Müftüoğlu, andropoza ve orta yaş krizine yepyeni bir yorum getirdi: T ölçüsü. Testosteron hormonu deyip geçmeyin, nelere kadirmiş öğrenin.
HAMİŞ: Röportaj, yarın da devam edecek...
Neden bazı insanlar sevişmekten çok hoşlanıyor, bazıları durumu idare ediyor, bazıları numara yapıyor, bazıları ise nefret ediyor. Bütün bu dalgalanma neyle ilgili, neye göre değişiyor?- Cinsel dürtü, psikolojimizin ta derinlerinden kaynaklanıyor. Pek çok şey söz konusu. Ama en önemli etken, genler. Genlerin de aracı kurumları var: Hormonlar. Hormonlarımızın inip çıkması, davranış kalıplarımızı etkiliyor. Baş oyuncu da testosteron. Kadında da erkekte de, libidoyu testosteron belirliyor. Özellikle de erkekte...
Yüksek testosteron, bir erkek için ödül mü, ceza mı?- Bir yanıyla ödül, bir yanıyla ceza. Yüksek testosteronlu erkeklerin ortak özellikleri, fethetmek, sahiplenmek, yönetmek ve hükmetmek. Onlar, iktidar sahibi olma ve iktidarı ellerinde tutma eğilimindeler. Uzlaşmacı değiller. Değişimden yanalar, hareketliler. Topluluklarla birlikte olmaktan hoşlanıyorlar. Neşeli olmaya açıklar. Onlar, kendi yollarını kendileri çizen erkekler. Kendi hayat planlarını kendileri yapıyor, kendi oyunlarını kendileri oynuyorlar. Başkalarının verdiği rollerden hoşlanmıyorlar. Figüran olmak istemiyorlar. Vazgeçmiyorlar, pes etmiyorlar.
Vayy nelere kadirmiş bu testosteron!- Evet, meslek seçimlerinde bile etkili. Araştırmalar gösteriyor ki, din adamlarında testosteron düşük. Buna karşılık, aktörlerde yüksek. Kütüphane yöneticilerinde düşük. Politikacılarda yüksek. Ortalama testosteron seviyesine sahip bir siyasetçi bile, iktidara geldiğinde testosteron seviyesi yükseliyor, muhalefetteyken düşüyor. Şampiyonluğa yaklaşan takımın futbolcularının testosteron seviyesinde de benzer şeyler gözleniyor. Takım baş aşağı gidiyorsa, futbolcuların testosteronu düşüyor. Statüsünü kaybeden bir CEO’nun testosteronu da düşüyor. Yükselme sürecinde daima daha fazla testosteron pompalandığını gösteren bulgular var. Bir de şu ilginç: Yüksek testosteronlu erkeklerin aldatma, ikinci bir eş bulma ve şiddet kullanma eğilimleri daha fazla.
Peki düşük testosteronlu erkekler? - Cinsel isteği ve gücü az olan erkekler. Sabırsız, alıngan, gergin ve kasvetliler. Hüzünlü, endişeli ve depresyona eğilimliler. Pozitif değiller. Kıskanç ve takıntılılar. Sürekli kötü şeyler olacağı korkusu içindeler. Kendilerine güvenleri az. Yorgun ve bitkin haldeler. Daha umutsuzlar ama daha uyumlular, kolay baş eğiyorlar, kolay susuyorlar. Kısacası zor konsantre olan, iş ve sağlık sorunları olan reaksiyoner ve mutsuz erkekler. Aşırı endişeli ve kıskanç. Uyarılmaya da çok açık. Cinsel uyarılmaya değil, sosyal uyarılmaya. Bu nedenle depresyona da açık. Endişelerini ve korkularını yenebilmek için de genellikle kendilerinden daha genç partnerlerle testosteronlarını yükseltme yoluna gidiyorlar.
Yani 60’ından sonra evden kaçıp yeni maceralara atılanlar, testosteronları yüksek olduğu için böyle davranmıyorlar.- Tam tersine, testosteronları düşmeye başladığı için bu tür arayışlara giriyorlar. Ama tabii testosteronları yüksek olduğu için ikinci eş bulma eğiliminde olan erkekler de var.
