Paylaş
Hepimizin de kafası...
Ama bugün benim için gündem mündem yok.
Kızım aşı olacak, o okulu kırıyor, ben de gündemi.
Umurumda bile değil ne gavat diyen vali, ne kızlı-erkekli tartışması ya da bugün kim, ne yumurtladıysa...
Varsa yoksa menenjit aşısı!
GÜZEL ŞEYLER DÜŞÜN
8.5 yaşında ama hâlâ bir tarafı bebek.
Aşıdan korkuyor.
“Cesur ol, metin ol, sen artık büyüdün. Korkma!” gibi palavralar sıkmıyorum.
“Herkes, bir şeylerden korkuyor” diyorum, “Benim de hayatla ilgili korkularım var. Ama formüllerim de... İğne koluna girerken kendini kasma, derin nefes al... Ve güzel şeyler düşün. Sır bu: Güzel şeyler düşünmek. Hep... Kötü kareleri, güzelleriyle değiştirmek. Aşıdan sonra Nezih Kitabevi’ne gittiğimizi düşün mesela. Oradan en sevdiğin Lego’yu aldığını, sonra eve gidip birlikte yaptığımızı hayal et...”
Heyecanlanıyor.
Gözleri parlıyor.
“İstediğim Lego’yu seçebilir miyim?” diyor.
“Elbette” diye cevap veriyorum.
ŞÜKRETMEYİ BİL
Akşamları 8.5 yaşındaki kızımı hâlâ ben uyutuyorum. Günün en sevdiğim saatleri...
“Uyku tişörtleri”mizi giyiyoruz, yatağa uzanıyoruz ve o gün yaşadığımız en iyi ve en kötü şeyleri konuşuyoruz.
Tek kuralımız açık olmak, saklamadan anlatmak.
Sonra dua faslına geçiyoruz. Arapça değil. Arapça dua bilmiyor. Allah’ı seviyor, korkmuyor. Korkması gereken bir kavram olarak düşünmüyor. Koşulsuz, şartsız, onu sarıp sarmalayacağına inanıyor. Birlikte şükrediyoruz. Güzel hayatımız için. Birbirimizi bulduğumuz için. Af diliyoruz yaptığımız hatalar için. Herkes için iyilikler diliyoruz. Kaybettiklerimize yataktan öpücük yolluyoruz. Köpeğimiz Jimmy Boy ve tavşanımız Hımm dahil. Bazen kitap okuyoruz, bazen de aile hikâyelerini ona masal şeklinde anlatıyorum. Bu yeni icat. Anneannesinin dans tutkusunu, Mehmet Dede’yle tanışmasını, onların aşkını, nasıl Oma Meki’nin Mehmet Dede için başka bir ülkeye geldiğini, Babaçi’nin küçükken nasıl konuşamadığını, sonra neler başardığını, hangi ilklere imza attığını, Haldun Dede’yi ve sahnelediği oyunları, benim babayla nasıl tanıştığımı, önce hamile kaldığımı, sonra evlendiğimizi, onun peşinden nasıl Dubai’ye gittiğimi...
Benim kızımın kafasında, öpüşmek, sarılmak, illa evlendikten sonra olması gereken şeyler değil.
Öyle yer etmemesi için de, “Sana hamile kalınca dünyanın en mutlu insanı oldum. Babayla evlenip aile kurmaya karar verdik” diyorum.
“Sen işini bıraktın, babanın peşinden mi gittin?” diyor.
“Tabii” diyorum, “Yine giderim. Aşk için her şeyi yaparsın, yapmalısın”.
“Ama sen işine de âşıksın” diyor. “Evet” diyorum, “Çok seviyorum. İnşallah sen de çok sevdiğin bir işi yaparsın!”
“Ama sen ve baba, her şeyden önce gelir” diye de vurguluyorum.
DOĞRU SORUYU SOR
Milli Eğitim’e bağlı olmayan bir okulda okuyor. 11 kişilik bir sınıfta. Ödevleri de son derece ilginç. Çok tatlı İrlandalı bir öğretmeni var, ona göre, hayattaki en önemli şeylerden biri, “doğru soruyu sorabilmek”. Kendine, arkadaşlarına, annene-babana, sevgiline, patronuna, herkese...
