Dünden başladığımız opera dersini hatırlamakta yarar var: 24 yaşında ikiz 2 Türk kadını Avrupa’da opera alanında şansını deneme macerasına atılır.
Öyle kolay pes eden türden değillerdir, uğraşırlar, didinirler, Placido Domingo’ya bile kendilerini dinletmeyi becerirler. 4 senede 25 konser verirler. Züğürt olarak gittikleri Viyana’da iş güç sahibi olurlar, kendilerine bir kariyer inşa ederler. Maceraları bugün de devam ediyor...
Biz elimize mikrofon alıp şarkı söylemiyoruz, vücudumuzu mikrofon gibi kullanıyoruz...
Opera nasıl bir dünyadır?
Sinem Şaşaalı bir dünyadır. Çekişmelerin olduğu bir dünyadır. İnanılmaz bir itiş kakış vardır. Sıyrılmanın tek yolu da, çalışmak ve kendi işine bakmaktır...
Didem Dünyadaki opera Türkiye’deki operadan farklı bir şey. Biz orada yabancı sanatçılarız. İki misli efor sarf etmemiz gerekiyor. 5 dilde şarkı söylüyoruz diyoruz ama o dilleri, yerel halk gibi telaffuz edebilmek için günlerce çalıştırılıyoruz...
Soprano ve mezzosoprano arasındaki fark nedir?
Sinem Mezzo, orta kalınlıkla demek. Ben, orta kalınlıktaki kadın sesiyim...
Didem Ben de sopranoyum.
Hangisi daha makbul?
Sinem İkisinin de iyisi makbul...
Peki soprano olmak için şişman olmak şart mıdır?
Didem Eskiden böyle bir düşünce varmış. Çünkü çok fazla kalori harcanıyor sahnede. 4 saatlik bir operada 2.5 kilo verenler var...
Sinem Ama günümüz solistleri pop star gibi. Anna Netrebko’lar, Angela Gheorghiu’lar hep 90-60-90 kadınlar. Dedikodu dergilerinde şişman olduğu için rolü geri alınan solistlerin hikayelerine rastlıyoruz. Haftanın 5 günü spor yapmaya çalışıyoruz. Sadece sesimizle değil, fiziğimizle de uğraşıyoruz...
Didem Biz yeni nesil operacılarız. Eski nesil, sanat için sanat yapan tipler. Ama biz insan için yapıyoruz. Sık sık şu lafı duyuyorum. Özellikle Türkiye’de: ‘Ben operadan anlamam.’ Hayır kardeşim, anlarsın! Dinlediğinde, tüylerin diken diken oluyorsa, o dinlediğin şey ruhuna işliyorsa, seni mutlu ediyorsa, bitmiştir... Sen bal gibi operadan anlıyorsun!
ÊPeki operanın can çekiştiği fikrine katılır mısınız? Ve beklediğiniz bir ölüm tarihi var mı?
Didem Yok çünkü ben operanın can çekiştiğine inanmıyorum. Belki Türkiye’de... Ama dünyanın geri kalanında hiç öyle değil...
Sinem Her tür müzik moda olur, demode olur, ama opera hep opera olarak kalır...
SADECE ELİTLER DİNLEYECEK
DİYE BİR ŞEY YOK
Yakın zamanda bir tenorlar patlaması yaşandı. Üç tenor, Domingo, Pavarotti ve Carreras, güçlerini birleştirdi. Neden? Çünkü operaya reyting kazandırmak istediler. Elit kesimin, dayatmacı sahiplenmesinden kurtarmak istediler. Biz de aynı fikirdeyiz, ‘Operayı illa elit kesim dinleyecek’ diye bir şey yok. ‘Öteki anlamaz!’ da yok. Artık demode bu tür düşünceler. Anna Netrebko’lar, Angela Gheorghiu’lar, bugün pop star gibi, MTV’ye klip çekiyorlar. Bizim de hayalimiz bu...
ANKARA’DAKİ SİNEM’İN
AĞLAMA SESİNİ İZMİR’DEN DUYUYORUM
Hanginiz daha serseri?
Didem Bazen o bazen ben... Serserilik konusunda ikimiz de fena değiliz!
Peki ikiz olmak sinir bir şey mi?
Didem Yok ya. Süper bir şey...
Sinem Küçükken aynı anda havale geçiriyormuşuz, aynı anda dişlerimiz çürüyormuş... Palavra değil yani, ikizler arasında özel bir bağ olduğu yüzde 100 doğru...
Didem Seneler evvel Sinem’le ayrıyız. Ben İzmir’deyim, o Ankara’da. Gecenin bir yarısı ağlama sesiyle uyanıyorum. Allah Allah! Annemin odasına gidiyorum. O mu ağlıyor? Hayır. Anneanneme bakıyorum, o da değil. ‘Bu, kesinlikle Sinem’ diyorum. Evet Ankara’da ama ben duyuyorum. Telefonla ulaşabileceğim yerde değildi, ertesi gün aradım onu: ‘Dün gece ağlayan sen miydin?’ ‘Evet’ dedi, ‘Nereden biliyorsun?’ Bu kadar yakınız. Birbirimizin yarısı gibi bir şeyiz!
AB’YE GİRMENİN YOLU OPERADAN DA GEÇER
Hepimizin AB’ye girme çabaları var. Bizim de opera sanatçısı olarak bir misyonumuz var. Avrupalılara onlardan aşağı kalır tarafımız olmadığını anlatmanın en iyi yollarından birinin sanattan geçtiğine inanıyoruz biz. Üstelik opera gibi bir sanattan. Onlar yalnız Leyla Gencer’i biliyorlar. ‘Türkiye’de 5 tane opera var’ deyince şaşırıyorlar. Ülkemizde ne kadar iyi klasik müzik eğitimi verildiğini tüm dünyaya göstermeliyiz...
TANIŞIR TANIŞMAZ BİZİ
AYIRT EDEN ERKEKLER VAR
Siz sadece sanat aşkıyla mı kavrulursunuz?
Didem Yok canım, sevgililerimiz de oluyor. Hatta ben, evliliğin köşesinden döndüm...
Hep kendi camianızdan mı sevgiliniz olur?
Didem Du... Ben sonunda şuna karar verdim: Biz iki kardeş, zaten konserlerimizde yeteri kadar stres yaşıyoruz, üçüncü bir stres daha yaşayamayacağım. Bu camiadan sevgilim olsun istemiyorum artık!
Sinem Ben de Didem’e katılmaya hazırlanıyordum ki... Beklemediğim anda Amerikalı bir operacıya aşık oldum...
Sevgililerinizin sizi karıştırdığı oluyor mu?
Didem I-ıh. Tanışır tanışmaz ayırt eden erkekler var. ‘Sen Didem’sin değil mi?’ diyor mesela. Bu çok mühim! Beğeniyorsa, hemen ayırt ediyor, bunu da belli ediyor...
Siz hayat boyu birlikte mi yaşadınız?
Sinem Evet.
Sıkıcı değil mi, 2 kardeşin, karı-koca gibi sürekli birlikte yaşaması?
Didem Biz enerjilerimizi birleştiriyoruz. İlla, aynı evde yaşayacağız diye bir şey yok... Ama hayatın her alanında birbirimizi tamamladığımız muhakkak...
Sinem Sahnede de öyle. Bazen orkestra şefleri bile bizi karıştırıyor. Didem’in girmesi gereken yerde bana işaret ediyor. Ama biz birbirimizin parçalarını da çok iyi bildiğimiz için, bir şekilde durumu kurtarıyoruz.....