EKİMDE EN YÜKSEK NİSANDA EN DÜŞÜKBunun ideali ne?- Orta testosterona sahip olmak. Makul çoğunluk zaten böyle. Ama dünyayı yüksek testosteronlu erkekler yönetiyor.
Yüksek testosteronu düşürmek...- Mümkün değil. Böyle bir tıbbi yöntem yok.
Peki düşük testosteronu yükseltmek...- O mümkün işte. Çeşitli tabletler ya da ampuller, iğneler var. Jel şeklinde vücudunuza sürebiliyorsunuz da. Ama bu eksilen testosteronu yerine koymayı, bir testosteron banyosu gibi düşünmeyin. Çünkü testosteronun olası yan etkileri de var, özellikle de kontrolsüz kullanıldığı zaman. Kalp sorunlarını tetikleyebilir ya da prostat kanseri gibi riskleri olabilir.
Peki ne yapacak testosteronu düşen bir erkek?- Düşük testosteron belirtilerini taşıdığını düşünüyorsa, bir üroloğa gidecek...
Nedir o belirtiler?- Çabuk yorulmak, düşük enerjili olmak, uyuklama eğilimi, kas güçsüzlüğü, göbek çevresinde yağlanma, kilo alma, boy kısalması, tüylerde dökülme ve azalma. Esas olarak da, belirgin bir sertleşme sorunu ve eskiye oranla daha az cinsel ilişkiye girme isteği...
Kandaki testosteron seviyesi, herhangi bir laboratuvarda ölçtürülebilir mi?- Tabii. Aç karnına herhangi bir laboratuvara gidip kan vermek yeterli. Toplam ve serbest testosteronlarını ölçtürerek daha net bilgi sahibi olabilirler. Bir de seks hormonunu bağlayan globulin (SHBG) diye üçüncü bir parametre var. Bu üçü bir erkeğin testosteron seviyesi hakkında üç aşağı beş yukarı fikir verir. Ya da doğrudan bir üroloğa gidebilirler. Eğer imkanları varsa, androloji konusunda uzmanlaşmış bir üroloğa gitmelerini tavsiye ederim.
Ürolog ne yapacak?- Vücuttaki testosteron düşüşünün sebebini araştıracak. Çünkü testosteronu yüksek biri olabilirsiniz, sonradan düşmüş olabilir. Testosteron, sabit bir şey değil. Tıpkı tansiyon gibi, gün içinde değişimleri olabiliyor. Sabahleyin en yüksek düzeyde. Akşama doğru azalıyor. O yüzden sabahları erkekler cinsel istek konusunda fazla zorluk çekmezler. Bazı aylarda yüksektir, bazı aylarda düşüktür. Ekim mesela en yüksek olduğu ay, nisan en düşük olduğu ay. Çok oynak bir hormon, gün içinde de üç, dört kez değişiyor. Kadının göğsünden, kalçasından da etkileniyor. Cinsel ilişki sıklığından da. Cinsel ilişki sıklığı arttıkça testosteron üretimi yükselme eğilimine geçiyor.
Bekar ve evli erkeklerin testosteron seviyelerinde bir fark var mı?- Olmaz mı? Bekar erkeklerde testosteron, evli erkeklere göre daha yüksek. Evli erkeklerin de boşandıkları zaman testosteronları artıyor. Evli erkekler, çocuk sahibi olduklarında testosteronları azalıyor. Ve tabii esas olarak, bütün erkeklerin yaşlandıkça testosteronları düşüyor...
YÜKSEK T’LER
Kendi yollarını kendileri çizen erkekler. Kendi hayat planlarını kendileri yapıyor, kendi oyunlarını kendileri oynuyorlar. Figüran olmayı istemiyorlar. Hükmetmeye, direnmeye, fethetmeye, iktidar sahibi olmaya ve iktidarı elinde tutmaya eğilimliler. Vazgeçemiyorlar, pes etmiyorlar.
DÜŞÜK T’LER
Cinsel isteği ve gücü az olan erkekler. Sabırsız, alıngan, gergin ve kasvetliler. Hüzünlü, endişeli ve depresyona eğilimliler. Pozitif değiller. Kıskanç ve takıntılılar. Sürekli kötü şeyler olacağı korkusu içindeler. Kendilerine güvenleri az. Yorgun ve bitkin haldeler. Daha umutsuzlar ama daha uyumlular, kolay baş eğiyorlar, kolay susuyorlar.
