Kaçamak

KAÇAMAK dediğin plansız olacak.

Bilmeyeceksin. ‘Bu akşam kaçamak yapabilirim’ demeyeceksin.

Senden bile habersiz gelişecek. Küt diye.

Öyle gelişti...

* * *

Son zamanların en güzel hafta sonu kaçamağını yaşayacağımı bilemezdim tabii.

Nereden bileyim?

Cuma günü gazetedeyim. Saat olmuş akşam 8, yazımı teslim etmişim, kös kös sayfasının yapılmasını bekliyorum. İstanbul, güzel bir yaz akşamı yaşıyor.

Bense kendimi bir yer bezi gibi hissediyorum. Ayrılık kaskatı etmiş beni. Ağlamamak için özel çaba sarf ediyorum. Herkes, sevgilisinin kolunda...

Benimki yok burada. Bir hafta olmuş görüşmeyeli. O Dubai’de, ben İstanbul’da. Gözlerim doluyor...

İşte tam o sırada telefon çalıyor. Sevgilim arıyor.

* * *

‘Bitti mi işin?’

‘Sayılır. Birazdan Hayal’lerle yemek yiyeceğim. Gazeteden çıkıp onlarla buluşmaya gideceğim. Çok özledim seni....’

‘Ben de. Çok selam söyle...’

‘Söylerim. Sen n’apıyorsun?’

‘Ben mi? Hiiiç. Evdeyim. Salonda öyle kendi başıma oturuyorum.’

‘Çıksana dışarı...’

‘Gündüz 47 dereceydi, şimdi 41’e indi. Hava, hálá çok nemli. Hem yalnız ne yapacağım ki? Evde otururum daha iyi!’

Birden gözümün önünde o kocaman iki katlı ev beliriyor.

Daha doğrusu, evimiz... 8.5 kulaçlık havuzundan kahkahalar yükseliyor.

Gece bile giriyoruz, çeşitli delilikler yapıyoruz... Ama oranın ev olabilmesi için ikimizin de bir arada olması gerekiyor.

Aman Tanrım, o yüksek tavanlı, 11 begonvilli ev, ne kasvetlidir şimdi.

Ve benim güzel sevgilim, o kocaman evin içinde bir başına üzüm gibi oturuyor... O orada yalnız, ben burada yalnız...

‘Saat kaç?’ diyorum birden.

‘Türkiye’de 9’a geliyor...’

‘Kaçtaydı Dubai uçağı?’

‘11’de olması gerekiyor bir tane. Aklından ne tür bir çılgınlık geçiyor?’

‘Çılgınlık değil ki! Niye karşılıklı acı çekelim? Yer varsa uçakta, bari atlayıp geleyim...’

‘İyi de insan işten çıkıp, uçağa binip Dubai’ye gitmez ki...’ diyor.

‘Neden?’ diyorum.

‘E canım, çantan mantan yok. Zaten 2 günlüğüne değmez, boşuna yorgunluk!’

‘Ben domuz gibiyim, yorulmam. Zaten evime geliyorum. Çantaya ne gerek var?’

‘Pasaportun yanında mı?’

‘Hayır. Ama Leman’a telefon açarım, eve gider, pasaportları bulur, bir taksiye verir, gazeteye yollar.’

‘Sen kararını vermişsin... Beni dinlemiyorsun bile...’

‘Dinlememi istiyor musun?’

‘Hayır!’

‘Sevindin mi?’

‘Hem de nasıl... Hadi gel, bekliyorum.’

* * *

2 saat sonra Dubai uçağındaydım. 5 saat sonra da sevgilimin kollarında.

Şahane bir haftasonu kaçamağıydı. Günlerden cumartesiydi.

Dışarısı 47 dereceydi. Biz ne yaptık? Akıllı insanların yapacağını! Yataktan hiç çıkmadık. Bütün bir günü, gemi gibi büyük olan yatağımızda geçirdik.

Gemi gibi derken abartmıyorum, bir ucundan diğer ucuna döne döne gidene kadar, hayatın film şeridi gibi gözlerinin önünden geçiyor.

Saklambaç oynayabilirsin, körebe, hatta ayak ucuna taşları dizsen ve bir top getirsen kukalı yakartop bile... O kadar büyük.

Mimar Mete çizdi, yaptırdı, gemiye yükledi ve Dubai’ye gönderdi. Ucuza mal oldu ama zannedersin ki pek havalı bir şey. Yatağın kasası olduğu gibi venge.

Yerin üzerinde devasa bir tişört gibi duruyor. Tişörtün kolları yatağın komidinleri oluyor ve yatağın gövdesinden çıkıyor. Boyun kısmından bele kadar olan kısmı da yatağın kendisi.

Anladınız değil mi?

Ortasına da bir şilte saplanmış duruyor. Çok sadece çizgiler. Yatağın arkası da olduğu gibi ayna. Bembeyaz da çarşaflar ve sonsuz sayıda yastıklar.

Klima çalışıyor, sen pufuduk beyaz bir yorganın altındasın ve kendini soğuk bir yerde hayal ediyorsun. Uyuyorsun, uyanıyorsun, gözlerini açıyorsun, sevdiğin adamı görüyorsun, gülümsüyorsun, sarılıyorsun, tekrar uykuya yenik düşüyorsun, tekrar uyanıyorsun, bir şeyler okuyorsun, ya da bıcır bıcır konuşuyorsun, onunla birlikte hayal kuruyorsun, greyfurt suyu içiyorsun, yine uyuyorsun, getirdiği meyveleri dişliyorsun...

Tabii arada sevişiyorsun.

Ama şekerim ben korkar oldum sizden! Ne zaman içinde öpüş, kokuş, yatak, sevgi, aşk, (çok özür dilerim ama) seks sözcükleri geçen bir yazı yazsam kafama ateş ediyorsunuz. ‘Memlekette onca sorun varken’ diye başlayan (yine özür dilerim) son derece sıkıcı mail’ler atıyorsunuz.

Siz beni eleştireceğinize şu soruma cevap verin:

En son ne zaman sevdiğinizle 24 saat yataktan çıkmadınız?

En son ne zaman kendi evinizde bir kaçamak yaptınız?

Yapın lütfen. Pişman olmazsınız.
Yazarın Tüm Yazıları