Paylaş
Bir taraftan ev taşıyorum, diğer taraftan e-mail'lerinize cevap yetiştirmeye çalışıyorum. Teşekkürler yani, sayenizde dolu dolu mesaj birikiyor, bilgisayarım çökme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor! Ben elektrikçilerle, evin içinde dolaşan çeşitli matkaplı adamlarla uğraşırken, siz de e-mail'lere bir göz atın. Tabii cevaplara da. Bugün elimden daha fazlası gelmiyor. Teşekkür ediyorum!
E-MAİL /1
Paris'te Son Tango filminde, Marlon Brando'nun yayında Maria Schell vardı. Aktrisin isminden çok emin değilim ama Romy olmadığını biliyorum. Sevgiler. (Ari Meşulam).
l Siz ismini ben soyadını doğru yazmışım! Schell değil Schneider. Ama haklısınız Romy hiç değil, Maria Maria! Çok utanıyorum, kimi görsem bana bunu söylüyor. Boğaz Köprüsü'nden mi atlasam?
E-MAİL /2
Unutma! En güzel aşk gelecek olan aşktır. En güzel ev ise taşınacağın. Mutlu ol, yeni başlangıçlar insana enerji verir. (Nurcan).
l Gelmiş olan aşkla idare etsem? Yeni eve taşınmak da gerçekten enerji veriyor mu bilmiyorum, enejim kalmadı benim, bitti. Ama işler hala bitmedi! Gelip bana yardım etseniz ne hoş olur. Sevgiler Ayşe.
E-MAİL /3
Boş bir ev denince Paris'te Son Tango'dan sözetmeniz çok hoştu. Ancak o filmdeki... (Itır Beyazyürek)
l Evet evet biliyorum, üzgünüm Maria Schneider'di. Hatırlatmanız büyük incelik. Bir daha yapmam. Ben de size saygılar sunuyor, yanaklarınızdan öpüyorum.
E-MAİL /4
Bir yerlere, bir kadını elde edebilmek için çok aşağılara düşmesini bekliyorum diye yazmıştım. Yıllar önce üniversitede okurken Hürriyet Gösteri Dergisi'nde part-time olarak çalışmaya başladığımda asansörde bir kadın görmüştüm. Sarışın, uzun saçlı çok güzel bir kadın. Cesaret edip konuşamadım onunla. Yıllar sonra yüzyüze gelmeden en azından konuşma cesareti buldum kendimde. Beni arar mısın? (Alpay A.).
l Ih ıh. Ama söz daha çok düşünce gelip sizi bulurum! Öyle e-mail atmam, gelip kapınızı çalarım. Hem bu kadar garantici olunmaz hayatta, ‘‘beni arar mısın’’ diye sorulmaz, küt diye aranır. Bir de benim saçlarım çok çok eskiden uzundu. İki alternatif var: 1) Ya ben çok uzuuun zamandır Hürriyet'te çalışıyorum, bu benim açımdan can sıkıcı oldu birden. 2) Ya da siz beni başkasıyla karıştırıyorsunuz. Bay canım.
E-MAİL /5
Bir insanın vücudunda 64 kilo kas olması için kendisinin 150 kg falan olması lazım. Sevgili Zaferciğiniz küçük bir sumo güreşçisi galiba. Bu arada sizden nefret ediyorum, çok bilmiş gıcık hanım. (GG).
l Evet Zafer bir sumo güreşçisi. Üstelik ben de çok gıcığım. Gıcıklarla 86 kiloluk sumo güreşçileri çok anlaşıyor, haberiniz olsun. Üstelik hem havada hem suda hem de karada!
E-MAİL /6
Merhaba. 19 yaşındayım. Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde okuyorum. Geçenlerde Duygu Dikmenoğlu'ya yaptığınız röportajı okudum, merak ettiğim birçok soruya cevap buldum. Ama sizden isteğim eğer mümkünse bir de onun e-mail adresini buna vermeniz. Biliyorum bu bazı sorumluluklar üstlenmenizi gerektirebilir, örneğin ben ona çirkin şeyler yazabilirim, onu rahatsız edebilirim. Ama bana güvenebilirsiniz. Söz yapmayacağım. Bunları yapmayacağımı garanti etmek için açık adresimi ve telefon numaramı gönderiyorum. Teşekkür ederim. (Çağlar Kılınç)
l Sevgili Çağlar, insanı güvenilir kılan açık adresini ve telefonunu vermek değildir ki! Demek istiyorum ki, sen onun adresine başka bir bilgisayardan da abuk sabuk şeyler yollayabilirsin. Yani kurduğun mantığı anlamadım. Bu arada ben de Duygu'nun e-mail'i yok, zaten sanırım onun bir e-mail adresi de yok. Bu arada aklında olsun, senin gibi Duygu'nun telefonunu ve e-mail'ini soran onlarca genç adam var. Yani onunla tanışmak istiyorsan, başka bir numara denemelisin. Hayat zor biliyorum, ben de kara kara Richard Gere'la nasıl tanışabilirim diye düşünüyorum. Sevgiler.
E-MAİL /7
Richard Gere'la simitçi olsa ilgilenir miydiniz? Bu size ikinci ulaşma ümidimdir. Richard ve Tibet ilginizi çekiyorsa, ortak yönlerimiz var herhalde. Tanışmak ümidiyle. (Selahattin Dal).
l Sayın Dal, ben börekçi olsam siz benimle ilgilenir miydiniz? Karbonhidratlar dışında (sizin aklınıza simit, benimkine börek geldiği için karbonhidrat diyorum) ortak yönlerimiz olduğunu düşünür müydünüz? Siz gazete yazılarından dolayı benimle tanışmak istiyorsunuz, ben de adamın filmlerini izlediğim için. Elbette ki bir otobüs durağında otobüs beklerken görsem en fazla kafamı çevirip, ne hoş poposu var diye adama bakardım, ama o kadar. Yani hayat bu kadar adaletsiz. Ya da ben... Kimbilir!