Bu, iyi iletişim kurabilmenin birinci kuralı.
“Haklı” diyorum ben de, “Utanma sor, çekinme sor, aptal gibi mi dururum diye düşünme, sor... Merak et ve sor!”
Soru sormaktan korkmayan ve her şeyi sorgulayabilen bir çocuk yetiştirmeye çalışıyorum.
İÇ SESİNİ DİNLE
Geçen haftaki ödevi için benimle röportaj yaptı. Teybimi kullandı, bana sorular sordu, “Bak sonra şöyle çözüyorsun” dedim, “Sakın ben anneyim diye torpil yapmaya kalkma, röportaj senin röportajın. Uzattığım yerleri kısalt, sıkıcı bulduğun yerleri at, bunun adı ‘edit etmek’. Kendine inan. Başkalarını boş ver. Kafana göre takıl...”
Bu haftaki ödev, kendi kendileriyle röportaj, hayatlarındaki dönüm noktaları, hangi konuda iyiler, hangi konuda değiller, önümüzdeki günler için hedefleri neler, kısa vadeli hedefleri neler, uzun vadeli hedefleri neler, liste çıkarıyorlar mı, hedeflerine ulaşmak için ne gibi adımlar atıyorlar...
8.5 yaşında onlara öğretilenler, aslında yetişkin birinin de hayat boyu yapması gereken şeyler...
Kızımın da yapmayı hedeflediği şeyler var, benim de...
Hemen bir liste yapıverdik.
7 yıldır nüfus cüzdanım kayıptı, pasaportumla yaşıyordum, bir türlü vakit bulup çıkaramamıştım, ehliyetim de 9 yıldır...
Okuldan gelen ödevin teşvikiyle, liste yapınca gaza geldim, iki günde bu iki esaslı sorunumu hallediverdim.
Ama ne yazık ki listem daha tamamlanmadı, daha yapacağım bir sürü iş var...
Onun listesinde de bu menenjit aşısı vardı, “Anneyle gidilecek aşı yaptırılacak...”
SİHİRLİ CÜMLELER
Nesim Eskenazi yıllardır gittiğimiz doktor.
En sevecen haliyle aşıyı yaparken, Alya birdenbire, “Seni seviyorum, teşekkür ediyorum, beni affet” demeye başladı. Ho’oponopono haberini yaptığım sırada ona da anlatmıştım, “Bak, bunlar sihirli cümleler, dua gibi. Bir tür ‘temizlik’ yapıyorsun, başın sıkıştığında bu cümleleri art arda söyle...”
İğne koluna girerken, baktım o cümleleri tekrarlıyor.
Gülümsüyorum.
HEP KONUŞMAK GEREK
Çocuklarla sonsuza kadar konuşmak gerekiyor, bazen bizi dinlemediklerini sanıyoruz ama hayır, bir şekilde anlattığımız şeyler her şey kulaklarında kalıyor...
Sonra Nezih Kitabevi’nde alıyoruz soluğu.
Şahane bir Lego seçiyor.
Ölüyorum mutluluktan!
Çünkü ben uzay gemisi filan sevmiyorum, çocukluğumun ev Lego’larını seviyorum.
Lego sevenlere mutlaka tavsiye ederim, Lego’nun Creator serisinden.
Üç ayrı ev yapabiliyorsunuz.
Bayağı ayrıntılı evler.
KENDİ GÖNDEMİNE DÖN
Kızımın ev sevgisi de bizden kaynaklanıyor. Çünkü biz evimizi, yuvamızı çok seviyoruz. Hayatımın çoğu evde geçiyor, evden çalışıyorum, kazandığım her kuruşu evime yatırırım, daha da güzelleştirmek için, daha da yuvaya çevirmek için...
Demek ki bu his de geçiyor çocuklara.
Demin mutfak masasında Lego’dan evimizi yaptık.
Ne kadar mutlu olduk anlatamam.
Ben de özlemişim Lego oynamayı.
Aslında biraz da gündemden uzak kalmayı...
Bu ülkenin iç karartıcı gerçeklerinden uzak olmayı...
Hepinize bir Lego alıp, çocuklarınızla oynamayı öneriyorum.
Hadi ben evin çatısını yapmaya kızımın yanına gidiyorum!...
Paylaş