Hiçbir şey annemi getiremez ki!

Pınar Civek, sokak ortasında eşi tarafından bıçaklanarak öldürülen Selma Civek’in kızı.

Haberin Devamı

5 yıl önce bu vahim olay olduğunda Pınar 19 yaşındaydı, annesi öldürülünce, biri 11, diğeri 12 yaşındaki kardeşlerine bakmak zorunda kaldı. Ama üzerlerine toz kondurmadı. Ne yetiştirme yurtlarına müracaat etti ne de başka bir şey! Müthiş bir kız o. Tek başına çalışıp kardeşlerine bakıyor. Bu arda anne, koruma kararı varken öldürüldü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Selma Civek’i koruyamayan Türkiye’yi tazminata mahkûm etti... 

 

Hiçbir şey annemi getiremez ki

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, annenin davasında Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkûm etti. Ne hissediyorsun?
- Ne diyebilirim? Keşke bunlar yaşanmasaydı, keşke biz AİHM’e başvurmak zorunda kalmasaydık. Geldiğimiz noktada annem adına seviniyorum, ülkem adına üzülüyorum.

Haberin Devamı

Başınıza bir felaket geldi...
- Evet. Hem de nasıl... Annemiz sokak ortasında bıçaklandı... 22 yerinden... “Baba” demeye dilimin varmadığı o adam tarafından. Hayatı boyunca 3 çocuğu için didinen o müthiş kadın ölüverdi... Gitti... Biz de bir başımıza kaldık. Ama annem defalarca, “Bu adam beni öldürecek!” demişti, polise başvurmuştu. Kimse tınmadı. Bir önlem almadı. Göz göre göre öldü annem. Üstelik koruma kararı varken. Biz de 5 yıl önce 3 çocuk kalıverdik. Annemizin mezarını bile yaptıracak paramız yoktu. Çok acı şeyler yaşadık, ama işte direndik bir şekilde...

Peki haber gelince ne hissettin?
- Ben uzun zamandır duyguları alınmış gibiyim. Bizim yaşadıklarımızı yaşamayan anlayamaz! Allah kimseye yaşatmasın. Bundan sonra da böyle cinayetler işlenmesin. Tabii ki sevindim ama bana dünyayı verseniz ne fayda? Hiçbir kıymeti yok.

Kararın önemli olan yanı, 53 bin Euro kazanmış olmanız mı? Yoksa davanızda haklılığınızın kanıtlanmış olması mı?
- Yok yok, tabii ki para değil. Tabii ki davada haklılığımızın kanıtlanmış olması önemli ama... Diyorum ya, dünyayı verseniz kaç yazar, hiçbir şey annemizi geri getiremez!

 

 

Haberin Devamı


Bu ülkede kadınsan vay haline!

 

Hiçbir şey annemi getiremez ki

 

Bu dönem nasıl geçti?
- İnsan garip bir varlık. Bir sürü savunma mekanizması geliştiriyor. Sanki bu kötü olay hiç olmamış gibi. Sanki Dikili’ye gitsek, annem hâlâ oradaymış gibi. Her gün, her an, ondan söz ediyoruz, “Annem olsa şöyle derdi, annem olsa şöyle yapardı!” o kadar canlı ve diri bizim için. Hâlâ etrafımızda sanki...

Nasıl bir düzen kurdunuz?
- Ben çalışıyorum. O maaşla, 3 kardeş geçiniyoruz. Kardeşlerim Doğa Koleji’nde okuyor, lise bitinceye kadar burslular. Allah razı olsun, okul, servisine kadar karşılıyor, kardeşlerim de okullarını çok seviyor. Topluma faydalı insanlar olsunlar istiyorum. Bence olacaklar da...

Haberin Devamı

Sen yaşadıklarından nasıl bir sonuç çıkardın?
- Bu ülkede, kadınsan vay haline! Adalet sana işlemiyor, ikinci sınıf insansın. Her türlü şiddete maruz kalıyorsun. Devlet de seyirci kalıyor, korumuyor seni. Başına bin türlü iş gelebilir, annem gibi sokak ortasında öldürülebilirsin... Çok güvenim sarsıldı tabii. Evlilik beni ürkütüyor. Hiçbir zaman evleneceğimi zannetmiyorum. Benim kendime dair hayalim de yok artık, yeter ki kardeşlerim iyi olsun...

