Cool filan değilim

Dün başlayan Mehmet Turgut röportajı bugün de devam ediyor...

- Çocukken hayatını karanlık odada geçirmiş olmanın sana faydası vardır elbette...
Bırak Allah aşkına! Bu karanlık odayı, millete entelektüel bir trip olarak yutturuyorlar. “Fotoğraf kağıda basılandır” diye boş boş konuşuyorlar. Zannediyorlar ki fotoğraf, karanlık odada basıldığı zaman değerli. Hadi ya. Ben hayatımın 7 senesini güneş görmeden geçirdim, abim daha fazlasını, babam bütün hayatını. Dijital denen şey çıktıktan sonra gün yüzü gördük.
Cool filan değilim


- İyi de arada bir fark yok mu?
Bence yok. Bunlar birer araç. Fotoğrafı beze de basabilirsin, duvara da, kartona da, her şeye basabilirsin. Mesele sonuca gitmek. Karanlık odadaki agrandizörün, aşağıda duran scaner’dan ya da son model bir fotoğraf makinesinin çok eski bir Leika’dan farkı yok. Sen bir şey düşünüyorsun, bir şeyi resmetmek istiyorsun ve insanlara göstermek istiyorsun. Senin onu hangi teknikle yaptığının önemi yok. İki metre kumaşa analog baskı mı yaptın, yoksa iki metre dijital brandaya mı baskı yaptın, onu bakan adam “Aaa hangi filmle çekmiş, aaa bunu nasıl bir teknikle basmış?” diye düşünmeyecek ki, sadece senin ne çektiğine bakacak. Ama bir şey var fark ettikleri...

- Ne?
Dürüstlük. Bu işi namuslu yapıp yapmadığın... İşte o, fotoğrafa bakana geçiyor. Gerçek olman gerekiyor, sanatçı tribine girmeyeceksin. Ukala olmayacaksın. Benim çektiğim işlerde bir tık dürüstlük olduğu için, insanların gözü takılıyor. Yoksa ben basit bir stüdyoda, basit bir set up’la çekiyorum. Ama fikir ve o çektiğin şeye olan inancım, onu severek ve isteyerek çekme hissiyatım, onu farklı kılıyor.

Bu işe vesikalık fotoğraf çekerek başladım

BEN cool filan değilim, Türkçe konuşurum, söylediğim şeylerin onda 9’u İngilizce değildir. Zaten iyi İngilizce de bilmem. Modayla haşır neşir değilim. Şarap
Cool filan değilim
çeşitlerini de bilmem. Benim sevdiğim kadın tipi rakı içen kadın tipi. Benim sevdiğim adam, ters adam, harbi adam. Arkadaş, ölümüne gidecek arkadaş. Ben de neysem o oyum. Birçok insan belli bir yaşa kadar belli bir hayat yaşıyor, bir şey elde edince başka birine dönüşüyorlar. Önceki hayatlarıyla ilgili de hiçbir şey konuşmuyorlar. Çok aptalca! “Sen vesikalık fotoğraf mı çektin Mehmet?” “Tabii abi, üç-dört ay boyunca arabayla seyahat edip, öğretmen evlerinde kalıp Anadolu liselerindeki çocukların mezuniyet fotoğraflarını çektim! “Turşu fotoğrafları da mı çektin?” “Tabii abi! Kablo da çektim. Traktör de çektim.” Niye bundan utanayım? Ben 46 gibi bir dergiyi birdenbire yapmadım...

Var da var!

BUGÜN referandum var. Sonuçları beklemek var. Basketbolda şampiyonluk maçı var. İzlerken tuzlu çekirdeği yemek var. İki çekim var. Mehmet Turgut’un yeni stüdyosunu görmek var. Ropörtaj var. Yağmur var. Valiz hazırlamak var. 9 valiz var. Azar var. “N’apıcaz bu kadar bavulla” diyen sevgilimi dinlemek var. Ona çaktırmadan THY’ye yalvarmak var. Yarın Alya’nın okulu var. Benim İlkokul bire giden bir kızım var. Dubai’de bıraktığım bir hayatım var. Uçak var uçak. (Bu sabah Bodrum’dan gelirken ne salladı ama...) İnşallah Dubai’ye giderken yolda taş olmaz! Yetişmek var. Bugün yazı kısa beni idare edin var.
Benden bye bye var.

Referandum sonucu ne olursa olsun hayırlı olsun var.
Yazarın Tüm Yazıları