Eceline gidenler ecelinden dönenler

Ecelle randevumuz var.

Mı acaba?

Size de tuhaf gelmiyor mu?

Bazıları, çağrıldığı halde gitmiyor.

Bir şey oluyor, son anda araya bir şey giriyor, bir takıntı, bir ayrıntı, gidemiyor...

Ve ecelinden dönüyor.

Bu zannettiğiniz kadar küçük bir cümle değil.

Sonucu hayatta kalmak oluyor.

Bazıları ise gitmeye niyeti olmadığı halde, bir şey oluyor, son anda araya bir şey giriyor, bir takıntı, bir ayrıntı, oraya çekiliyor.

Birileri sanki ya çağırıyor ya arkasından itekliyor, gidiyor...

Eceliyle buluşuyor.

Bu cümle de epey ağır bir cümle.

Ya hayatını kaybediyor ya da çok büyük bir bedel ödüyor.

Çağrının şiddetine göre değişiyor.

*

HSBC'nin 5. katında çalışıyor.

Her gün düzenli olarak işine giden biri.

Normalde, o perşembe günü de işinde olması gerekiyor.

Arkadaşları, dostları, yakınları, olayın hemen akabinde, harıl harıl onu arıyor.

Telefonu cevap vermiyor.

Çalıyor, çalıyor kimse açmıyor.

Çıldırıyorlar tabii.

Aman Tanrım yoksa o da...

Oysa...

Söz konusu olayın kahramanı, bir gece önce Soho'da rutin dışında içkiyi biraz fazla kaçırınca...

O perşembe, HSBC'de bombanın patladığı perşembe...

İşe gitmiyor.

Bu tesadüf belki de onun hayatını kurtarıyor.

O ecelinden dönenlerden...

*

Bir diğerinin hikayesi daha da tuhaf.

Adamın işi bankanın arka tarafında aslında.

Oradan dolansa gitse, hiçbir şey olmayacak.

Ama nedense, bilinmeyen bir nedenden, bir çağrıdan, bir çekimden ötürü, içinden, ön taraftan yürümek geliyor, öyle de yapıyor.

Ve...

Çağrılmadığı halde eceliyle buluşuyor.

*

Kadın, bankanın ön tarafında duruyor.

Bombanın ideal ve muhtemel hedeflerinden biri.

Ama o da ne?

Cep telefonunun şarjı bitmiş.

Acele telefon etmesi gerekiyor.

Sanki, biri kulağına fısıldamış gibi koştura koştura Levent çarşıya giriyor.

Ve şarj aleti satın almaya girdiği dükkanda, o bombanın kulakları sağır edici sesini duyuyor.

Ecelin elinden kaçan biri daha işte...

*

Beni etkileyen tonla böyle hikaye dinledim.

İtiraf etmeliyim ki, hafifçe içim ürperdi.

Kimimiz istenmediğimiz halde gidiyoruz ecele, kimimiz davetli olmamıza rağmen gitmiyoruz işte.

Ya da daha başka bir deyişle...

Bu ecel dediğimiz şey dolduğunda, nerede olursak olalım, o buluşma gerçekleşiyor.

Allah kimseyi sevdiklerinden ayrı düşürmesin ve hepimize uzun ömür versin.

Sertab’ın yeni albümü:

NO BOUNDRIES

Çok heyecanlıyım. Bir kere bu albüm İngilizce. 12 şarkıdan oluşuyor. ‘‘Every way that I can’’den sonra besteler yağmaya başladı. Amerika'dan İsveç'ten beste geldi, bu da tabii çok hoşuma gitti. Demek ki, ortada ciddi bir durum var dedim. Nitekim 2.5 ay içinde albümü bitirdim. Gittim Stockholm'de, Paris'te kaydettim. Şimdi doğru bir şarkı ve kliple benim Avrupa'da yeniden var olmam gerekiyor. Ocak'ta başlıyoruz. Başıma gelecekleri ben de merak ediyorum.

SERDAR ERENER YÜZÜNDEN SPONSOR BULAMIYORUM

Yine yanlış adrese geldiniz! Kış kış! Önce, sayfa 13'teki röportajı okuyucaksınız, sonra buraya döneceksiniz. Burada Sertab Erener röportajının artanlarını, abisiyle ilişkileri, Tarkan'la benzerlikleri ve bunun gibi şeyleri bulacaksınız. Zaten misafir umduğunu değil, bulduğunu yer. Bu ana yemeğin tatlısı...

‘‘KADIN TARKAN’’ Sertab mı?

Kıyaslamak belki iyi değil ama bu memleketin kadın Tarkan'ı siz misiniz?

- Yurtdışına açılmakla ilgili soruyorsan, evet. Avrupa'da da bu yorumu yaptılar: ‘‘Sen kadın Tarkan'sın’’ dediler. Böyle bir tanım yapılıyor. Ama çok farklı insanlarız. Tarkan, ortada olmayı çok seviyor. Medyatik olmaktan hoşlanıyor. Bu oyunu canı yürekten oynayabilen bir çocuk. Bundan da besleniyor. Ama ben öyle değilim. En net farkımız bu...

VAY BE HAYATIMDA EKSİK BİR ŞEY YOK!

Hayatınızda eksik bir şey var mı? Varsa o ne?

- Sevgilim var, köpeğim var, Allah'a çok şükür param da var, iyi bir albüm yaptım, arkadaşlarım var, ailem yaşıyor, sağlıklıyım, mutluyum, kafam çalışıyor, abimi seviyorum... Vay be yok! Yaşasın her şey yolunda!

Birbirine aşık iki kardeşiz biz

Serdar Erener'in kardeşi olmanın size getirdiği sadece avantaj mı? Hiç dezavantajları yok mu?

- Olmaz mı? Sponsor bulamıyorum! Abim, Türkiye'nin en büyük markalarıyla çalışıyor ya, abim kaynaklı olduğu için ben onlarla çalışamıyorum. Çünkü şöyle algılanıyor: ‘‘Aaa, kardeşine sponsor buldu!’’ Katiyen avantaj değil yani. Ama kreatif anlamda Serdar Erener'in kardeşi olmanın avantajlarını sonuna kadar kullanıyorum: ‘‘Abi, şu klibe, şu şarkıya bir şeyler düşünsene!’’ diyebiliyorum. Reklamevi'nde kapak tasarımından, fotoğraf çekimine kadar benimle ilgilenen bir ekip var. Ve parasız!

Onun yaratıcılığı altında ezildiğinizi hissettiğiniz olmadı mı?

- Yok. Ayrı şeylerle uğraşıyoruz Allah'tan! O iyi ki müziğe bulaşmamış, bak o zaman sinirlenebilirdim. Birbirine aşık iki kardeşiz biz. Gerçi yıllarca içimde ukteydi, ortaokul sınavları vardı ya, o gitti, hepsinde ya ilk 5'e girdi ya da 1. oldu, ben gide gide Işık Lisesi'ni kazandım. O sürekli çok akıllı, müthiş başarılı; bense ‘‘Yazık! Kolit... Kanıyor...’’ böyle bir kız çocuğuydum. Ama sonra kendi içimde hallettim bunları. Şimdi çok çok iyi aramız.
Yazarın Tüm Yazıları