Paylaş
YARIM KALAN HAYATLAR 16
Çok genç, başarılı bir kadın.
İki çocuk annesi.
Alman Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi mezunu.
Unilever’de başlayan çalışma hayatı Coca Cola’da devam etmiş. Bir sürü başarıya imza attıktan sonra onu Türkiye Başkanı yapmışlar, aynı zamanda Coca Cola Hayat Artı Vakfı’nın yönetim kurulu başkanı. İnsan böyle bir kadını nasıl hayal eder? Havalı, otoriter, dominat biri olarak öyle değil mi? En azından ben öyle canlandırmıştım. Amaaaaa...
Dünyanın en alçak gönüllü kadını çıktı karşıma.
İnanılmaz “low profile”, asla ön plana çıkmak istemeyen biri. Çünkü Coca Cola öyle bir yer, takım ruhuna inanıyorlar orada.
Çalışanlar, insanı sinir edecek kadar genç, renkli, kendine güvenli ve son derece rahat giyinmişler. Herkes gülüyor, gerginlik yok, formel değiller, birbirlerine isimleriyle hitap ediyorlar, hanım, bey yok, ama asla laubalilik de yok...
Aktif yaşam üzerine röportaj yaptığım üç insanı, bir günde anlatacak yerim yok.
Bugün Galya Frayman Molinas ile başlıyoruz...
* Bu projeler şahane de sizin çocukluğunuz aktif miydi?
- Hem de nasıl. Favori oyunlarım misket ve seksekti. İyi de ağaca tırmanırım. Ağaçta bir yerim vardı. Orada, sürekli kitap okurdum. Bulamadıkları zaman, “Galya yine tepesindedir” derlerdi. Paten de kayardım. Bizler sosyaldik. Sosyal oyunlar oynardık. Şimdiki çocuklar daha bireyseller. Bu da iyi bir şey ama arada sokağı ve oyunu hatırlatmak gerekiyor...
* Şimdi bir de başımızda bilgisayar fenomeni var...
- Evet, ama bu kaçınılmaz bir gelişme. Ne var ki bir denge tutturmak gerekiyor. İşte bizim projelerimiz bu amaca, bu dengeye yönelik...
* Projelere girmeden önce sizi tanıyalım biraz. Türkiye’de bu konumda çok fazla kadın yok. Çocukluk hayalleriniz arasında kurumsal bir şirketin başkanı olmak var mıydı?
- Benim çocukluk hayalim, ilkokul öğretmeni olmaktı. Bence dünya üzerindeki en etkili insanlar onlar. Gelecek nesilleri şekillendiriyorlar düşünsenize. Henüz yönlendirilmemiş, taze ve yaratıcı beyinlerle uğraşmak ne kadar büyük bir onur...
* Peki, o zaman nasıl oldu da kötü yola düştünüz?
- Hayat öyle getirdi. Uluslararası bir yapının bir parçası olmak ilgimi çekti. Farklı ülkelerle takım halinde çalışmak da. Ekip çalışması benim için çok önemli...
* Etrafta çok kadın görüyorum neden?
- Coca Cola, Türkiye’de on bin kişilik bir aile. Ama bu ofiste 80 kişi çalışıyor. Buradan 90 küsur ülke yönetiliyor... Bizim dünyadaki 5 merkezimizden biri İstanbul. Ve burada çalışanların yüzde 71’i kadın.
* Olay! Bir kadın hükümranlığı yani...
- Ama tamamen tesadüf. Kadın olduğumuz için değil, işimizi iyi yapan insanlar olduğumuz için...
* Siz ne kadar hırslı bir çocuktunuz?
- Hiç hırslı filan değildim. Derdim kendimleydi. Bir şey yapıyorsam en iyisini yapmalıydım.
* Alman Lisesi’nden öğrendiğiniz en önemli şey?
- Zamanı iyi kullanmayı ve birkaç hayatı birden yaşamayı...
* Sizi tanımlayan sıfatlar?
- Keyif benim için önemli. Keyif almıyorsam, çalışmam. İş yaparken takım olmak ve eğlenmek çok önemli. Bir de enerjimin yüksek olduğunu söylerler.
* Yorulmaz mısınız?
- Pek değil. (Salondan sesler yükseliyor: “Sabahın 6’sında işe kendi pişirdiği taze ekmeği getirir!)
* Hem işinizde bu kadar başarılısınız, hem iyi bir evliliğiniz var hem çok iyi bir annesiniz, sırrınız nedir?
- Öyle abartılacak bir sırrım yok. Ben planlıyım. Her şeyi planlarım. Hafta sonunu planlarım, hafta içini planlarım. Sabah 6’da ne yapacağım planlarım. Tatillerimizi bile planlarım. Bu arada eşimin, annemin, babamın lojistik desteklerini de inkar edemem. Zaman zaman “İmdaaat!”
diye bağırmayı ve yardım almayı, zayıflık olarak görmemek lazım.
