Prof. Cengiz Kuday, geçen sene bu zamanlar annemi ameliyat etti. Ciddi bir şeydi: Anevrizma. Bizi karşısına aldı, uzun uzun riskin ne kadar büyük olduğunu anlattı. Çok kısa bir zaman diliminde, yapılması gereken şeylerin çokluğunu ve ciddiyetini açıkladı.
Allah’a şükür, her şey yolunda gitti. Sonradan dedi ki: "Ameliyat öncesi hiç uyumadım, ya bir aksilik olursa diye. En fenası da gazetecilerin yakınlarını ameliyat etmektir!" Ben doktorları anlıyorum, hakikaten işleri zor -hayat kurtarıyorlar daha ne olsun- ve bizim tanrı zannettiğimiz o dehalar da insan. Ama hastayı da anlamak lazım. Çünkü netice olarak, üzerinde kusuru taşıyan o, doktor değil. Bu ülkede de hatasından dolayı cezalandırılmış doktor yok. Bir düşünün bakalım...
HEP RİSK VAR
Bütün cerrahi müdahalelerin riski vardır. En azından anestezi riski vardır.
En iyi doktorlara, en iyi koşullarda bile ameliyat olsanız, bu riski sıfırlayamazsınız. Herkesin dokusu farklı şekillerde reaksiyon gösterir. Ayşe Brav’ın "Tüm riskleri kabul ediyorum" şeklinde bir onay belgesi imzalamadan ameliyata alınması, yasal olarak mümkün değildir. Kendisi gazeteci, ne imzaladığını bilmiyor mu? Ben doktorum. Meme kanseri nedeniyle bir memem alındı, öbür memem ise deforme. Defalarca meme rekonstrüksiyonunu düşündüm, yani olmayan memem yerine bir meme yaptırmayı. Ama her defasında -en iyi cerrahı seçsem bile, olası riskleri sıfırlama ihtimali olmadığından- son anda vazgeçtim. Artık ameliyat düşünmüyorum. Birileri beni beğensin diye niye risk alayım? Beğenecekse böyle beğensin ya da vazgeçsin. Kadınların bir yerleri sarktı, dudakları ince, yüzleri kırıştı diye risk almaları benim anlayabileceğim bir şey değil ama bu onların kişisel tercihleri olduğu için saygı duyuyorum. Ne var ki, bir komplikasyon oldu diye, direkt doktoru suçlamak da mantıksız. Diğer doktorların, "Doktor suçlu!" demelerini de, inandırıcı bulamam. Çünkü Türkiye’de doktorlar çok aceleci, bazen de hırsları nedeniyle konuşurlar. Mahkeme kararına bakmak lazım. Akıllı kadınlar bile, söz güzellik olunca sağduyularını kaybediyorlar! (Dr. Aslı K.)
- E çünkü kadınların da güzel olmak gibi bir dertleri olabilir! Bunda da kınanacak bir şey görmüyorum. Kadınlar kendileri için sadece "akıllı" sıfatıyla yetinmezler, "seksi" denmesini de isterler. Doktor- hasta konusunda ise haklısınız, bu konuda yerleşmiş bir anlayış yok. Size de saygı duyuyorum ameliyat olmamayı tercih ettiğiniz için. Sizin hayatınız, sizin bedeniniz, tabii ki siz bileceksiniz.
KARNIN VAR!
Onca okul bitirmiş olmak, önemli bir gazetede yazar olmak, kültürlü olmak, pek çok okuyanı hatta okuduklarından hayatlarına pay çıkaranları olmak... Demek boşmuş! Bir erkek size, "Karnın var!"ı on kere tekrarlarsa, komplekse girip ameliyat olmak lazımmış. Hiç kilo problemi olmayan hep 38 beden civarlarında olan biri gidip spor yapacağına neden ameliyat olur? Ve üstelik kendi için olsa gönlüm yanmaz. Saçma sapan şekle düşkün biri için? Ha bu arada hep kilo sorunu olan, evli, 2 çocuk sahibi bir kadınım ben. Zayıf olmak istemez miyim? Elbetteeee ama bunu kendim için istiyorum. Yoksa kocam beni daha çok sevsin diye değil. Daha rahat nefes alabilmek için, sağlığım için istiyorum. Kadınlar ne kadar özgürlük çığlıkları atsalar da hep iki dudağın arasına hapsolmuşlar, farkında değiller. Ya sevgilidir o iki dudak, ya konu komşudur ya da arkadaşlar. (Sunay B.)
