Paylaş
Seksten vazgeçsek ne olur? Bana yatak odalarını anlatan çiftler, madem başka açılardan mutlular, n’olur yani sevişmeseler, öyle kardeş gibi yaşasalar...
* Cinsel doyum, yani orgazm, insanın hem beden sağlığı, hem de ruhsal sağlığı açısından son derece önemli. Yaşam sevincinin bir motoru. Kalp sağlığı, damar sağlığı gibi bedensel fonksiyonlar açısından da önemli. Hayatınızda cinsellik yoksa daha gergin bir insan olursunuz, kalp sağlığınız iyi olmaz, çok coşkulu, heyecanlı olma ihtimaliniz azalır. Ama bundan ölür müsünüz? Hayır, ölmezsiniz!
Çözüm arayanlar, ne yapsınlar. Sizlere mi gelsinler...
* Bize gelmenin kimseye bir zararı yok. İlla, faydalanırlar.
Eşi dışında kadınlarla sevişenlerin, “Erkekler spermlerini yaymak istiyorlar, erkek genetiği bu!” şeklinde bir gerekçeleri var. Böyle bir gerçeklik var mı?
* Biyolojik olarak var. Ama insan sadecebiyolojik bir varlık değil. Kültürel bir varlık. Durum sadece biyolojik bir şey olduğunu iddia etmek, durumlu meşrulaştırmak için uydurulmuş bir kılıf. Çok fazla kadınla birlikte olan erkeklerin çoğunluğunun kendi erkeklik duygularıyla ilgili bir güvensizlikleri oluyor. Ve sürekli başka kadınları ele geçirerek, başka kadınların üzerinde hayranlık uyandırarak, kendilerine olan güvenlerini tazelemek ihtiyacı duyuyorlar. Eğer gerçekten amaç, spermlerini yaymak olsaydı, seviştikleri kadınlar hamile kaldıklarında ödleri boklarına karışmazdı, öyle değil mi?
Erkek kadınlaşıyor
İleride bizi bekleyen tehlikelerden biri erkeğin libidosunun düşmesi mi?
* Böyle kehanette bulunanlar var. Üstelik, ciddiye alınacak insanlar. Soysal ve kültürel koşullar, günümüzde insanların cinsel isteğini azaltabiliyor. Bir de tabii, kadınlar ve erkeler arasındaki cinsel rollerin giderek birbirine benzemesi kadınları daha çok erkekleştiriyor, erkekleri de daha çok kadınlaştırıyor. Olumsuz bir şey değil bu aslında, erkekler daha duygusal ve medeni oluyorlar,kadınlar da edilgen, başka birine bağımlı olmaktan çıkıp, daha güvenli daha erkeksi oluyorlar.
Bu mu erkeğin libidosunu etkiliyor?
* Evet etki ediyor ama bir de şöyle bir gerçek var: İnsanlar giderek birbirlerini daha az sevmeye başladılar.
Nasıl yani?
* İnsanların sevgilerinde ciddi bir azalma var. Sadece insanlara karşı değil, doğayı da, hayvanları da daha az seviyorlar. Artık böyle bir dünyanın çocuklarıyız.
Bunun sebebi ne?
* Aile ilişkilerinde ciddi değişiklikler var. Bir insanın hayata duyduğu sevgi, annesinin gözlerinden aldığı pırıltıdır, oradan gelir. Doğduğumuz zaman, annemizin gözlerindeki sevinç, bize baktığında duyduğu coşku, kucağına aldığında hissettiği keyif bunlar bize sevmeyi öğretir. Oysa, kadınlar bugün kederli, hüzünlü, huzursuz. Evlilikleri içinde toplumsal roller birbirine girmiş. Uzun eğitimleri var. Bu, onların olgunlaşmasına etki ediyor. Yaşları büyümüş oluyor ama yeterince olgunlaşmamış oluyorlar. Çocuklarına nasıl bacaklarını bilmiyorlar. Bir sürü şeyi aynı anda yapmak istiyorlar. Ve genel olarak insanlar artık kolay mutlu olmuyor. Yeni çıkar bir televizyona, cep telefonunu, laptopa, çantaya sahip olmadığı için mutsuz olabiliyorlar. Ekonomik olarak eskisine göre çok daha fazla paraları var ama huzursuzlukları bitmiyor, aldıkça almak istiyorlar. Bu da herkesin sürekli çalışmasına, sürekli para kazanmak için çabalamasına yol açıyor. Gecenin 11’i, hâlâ telefonda iş yapmaya çalışan anneler, babalar... O iş, hiç bitmiyor, hep daha önemli, hep birinci sırada. Oturun çocuklarınıza bakın! Çocuklara ayrılan zaman, çok ciddi olara azalmış durumda. “Kaliteli zaman ayırmak” da durumu idare etmeye yetmiyor. Çocuklar mutsuz, yeterince sevgi almıyorlar. Sevmeyi de bilmiyorlar. Haliyle büyüdükleri zaman da, bir başkasını sevme konusunda ciddi zorluk yaşıyorlar.