ORTA T’LER
Makul çoğunluk zaten orta T. Daha huzurlu ve daha sorunsuz bir hayat istiyorsanız siz de orta T olmayı hedefleyin. Ama dünyayı yüksek T’ler yönetiyor.
Etrafımıza sorduk mini bir anket yaptıkYÜKSEK TESTOSTERONMarlon Brando, Frank Sinatra, James Dean, Bill Clinton, François Mitterrand, Jacques Chirac.
Türklerden Ayhan Işık, Yılmaz Güney, Muzafer Tema, Moğollar, Süleyman Demirel, Tayyip Erdoğan, Ertuğrul Özkök, Emin Çölaşan.
DÜŞÜK TESTOSTERONBeatles. Çünkü uzlaşmacı. Buna karşılık Rolling Stones kasabayı yakıyor, kavgacı ve agresif.
Türklerden, Hulusi Kentmen, Beyaz Kelebekler.
ORTA TESTOSTERON Makul çoğunluk
BUNUN ADI ANDROPOZ DEĞİLDÜŞÜK TESTOSTERON TABLOSU
Andropoz diye bir şey var mı? - Andropoz kelimesini kullanma konusunda ürologlar arasında tam bir fikir birliği yok. Artık düşük testosteron dediğimiz tablo kabul ediliyor. Çünkü her erkek, andropoza girmiyor...
Ama her kadın, menopoza giriyor...- Evet kadınlarda yumurtalık belli bir yaşta kendini durduruyor ve çok kısa bir sürede hormonal bir eksilme yaşanıyor. Erkeklerde ise testosteron azalıyor ama hiçbir zaman tamamen yok olmuyor. 50’de azalmaya başlıyor, 65’te biraz daha fazla azalıyor, 70’te belirgin ölçüde azalıyor, 80’de de, ama hep var...
75’inde ama testosteronu 45 yaşında bir erkeğinkine eşdeğer... Böyle vakalar gerçekten var mı?- Var.
Peki onlar ereksiyon sorunu yaşamıyorlar mı?- Yaşayabilirler de yaşamayabilirler de. Ereksiyonun 4’lü parametresi var: Erkeğin psikolojisi, damarlarınızın sağlam olup olmaması, sinir sisteminizin ve hormonlarınızın durumu. 75 yaşında bu tür sorunları hiç yaşamayan erkekler olabilir. Ama 75 yaşında olmasına rağmen, cinsel organlarında yaşlanmaya bağlı olarak oluşan sorunları çözme yeteneği kazanmış, bununla ilgili destekleri kullanan bir kadında da sorun olmayabilir.
Orta yaş krizi ile andropoz aynı şey mi?- Değil. Üstelik çoğunlukla karıştırılıyor. Andropoza giren her erkeğin mutlaka orta yaş krizi yaşaması gerekmiyor. Orta yaş krizi, daha çok psikolojik alanda cereyan ediyor. Ve sadece erkeklere özgü değil, orta yaş krizini kadınlar da yaşıyor. 45’lerde başlıyor. Bir diğer adı da Kayıplar Sendromu. Daha doğrusu, bu kayıpları iç dünyalarında tolere edemeyenlerin sendromu. Erkek mesela birdenbire sağlığına, dış görünümüne düşkün bir hale geliyor. Daha genç kadınlarla gönül eğlendirme eğilimleri ortaya çıkmaya başlıyor...
Biz de "Andropoza girdi, böyle oldu" diyoruz...- Oysa, burada sözü edilen orta yaş krizi. Hiç orta yaş krizine girmeden çok keyifli andropoz yaşayan erkekler de var. Ama orta yaş krizine girmeden keyifli menopoz yaşayan kadınlar da var. Orta yaş krizi, daha çok psikolojik, diğeri ise hormonal ve metabolik...
Testosteronu eksilmiş erkeğe Viagra iyi gelir mi gelmez mi?- Viagra daha çok erektif fonksiyon bozukluları için gerekiyor. Ama testosteronu azalan erkeklerin erektif fonskiyonları da zayıfladığı için, Viagra desteği olumlu sonuç verir.
Ayşe ARMAN