E-MAİL /8
Arabalı ATM'lerin yaygınlaştığı şu günlerde birkaç pratik uygulamanın sonuçlarını sana ulaştırayım dedim. Belki hoşuna gider. Bankadan para çekme işleminin ‘‘erkek’’ ve ‘‘kadın’’ açısı aynen şöyle. Önce erkekler: 1) Arabayı ATM'in önüne çek, 2) Kartı sok, 3) Şifreyi gir, 4) Parayı, kartı ve makbuzu al. Şimdi de kadınlar: 1) Arabayı ATM'nin önüne çek, 2) Dikiz aynasına bakarak makyajını kontrol et, 3) Arabayı stop et, 4) Anahtarı çantana koy, 5) ATM'den çok uzakta durduğun için arabadan in, 6) Kartı çantanın içinde telaşla ara, 7) Kartı sok, 8) Üzerine şifreyi yazdığın kağıdı çantada ara, 9) Şifreyi gir, 10) En az iki dakika ekrandaki talimatları oku, 11) İptal tuşuna bas, 12) Doğru şifreyi bir daha gir, 13) Bakiyene bak, 14) Zarf ara, 15) Çantada kalem ara, 16) Para yatırma kartını ara, 17) Para yatırma işlemini onayla, 18) Para yatır, 19) Talimatları oku, 20) Para çekme işlemini yap, 21) Arabaya bin, 22) Makyajını kontrol et, 23) Anahtarlarını ara, 24) Arabayı çalıştır, 25) Makyajını kontrol et, 26) Arabayla hareket etmeye başla, 27) DUR, 28) Arabayı geri vitese tak ve sür, 29) Arabadan in, 30) Unuttuğun kartı, parayı ve makbuzu al, 31) Kartı cüzdanına yerleştir, 32) Makbuzu makbuz defeterine yerleştir, 33) Arabayı geri vitese tak, tabii yanlışlıkla! 34) Farket ve arabayı bire tak, 35) ATM'dan arabayla ayrıl, 36) Takriben 5 kilometre arabayla ilerle, 37) Sonra el freninde gittiğini hatırla, 38) El frenini indir... Ayşe, sen belki bu kadınlardan değilsindir, bu arada Tommiks okuduğunu duydum, bence bütün erkeklerin düşlerinde olmalısın. Ha ha ha! (Tezer Öner)
l Ne yazık ki değilim! Ama ATM hikayene bayıldım. Yanıldın! Sanki ben! O yüzden çevreye zarar vermemek için, arabalı arabasız tüm ATM'lerden kendimi kurtarmış bulunuyorum. Mümkünse birileri (bu durumda sevgilim oluyor) bana kendi maaşımdan günlük harçlık versin ve benim parayla, bankalarla, faturalarla olması gereken tüm ilişkimi kessin. Para işlerini o hallederken, ben arabada makyaj yapayım ya da Tommiks okuyayım. Sevgiler.
E-MAİL /9
Gazetedeki Tommiks ve benzeri kitaplarla ilgili yazınızı zevkle okudum. Bu kitapların bende güzel anıları ve çağrışımları olduğundan size yazmak istedim. 38 yaşındayım ve 69 yıllarından 82 yıllarına kadar bu kitapları önce gizlice sonra aşikar bir halde okudum. Bu arada elektrik mühendisi, olarak mezun oldum, sonra askerlik derken kendimi ABD'da buldum. Orada yaşarken hep aklıma Tommiks, Teksas, Zagor, Kaptan Swing hatta Teks'de geçen yerlerin şu anda ne durumda olduğu takılmıştı. Amerikan halkının bu kahramanlardan haberdar olmaması, beni bu kitapların çoğunun İtalyan ve Belçikalılar tarafından çizilmesi kadar üzmüştü. Fakat kitaplardaki mekanları ve isimleri iyi hatırladığımdan, o şehirlere gitim. Colorado dağlarındaki terkedilmiş ‘‘gold rush’’ kasabalarını, demiryollarını, kızılderililerin, Buffalo Bill'in Denver yakınındami mezarını ziyaret ettim. Kızılderililerin Tee-pee çadırlarını, işkence direklerini ve totemlerini de. Kaptan Swing'in Ontario gölüne de ayağımı soktum. San Fransisco'nun Chinatown'unda, Teks Willer'in dolaştığı ara sokaklarda büyük bir ‘‘gong’’un yanından girilen gizli mabedi aradım. Teksas'ın düşmanı kırmızıceketlileri Londra'da gördüğümde onlara bir yumruk atmak istedim. Zagor ve Ciko'nun yaşadığı yerler olan Darkwood ormanlarını (Missisippi ve New Orleans) gezdim. Bu arada, şunu da itiraf edeyim ki, daha hala bu Zagor'la Ciko'nun koca ormanda yanlız bir evde neden yaşadıklarını çözemedim... (Salim Odabaşı)
l Sanırım Zagor ‘‘gay’’di. Ama bu yine de onu sevmemizi engellemiyor değil mi? Bu arada e-mail'iniz çok hoşuma gitti. Kahramanlarınız bol olsun, sevgiler Ayşe.
Paylaş