* Tam bir iş kotarmak üzeresiniz ama evde çocuklar hasta... Bir yere uçmak zorundasınız ama veli toplantısı var...
- Oooo bunlardan çok yaşadım! Öncelikle o vicdan azabından kurtulmak lazım. Öyle bir noktaya gelirsiniz ki, sevginizi etrafınıza yansıtamaz hale gelirsiniz. Bir ara çok seyahat ediyordum. Hafta içleri evde yoktum, hafta sonu annesiydim. Çocuklar da soruyorlardı “Niye?” diye...
* Sahi niye?
- O sıra büyük oğlum üçüncü sınıftaydı. Sabah 5.25 uçağıyla Budapeşte’ye gidiyordum, oradan Varşova’ya, oradan Moskova’ya, cuma akşamı eve dönüyordum. Oğlum bana dedi ki, “Bunu niçin yapıyorsun? Para için mi?”, “Hayır” dedim. Ben de ona bir soru yönelttim: “Sana desem ki gelecek sene de 3’üncü sınıfı okuyacaksın. Okumak ister misin? Yerinde saymak ister misin?”, “Hayır” diye cevap verdi, ne demek istediğimi anladı...
Modern zamanların en büyük belası
İNAKTİVİTE
MODERN zamanların en büyük belası ne mi?
Hareketsizlik... İnaktivite...
Kendinizden pay biçin, eskisi kadar yürüyor musunuz? İki adımlık yere bile taksiyle, arabayla gidiyorsunuz öyle değil mi? En son ne zaman merdiveni, asansörü tercih ettiniz?
Hepimiz, her geçen gün biraz daha hareketsizleşiyoruz. Çocuklar bile, artık sokaklarda oynamıyor. Çizgi, seksek, çember, kuka, misket, lastik, ip atlama tarihe karıştı.
Tamam ekonomik ve teknolojik gelişmelerin doğal sonucu bu.
Ama bilgisayar karşısında, çalışa çalışa, “yamulmuş pet şişeler”e döndük.
Çocuklarımız bizden daha vahim durumda, hele 15-19 yaş arası en fenası...
İşte bunlar üzerine bir yazı yazdım. Anında, Berna Sağlam Naipoğlu aradı.
Berna şahanedir, ondan hiçbir şey kaçmaz, her şeyi görür, okur, takip eder...
Dedi ki, “Coca Cola Hayata Artı Vakfı bu alana el attı. Milli Eğitim Bakanlığı ve Aktif Yaşam Derneği’yle birlikte ‘Çık Dışarı Oynayalım’
diye proje başlattı. Aktiviteyi, ilkokul çocuklarının gündelik hayatlarına sokmaya çalışıyorlar. En ideal aktifleşme yolu da oyun oynamak.
Çocuklar hem eğleniyor hem sosyalleşiyor. Mutlaka tanıştırmalıyım seni onlarla...”
2050’de Meksika ve Türkiye’ye dikkat
Tabii ki ilgimi çekti.
Üstelik benim için de bir Yarım Kalan Hayat projesi olacaktı.
Coca Cola Türkiye başkanı Galya Frayman Molinas, Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Müdürü İbrahim Er ve Aktif Yaşam Derneği Başkanı Profesör Haydar Demirel ile Coca Cola çalışanları önünde canlı röportaj yapacaktım.
Neden mi Coca Cola böyle bir işe el atıyor?
Çünkü bizim toplumuzun dörtte üçü, yeterli fiziksel aktiviteden sınıfta kalmış durumda. Çünkü dünyadaki ölümlerin en önemli nedenlerinden biri “fiziksel inaktivite”. Sadece Avrupa’da bu nedenle yılda 600 yüz bin insan ölüyor.
OECD raporlarına göre dünyada 2050 yılında yaşlı nüfusu en hızlı artacak olan iki ülke var. Biri Meksika, biri Türkiye.
Eğer şimdiden, fiziksel aktivite alışkanlığını toplumda yaygınlaştırmazsak vay halimize!
Coca Cola Hayat Artı Vakfı’nın bu alanda bir projesi daha var.
Fiziksel Aktivite İstasyonları.
Meydanlara kuruyorlar, okullara kuruyorlar...
Giriyorsun, çeşitli ünitelerden geçip kilonu, yağ kas oranını, ne kadar aktifsin ne kadar tembelsin öğreniyorsun...
CUMA
MEB İlköğretim Genel Müdürü sıra dışı, eğitimci İbrahim Er ve Aktif Yaşam Derneği Başkanı Prof. Haydar Demirel anlatıyor...
HAMİŞ
Coca Cola Hayata Artı Vakfı’ndan gelen geçen Cuma röportajını okuduğunuz Gazi Hakan ve eşi Aslı’ya gitti. Onlar 16’ncı Yarım Kalan Hayatlar’dı.
Paylaş