Çok fena portre çizdiniz...
* Sürekli koşturan, para kazanmak için yorulan, kendisini bir sevgiye bir ilişkiye veremeyen insanların da cinsel arzuları azalıyor tabii. Ya da tam tersi oluyor, bazılarında cinselliğe aşırı bir yönelme ortaya çıkıyor, ama o da sağlıklı bir cinsellik değil, insanların arasında ilişki, sevgi, saygı o kadar zayıflamış ki, birçok çift birbirleriyle artık konuşmuyorlar, birbirleriyle sevişmiyorlar, açıyorlar interneti pornografi seyredip mastürbasyon yapıyorlar. Acayip bir durum yani.
Ne olacak peki? Çözüm ne? Anne-çocuk ilişkisi açısından 50’li yıllara mı dönmek... O basitliğe, o saflığa...
* Dünyanın geri gittiğini hiç görmedik. Ama şöyle bir şey olacak: Çocuklarımıza gösterdiğimiz ilgisizliğin sonuçlarını görmeye başlayacağız. İkide bir soruyorlar, “Neden bu çocuklar şiddete bu kadar eğilimli?” diye. “Niye bu çocuklar bu kadar uyuşturucu kullanıyorlar, neden okumuyor, neden hiçbir şeyle bir doğru dürüst ilgilenmiyorlar?” diye. Vermiyorsunuz ki! Ve bu ileride çok daha ciddi sorunlara yol açacak. Her geçen gün, kişilik bozukluğu olan, border-line teşhisi konan çocuklara rastlıyorum. Bir süre sonra belki insanların aklı başına gelecek, ama bu ne kadar geri çevrilebilir bu ekonomik ihtiyaçla, bu tüketim alışkanlıklarıyla bilemiyorum...
Çocuğu şımartmak
0-7 yaş arası çocuklarımıza çok ama çok sevgi verirsek yırtıyor muyuz!
* Çocuğa çok sevgi vermek, çocuğun her ihtiyacını karşılamak, “Hayır!” dememek de başka bir sorun bu arada. Bir de böyle bir şey var. Karı-koca çalışıyorlar, çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramıyorlar, eve geldiklerinde ise çocuk ne isterse yapmaya çalışıyorlar, çocukla sürekli oynuyorlar, sen isterse satın alıyorlar. Bu çocuklar tabii yok nedir bilmiyorlar, “Hayır!”dan anlamıyorlar. Herhangi bir sınır konduğu zaman, sevilmediklerini, istenmediklerini sanıyorlar. Evde her istedikleri yapıldığı için ve kendilerini öyle değerli hissettikleri için, okula gittiklerinde bir arkadaşından silgi istiyorlar, karşısında ki “Vermem!” deyince, oturup ağlıyorlar. Çok ciddi sorunlar yaşanıyor. Bir çocuğun her istediğini yapmak, ona “Hayır!” dememek, şımartmak, sevmek değil. Zaten çoğunlukla bunlar suçluluk duygusuyla yapılıyor. İnsanlar günümüzde çocuklarının kendilerini sevmeyeceğinden korkuyorlar. Seni niye sevmesin çocuğun? “Çocuğum beni sevmezse?” diye korkan, o korkuyla çocuklarını tepelerine çıkaran binlerce, milyonlarca insan var...
Paylaş