Paylaş
‘Vicdan’ diye bir şey yok mu?
Yazıklar olsun!
Hepimizin vicdanı rahatsız...
Soruyoruz size, bu kız niye içeride?
Bakın, sokakta kimi çevirirseniz çevirin, herkes diyecektir ki, “Deniz Seki mi? O talihsiz kız mı? Onu günah keçisi ilan ettiler!”
Böyle bir kanı var.
İnsanlar, Deniz Seki’nin bir sersemlik ettiğini -hani küçükken, “Kötü çocuklara uyma!” denir ya, gaflete düştüğünü- ama cezaevine girerek bunun cezasını çektiğini düşünüyor.
Uyuşturucu ticareti yapabilecek kadar alçalabileceğine inanmıyor. Türk halkının sezgilerine her daim inanıyorsunuz da şimdi niye inanmıyorsunuz?
Başkalarına güç yetmiyor, ona mı yetiyor? Onu içeri tıkınca, bu ülkedeki uyuşturucu sorunu temizleniyor mu?
Emsal dava mı yani bu?
“Bakın, biz nelere kadiriz”i göstermek mi?
Peki ya sokaklarda hâlâ uyuşturucu satanlar... Onlar ne olacak?
Gençleri gerçekten zehirleyenler...
“Onları alamıyoruz Deniz’i alalım” mı?
Yok hayır, bütün bu dediklerim yanlışsa...
O zaman biri çıksın, bize anlatsın bu kız neden içeride?
Belgeleriyle koysun önümüze, bir çelişki olmadığını görelim, susalım...
Bu nasıl bir şeydir ya?
Bu nasıl bir ülkedir?
Hani bilmesek insanların senelerce suçsuz yere içeride yattığını, “Asla haksız yere böyle bir şey olmaz, bir bildikleri vardır, vicdanımız rahat!” diyeceğiz.
Ama değil. İnancımız kalmadı hiçbir şeye. Bu mereti bir tek o mu kullandı?
Sokaklarda peynir ekmek gibi bonzai satılıyor, gencecik çocuklar ölüp ölüp gidiyor. Tık yok. Ama Deniz Seki günah keçisi!
Bu konuda görüş bildirmek isteyenler lütfen bana yazsınlar...
Deniz Seki’den mektup aldım. Şimdi sizleri o mektupla baş başa bırakıyorum.
ayse@hurriyet.com.tr
sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/ayse-arman_12
Twitter: armanayse
Canım Ayşe, can Ayşe
Biliyorum kaç kere aramışsın hem Özgür’ü hem Avukat Naim Bey’i hem kardeşlerimi...
Ama benim uzun bir süre hiç tadım yoktu.
Hâlâ da öyle...
Nasıl olsun ki zaten bu saçma yerde be Ayşecim?
Hele ikinci kez geliyorsan, üstelik suçsuz yere, bu topraksız Zincirlikuyu misali yere, pek iyi olmam da beklenemez zaten.
Biraz biraz topluyorum kendimi bu ara.
Ameliyat durumum da var, bir yanda da hayat benimle sert bir oyun telaşında senin anlayacağın.
“İsyanlardayım dedi...
Hayır imtihanlardaydı!
Fark etseydi, kurtulacaktı...”
der Hz. Mevlana.
Ben fark ettim de kurtulamadım bu başıma gelen talihsiz durumlardan bir türlü.
Lakin elbet bir gün aklanıp toptan kurtulacağım.
O günü sabırsızlıkla bekliyorum Ayşecim, elbet bir gün.
Tez vakitte, kim bilir belki de özgür günlerde bilmiyorum şimdilik, kavuşmak ve görüşmek dileğiyle...
Sevgilerimle
Deniz Seki
Ah Denizciğim...
Hep aklımızın bir yerlerindesin.
Hayatın telaşı içinde koşturup dururken, olmadık şeylere sinirlenirken, haksızlıklara canımız sıkılırken, küt diye aklımıza düşüveriyorsun...
Ben o an duruyorum.
Seni orada hayal etmeye çalışıyorum.
Sen yine etrafına neşe saçıyorsundur.
Bütün olumsuzluklara rağmen, yine de birilerini mutlu etmenin bir yolunu buluyorsundur.
Sorun çözüyorsundur.
Ben seni bilirim, çirkinlikleri güzelliğe çevirecek gücün var.
Devam et böyle yapmaya.
İyilikler bir gün geri döner.
Ve ben senin ne kadar iyi kalpli olduğunu biliyorum.
Ne güzel yazmışsın ve evet elbette çok haklısın.
Ama unutma, sana yürekten inanan insanlar var.
Sohbetlerde mutlaka adın geçiyor, kimsenin seni o topraksız Zincirlikuyu’da unuttuğu filan yok.
Kalbimiz seninle.
Şu aşamada sabretmekten ve güçlü olmaya devam etmekten başka yapılabilecek bir şey yok.
Ama bu da geçer be Deniz...
Neler geçmedi ki...
Öpüyorum.
İzin alabilirsem seni ziyarete gelmek istiyorum.
İstediğin kitaplar varsa haber et.
Hasretle kucaklarım, hep yanında olduğumuzu asla unutma, gücünü ve cesaretini kaybetme...
Paylaş