Paylaş
Şiirlerde, türkülerde, danslarda, her an karşımıza çıkan turna kuşlarının nesli tükeniyor! “Uçun turnalar uçun!” dizesi tarihe karışmak üzere!
Sadece 12 çift üreyebilen turna kalmış Türkiye’de.
Dün harika bir adamla tanıştım. Ferdi Akarsu.
O, bir kuşbilimci. Hayatını kuşlara vakfetmiş biri. Çok sayıda bilimsel ve popüler makalesi ve turna kitabı var. Uzman yani. Gerçekten bu işi bilen ve gönül verenlerden biri...
Simbiyosis Sağlık ve Doğa Gönüllüleri Başkanı Ayşen Erdil’le el ele vermişler, bence muazzam bir şey yapıyorlar, nesli tükenmekte olan turnaları kurtarmaya çalışıyorlar.
Gülsün Karamustafa, Ertuğrul Ateş, Komet, Mevlüt Akyıldız, Süleyman Saim Tekcan, Ergin İnan, Adil Can ve daha bir dolu Türkiye’nin en ünlü ressamları da onlara destek olmuş, turna resimleri yapmış. Bu resimler 31 Ekim-16 Kasım arası Galeri Işık’ta sergilenecek ve satışa sunulacak. Bu karma sergiden elde edilen gelir de, turnaları kurtarma projesi için kullanılacak. Siz de, bu çabaya destek verin. Biz birlik olursak, bir sürü şeyi başarabiliyoruz! Ferdi Akarsu’yla yaptığım turna röportajı, yarın da devam edecek...
Turna nasıl bir kuş?
-Çok şahsiyetli...
Ne tür özellikleri var?
-Say say bitmez! Görünüşü güzel, sesi güzel. Bir de sevgilisine “kur dansı” yapıyor ki... İnanılmaz! Mutlaka görmeniz gerekiyor, bir dans bu kadar mı estetik olur. Doğada sevgilisine dansla kur yapan bir başka kuş da yok. Resmen bir ayin. Bir gün mutlaka birlikte izleyelim...
Çok isterim. Başka?
-Yavrularını yanlarında beslenmeye çıkarıyorlar. Anne, baba, iki yavru. Beyoğlu’nda dolaşan çekirdek aile gibi...
Ne güzelmiş! Tarihi nereye kadar uzanıyor?
-Göbeklitepe’de bulunan 14 bin yıllık taşların üzerinde turna motifleri var. Aynı şekilde Çatalhöyük’te de (MÖ 5700 ve 7500).
Bizim kültürümüzde yeri ne?
-İzine rastlamadığımız yer yok! Divan Edebiyatı’ndan, halk edebiyatına, halk müziğinden, popüler müziğe kadar her yerde. Masallarda, romanlarda da var. Ve tabii dansta: “Turna Barı”, “Turna Semahı.” Alevi–Bektaşi kültüründe, Hz. Ali’nin sesini, kendisini ve maneviyatını simgelediğine inanılıyor. Turna pek çok şeyi sembolize ediyor: Güzelliği, gurbeti, ayrılığı, bereketi, vefayı...
SEVGİLİSİNE ‘AŞK DANSI’ YAPIYOR
Peki ya “telliturna”?
-İkisi de turna ama farklı türler. “Telliturna”, gözünün üzerindeki teli ile karakterize olmuş. Çok güzel olduğu için gelinlerin süslemelerinde kullanılmış bu tüy.
Turna, hakikaten âşık oluyor mu?
-Elbette! Hele günümüz aşklarına bakıldığında, “gerçek aşkı” onlar yaşıyor. Üstelik 3 yıl falan değil, bir ömür sürüyor. İlkbahar aylarından, sadece dişisi değil, erkeği de sevgilisine dans ediyor. Hem de her sabah. Beni etkileyen bir başka özellikleri, yavrularını birlikte büyütüyor olmaları. Turnada, feodaliteden eser yok, çok demokratlar. Üreme dönemi bittiğinde, binlerce kilometrelik göçe de beraber gidiyorlar. Kışın, büyük gruplar içinde bile, eşlerinden kopmuyorlar. İlkbahar geldiğinde tekrar yuvalarına dönüyorlar; ilişki, sanki yeninden alevleniyor ve aşk danslarına başlıyorlar. Aşk diye bir şey varsa, o da budur!
Eşine bu denli yardımcı olan başka bir kuş türü var mı?
-Böylesi yok.
Eşi öldüğünde intihar ettiği doğru mu?
-Halk buna inanıyor. Bilimsel açıdan bu yönde bir bilgi yok. Ama henüz yok. Üzerinde çalışıyorum.
Yaşlısına, gölden kurbağa tutup onu besleyecek kadar vicdanlı bir kuş mu gerçekten?
-Böyle şeyler de var. Gerçi bunlar, halk inanışı. Ama halkın da bir bildiği, gözlediği bir şeyler var herhalde!
Atatürk’ü ağlatan bir kuş olduğu söyleniyor, doğru mu?
-Doğru. Safiye Ayla’nın, “Turnalar Uçun” adlı eserini Atatürk’e okuduğu ve Atatürk’ün dinlerken ağladığı biliniyor.
FERDİ AKARSU KİMDİR?
