2 saat sonra Dubai uçağındaydım. 5 saat sonra da sevgilimin kollarında.
Şahane bir haftasonu kaçamağıydı. Günlerden cumartesiydi.
Dışarısı 47 dereceydi. Biz ne yaptık? Akıllı insanların yapacağını! Yataktan hiç çıkmadık. Bütün bir günü, gemi gibi büyük olan yatağımızda geçirdik.
Gemi gibi derken abartmıyorum, bir ucundan diğer ucuna döne döne gidene kadar, hayatın film şeridi gibi gözlerinin önünden geçiyor.
Saklambaç oynayabilirsin, körebe, hatta ayak ucuna taşları dizsen ve bir top getirsen kukalı yakartop bile... O kadar büyük.
Mimar Mete çizdi, yaptırdı, gemiye yükledi ve Dubai’ye gönderdi. Ucuza mal oldu ama zannedersin ki pek havalı bir şey. Yatağın kasası olduğu gibi venge.
Yerin üzerinde devasa bir tişört gibi duruyor. Tişörtün kolları yatağın komidinleri oluyor ve yatağın gövdesinden çıkıyor. Boyun kısmından bele kadar olan kısmı da yatağın kendisi.
Anladınız değil mi?
Ortasına da bir şilte saplanmış duruyor. Çok sadece çizgiler. Yatağın arkası da olduğu gibi ayna. Bembeyaz da çarşaflar ve sonsuz sayıda yastıklar.
Klima çalışıyor, sen pufuduk beyaz bir yorganın altındasın ve kendini soğuk bir yerde hayal ediyorsun. Uyuyorsun, uyanıyorsun, gözlerini açıyorsun, sevdiğin adamı görüyorsun, gülümsüyorsun, sarılıyorsun, tekrar uykuya yenik düşüyorsun, tekrar uyanıyorsun, bir şeyler okuyorsun, ya da bıcır bıcır konuşuyorsun, onunla birlikte hayal kuruyorsun, greyfurt suyu içiyorsun, yine uyuyorsun, getirdiği meyveleri dişliyorsun...
Tabii arada sevişiyorsun.
Ama şekerim ben korkar oldum sizden! Ne zaman içinde öpüş, kokuş, yatak, sevgi, aşk, (çok özür dilerim ama) seks sözcükleri geçen bir yazı yazsam kafama ateş ediyorsunuz. ‘Memlekette onca sorun varken’ diye başlayan (yine özür dilerim) son derece sıkıcı mail’ler atıyorsunuz.
Siz beni eleştireceğinize şu soruma cevap verin:
En son ne zaman sevdiğinizle 24 saat yataktan çıkmadınız?
En son ne zaman kendi evinizde bir kaçamak yaptınız?