınız ne de ben.
Benim yaptığım onların söylediklerini iletmek, kararı verecek olan okurdur.
Siz bu gazetenin okurlarını sersem yerine koyuyorsunuz.
Bilin ki, en az sizin kadar kafaları çalışıyor!
Paylaş