Elveda koca merhaba özgürlük

Buyrun size başka türlü bir öykü. Cumartesi anlatmıştım ya, onca yıl sonra kocası terketmişti de, dünyalar başına yıkılmıştı.

Sık sık tekrarlamaktan çok zevk alıyorum: Hiçbir şeyden bir tane yok. Dolu var. Dolu dolu. Kimse aynı şeyi düşünmek, aynı duyguları paylaşmak, hissetmek zorunda değil. Dolayısıyla bu ilişki meseleleri genellemeye gelecek şeyler değil. Öyledir, böyledir diyenin alnını karışlarım! Ama insanoğlu şaşırır, hata yapar, yani ben yaparsam benim alnımı da karışlayın! Aşağıdaki satırların yazarının başına gelen de aynı şey, kocası onu terk etmiş. Ama bu olayın ondaki tepkileri farklı. Bir süre acı çektikten sonra farketmiş ki, elveda koca, merhaba özgürlük...

Geçenlerde yayınladığınız, eşi tarafından aldatılmış hanımefendinin yazdıklarını okudum.

İçim burkularak.

Çünkü umutsuz bir mesajdı.

Elimdeki bütün işleri bıraktım ve bu yazıyı yazmaya giriştim.

Çünkü terkedilen kadın hikayelerinin farklı yansımaları olabileceğini de göstermek istedim.

Başlıyorum:

43 yaşındayım. Her zaman bakımlı (gerçekten öyle), şık, kilosuna dikkat eden, evine özenli, arkadaşlarına düşkün, iyi bir anne ve iyi eş (abartmıyorum cidden öyle) oldum. Ama işte akıllı, becerikli, sevgi dolu ve ve ve olmam...

Kocamın beni daha genç biriyle aldatmasına engel olmadı!

Nokta.

* * *

İlk öğrendiğimde dünyam başıma yıkıldı.

Bana ha...

Nasıl olur?

Ne hakla!

Dedim.

Ama bal gibi oldu işte!

* * *

Elbette insanın 20 senelik evliliğini bir çırpıda silip atması kolay değil. Hiç! Ama gerekiyorsa... Neden olmasın?

Üzüldüm, kırıldım ama sonra tuhaf bir şey oldu...

Ben resmen düşünce sistemimde devrim yaptım.

Meğer evlilik adına ben ne çok özgürlüğümden vazgeçmişim...

Ne çok istemediğim, sevmediğim şeye katlanmışım...

Mesela mı diyorsunuz efendim?

Örnekler mi istiyorsunuz?

Buyrun:

1. Artık Chopin ya da Fado dinleyebiliyorum. Canım ne zaman isterse. Kimse gelip bana, ‘‘Yetti ama artık şu bayıltıcı müzik!’’ demiyor. O çalan harikulade şeyi, küçük bir parmak hareketiyle abuk sabuk bir müziğe çevirmiyor.

2. Artık canım ne zaman isterse patlıcan da pişirebiliyorum. Keyifle de yiyorum. Zira, ‘‘İğrenirim patlıcandan!’’ diyen biri yok.

3. Ha ha ha. ‘‘Temiz gömlek mi kalmamış? Neeee? Kuru temizlemeden takım elbiseler alınmadı mı...’’ dertlerim de kalmadı.

4. Yani inanabiliyor musunuz, bütün yatak bana ait! İstediğim kadar dergiyi, kitabı yanıma yatağa alabiliyor ve yayılabiliyorum. Yorganı çekiştiren yok. Kendi horlamamı zaten duymama imkan yok!

5. Erken mi yatmak istiyor canım? Uyumak mı istiyorum? Uyanmak mı istemiyorum? Paşa keyfim biliyor, yapıyorum. Surat asan yok!

6. İstersem yürüyüşe gidiyorum, istersem fitness'a. Zamanımı bir başkasına göre planlamıyorum. Kendi isteklerimden vazgeçmem de gerekmiyor artık.

7. Hele sinema işi harika. Vurdulu kırdılı Amerikan filmlerine son!

8. Opera, bale, konser... Varım abi! Bunları sevmediği için bana eşlik etmeyen kocamda kalmıyor aklım. Diken üstünde oturmuyorum, eve suçluluk hissederek dönmüyorum.

9. Senelerdir kulübe, diskoteğe gitmemiştim. Kocam dans etmeyi sevmiyor diye. Geçen hafta Cuma sabahın dördüne kadar dans ettim, dünya varmış be! İlk fırsatta Arjantin tangosu da öğreneceğim!

10. Sonra, babamız henüz eve gelmedi aman onu bekleyelim diye açlıktan ölmüyoruz, saat 7'de karnımız tok, sırtımız pek.

11. Koca Bey'in nefret ettiği ama benim bayıldığım kırmızı tokyolarımı da çıkardım ortaya, her fırsatta giyiyorum, çok rahatlar!

12. Hey! Belki bu yaz hep hayalini kurduğum sırt çanta yolculuğuma bile çıkabilirim. Evet, yapabilirim. Hatta St. Petersburg'a gidip, Hermitaj Müzesi'ni bile gezebilirim! En şahanesi, ‘‘Sen aklını mı kaçırdın?’’ diyecek biri yok.

* * *

Yani eşimin beni aldatması özgüvenimi sarsmadı.

Beni kaybettiği için o üzülmeli, ben değil, tüm kalbimle inanıyorum buna. İçimdeki uykuya yatmış, o yaramaz ama mutlu çocuğu tekrar buldum. Sayesinde! Neredeyse beni aldattığı için teşekkür edeceğim adama! Diyeceğim o ki, gidene üzülmeyin, geçmişe pişmanlık duymayın, sadece hayatı geldiği gibi kabul edin ve gününüzü yaşayın...
Yazarın Tüm Yazıları