BEN biyoloğum. Akademik uzmanlığım ise kuşbilimciliği. Ornitolog yani. Günümüzde, benim gibilere “doğa araştırmacısı” deniyor. Uzun yıllar, Doğa Derneği’nde nesli tehlike altındaki türler ve tehdit altındaki doğal alanlar üzerine çalıştım. Atlas dergisi yazarıyım. Çok sayıda bilimsel ve popüler makalem ve turna kitabım var. Şu anda ulusal ve uluslararası kurumlara yaban hayat, doğa araştırmaları, ekolojik prensipler ve ekoturizm üzerine danışmanlık veriyorum. International Crane Foundation (Dünya Turna Federasyonu) sorumlusuyum Türkiye ve Ortadoğu’da. Şu anda TRT’ye çekmekte olduğumuz belgeseller var...
Sadece 12 çift turnamız kaldı!
Ve şimdi gelelim, en vahim meseleye... Günümüz Türkiye’sinde turnanın durumu nedir? Kaç turnamız kaldı?
-Ya işte, o çok fena! Sadece 12 çift üreyen turnamız kaldı!. Büyük çaplı bir yok oluş söz konusu...
Var olanlar nerede?
-9 çift Sivas’ta. Muş, Samsun ve Bolu’da da birer çift var üreyen. Onların da kış aylarında Adana ve Mersin illerindeki deltalarda konakladığını tahmin ediyoruz. Kasım ayının sonunda ben de onları takibe gidiyorum. ..
Peki neden böyle oldu? Turna neden yok oluyor?
-İşin can alıcı bölümü burası. İnsanın kültürel gelişimi, Mezopotamya ve Anadolu üzerinden başlayıp yayıldı dünyaya. Ama neolitik dönemle birlikte insanlar, doğaya uyum sağlamak yerine, doğayı kendine uydurmaya, kendi ihtiyaçlarına göre şekillendirmeye başladı. İşte bu aşamada birçok canlının nesli tükendi. Kalanlarsa, insanla beraber evrimleşerek hayatta kalabilen canlılar oldu. Bu evrim sonucunda turna, artık insan tarımına muhtaç bir şekle dönüştü. Günümüzde hızla azalan kırsal nüfus, terk edilen köyler, yani köyden kente göç, sadece İstanbul’un değil, turnaların da başına bela oldu!
Nasıl yani? Büyük şehirlere göç, turnanın neslinin tükenmesine mi neden oluyor yani...
-Evet. Mesele aslında, insanların neden göç ettiği. Hâkim kültürler tarafından, kırsal hayatın, “bayağı” bir şeymiş gibi gösterilmesi; mutluluğun tanımının, kentte ve çevresinde kodlanması, ne yazık ki böyle bir olgu doğurdu. Öte yandan, kent hayatında, insanın doğayla olan bağlantısının direkt olmaması, doğayı bir “biblo” gibi görmesine ve doğayla olan ilişki biçiminin değişmesine yol açtı. Tüm yukarıda saydığım nedenlerin sonucunda, turnanın yaşam alanındaki aşırı ve plansız otlatma, konvansiyonel, endüstriyel tarım uygulamaları ve sulak alanların kurutulması turnanın neslinin tükenmesine yol açtı.
Sizin yapmaya çalıştığınız ne? Turnanın yok olmaması için neler öneriyorsunuz?
-Amacımız, turna üzerinden, yaptığımız yanlışlara dikkat çekmek. Çünkü turna, ne tek başına bir kuş türü, ne sadece bir türkü ne de tablo. Turna, yaşamın birlikteliği ve hayatın ta kendisi. Bizde, turnaların üreme yerlerindeki acil sorunları gidermek için, bu konuda belgeseller çekiyoruz ve çeşitli iletişim projeleri geliştiriyoruz.
31 Ekim’de pek çok sanatçının katılımıyla gerçekleşen bir karma sergi var. Elden edilen gelir nereye, nasıl bir sonuç almak üzere harcanacak?
-Turna üreme bölgelerinin acil olarak korunmaya ihtiyacı var. Öncelikle bu konu üzerinde yoğunlaşılacak. Uzun vadede ise “Turna Koruma Programı” hayatı geçirilecek. Hedeflediğimiz program Almanya’da başarıyla uygulandı. Turnaların sayısının dünya üzerinde arttığı tek yer Almanya...
SENSİN KUŞ BEYİNLİ! Kuşlara “beyinsiz” demek yanlış mı?
Duygusal zekâları çok yüksek. Ayrıca yavrularını hayatta tutma, göç rotalarını akıllarında tutma konusunda müthiş bir beyinleri var! Yulaf tarlasında besleniyor diyelim ve bir tilki geldi. Aile bir süre koşarak kaçıyor. Çünkü yavrular 9 haftalık olana kadar uçamıyor. Şayet tilki, peşlerini bırakmazsa, anne ile baba bir sinyal vererek, yavrunun olduğu yere çökmesini söylüyor. Anne bir tarafa, baba diğer tarafa koşarak tilkiyi kendilerine çekip yavrudan uzaklaştırıyor. Tilki, eli boş dönüyor. Bu mantığı yürütebilen bir canlıya “beyinsiz” diyebilmek gülünç tabii!
Paylaş