Artan kadına şiddet konusunda ne düşünüyorsun?
- Her yeni olayda, yaşadığımız bütün o süreç gözümün önüne geliyor. O ailelerin neler hissettiğini kalbimde hissediyorum. Ama ateş düştüğü yeri yakıyor. Bir yaptırım olmadığı sürece, bütün bunlar devam edecek. Daha çok kadın katledilecek. Bu ülkedeki “kadın” algısının değişmesi gerekiyor. Yasaların kâğıt üzerinde kalmaması gerekiyor.

 

Haberin Devamı


En değerli varlığımızı bizden aldı

 

Baba hâlâ sizinle temas kurmaya çalışıyor mu?
- Evet. Ama biz istemiyoruz. Bizim için öldü o. Öyle biri yok...

Peki ya korkuyor musun “çıkınca ya bizi bulursa” diye...
- Artık korkacak bir şeyimiz kalmadı. Daha ne yapabilir ki? En değerli varlığımızı bizden aldı... Sadece rahatsız eder ya da öldürür... Umurumuzda değil.

Genç yaşında her şeyin üstesinden geldin. Bu gücü nasıl buldun?
- İnanın bilmiyorum. Daha önce biri söylese, “Mümkün değil, böyle büyük bir acıyla yaşayamam!” derdim ama Allah güç veriyor. Çevremizde de bize destek olanlar oldu. Ve en çok avukatımız Bilge abla inanılmaz destek verdi. Sadece hukuk desteği de değil, gerçekten ablalık yaptı.


AVUKAT BİLGE CİVA

 

Haberin Devamı

Hiçbir şey annemi getiremez ki

 

Selma’nın yaşam hakkı elinden alındı!


Biliyorsunuz, müvekkillerimin anneleri Selma Civek, eşi tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Maalesef, Selma ölmeden önce, tabiri caizse avazı çıktığı kadar bağırdı, yardım talep etti. Lakin hiç kimse onu duymadı, duymak istemedi. Selma öldürülmeden önce defalarca ciddi şiddete maruz kaldı. Bıçakla yaralandı. Ama eşinin tutuksuz yargılanması nedeniyle şiddet görmekten ve ölümden kaçamadı. Kısaca her geçen gün ölüme bir adım daha yaklaştı. Peki Selma ölümü hak etti mi? Selma’nın hayalleri, umutları yok muydu? Selma’nın hakkı değil miydi mutlu olmak, sevmek ve sevilmek?



Selma’nın yaşam hakkı elinden alındı! 


Hem de devletimiz tarafından korunduğunu düşündüğü bir anda... İşte biz de Selma’nın yaşam hakkı elinden hukuka aykırı bir şekilde alındığı gerekçesiyle AİHM’ye başvurduk. Mahkemenin Selma’nın yaşam hakkının korunmadığına dair tespiti bir yandan sevindirici ama diğer taraftan insanın içini burkan bir karar. Zira hiç kimse, kendi devletinin AİHM nezdinde tazminata mahkûm edilmesini dilemez.




İNŞALLAH BAŞKA KADINLAR ÖLMEZ!


Biz, devletimizin müracaatımızla birlikte, hatta hiç müracaata bile gerek olmaksızın, çocukların acılarının bir nebze de olsa tamiri açısından uygun bir ödentiyle bizi kucaklamasını beklerdik. Zira belgelerle sabit olduğu üzere, Selma koruma kararı varken öldürüldü. Biz sürekli şunu dile getirdik: Koruma kararları yetersiz kalıyor. Başka önlemler alınmalı. Bu önlemlerin en önemlisi ise şiddet uygulayan eşin tedavi edilmesi, kafasındaki kadın imajının, kadın lehine düzeltilmesinin sağlanması. Umarım mahkeme kararıyla devletimiz daha uygulanabilir yasal düzenlemeleri yapar ve bundan sonra başka kadınlar ölmez.

Yazarın Tüm Yazıları