- Offfffff amma haşin davranmışsınız! Söylediklerinizde doğruluk payı var, siz de komplekslerinizden kurtulmuş biri olabilirsiniz ama... "Kadınların böyle bir problemi olamaz, varsa büyük hatadır" şeklindeki yargı da biraz fazla acımasız ve ukalaca değil mi?
ADI YAZILMAMALI
Ayşe Brav sürekli "Karnın var, göbeğin var" diyerek psikolojisini bozan ve demoralize eden şahsı da dava etmeyi düşünmeli! Ameliyatın şakası, kolayı yoktur. Her ameliyatın komplikasyonu vardır. Hiç kimse gerçek klinik gereklilik olmadan ameliyat olmamalıdır. Gerçi, psikolojik ihtiyaç da bence gerekliliktir. Bu arada, bir hekimin ismi ve soyadı ile bu şekilde deşifre edilmesi yargısız infaz değil midir? İtalyan geline tecavüz edip katleden ve suçunu kabul eden yaratık bile isim soyadı ile yazılmıyor, yazılmadığı gibi de hukuk gereği "zanlı" deniyor. (Dr. Başak T. E.)
- Neden Eser Yüksel’in adını yazmamam gerekiyormuş anlamadım. Aynen Ayşe Brav ölçüsünde o da, bu köşede yer işgal edebilir. Severek ve isteyerek ona bu konuyla ilgili bir sürü soru sorarım. Cevap verirse yayınlarım. Zaten açıklama gönderdi, koyuyorum. Mailinizin sonundaki imzanızda doktor ibaresi görünce gülümsedim, sizin yaptığınız da eleştirdiğiniz davranıştan farklı değil, herkes kendi açısından bakıyor, siz de doktor gözlüğüyle bakmışsınız.
BU BİLİNÇ YOK
Ayşe Brav’ın başına gelenleri okudum, umarım karnını düzeltmenin yolunu bulur. Merak edip baktım, doktorumuz Amerika’da çok iyi bir görevde çalışıyormuş. Ben de Amerika’dan yazıyorum, burada "malpractice" konuları o kadar ciddi ki, adamların ödü kopuyor birisi dava açar diye. Hem para ödemeleri gerekiyor, hem sigorta primleri yükseliyor, hem de güvenilirlikleri zedeleniyor. Türkiye’de tabii daha böyle bir bilinç yok. (Alev D.)
- Haklısınız yok. Türkiye’de estetik cerrahların genellikle başarıları abartılıyor, başarısızlıkları ise geçiştiriliyor. Onlar da insan, hata yapabilirler, bunun da kabul edilmesi gerekiyor...
YÜKSEL’İN AÇIKLAMASI
Sayın Ayşe Brav, 2006’nın aralık ayında yüz, göğüs ve karına estetik operasyon için bana başvurdu. Önceden tüm riskler kendisine anlatıldı. Ve söz konusu operasyonlar başarı ile gerçekleştirildi. Yapılan müdahalelerde, yüz gerdirme, burun düzeltme, şakak kırışıklıklarının yok edilmesi ve göğüs kaldırma çalışmalarında hiçbir sorun yaşamadı. Köşenizde yayınlanan fotoğrafı da bunun kanıtıdır. Ne var ki, liposuctoin operasyonundan sonra 2007’nin mayısında karnın orta hattında bir "adhesion" (yapışma) saptandı. Bu tüm dünyada bu tür operasyonlarda gözlemlenebilen ve kısa vadede giderilebilen bir durumdur. Karın bölgesinde çıkan bu sorunların çok farklı nedenleri olabilir. Kendisine de bunları izah etmiş ve beklemesi gerektiğini defalarca belirtmiştim. Bir tıp insanı olarak bu noktada görevim, operasyon kadar, operasyon sonrası tedavi sürecini de ciddiye almaları gerektiğini hatırlatmaktır. Sayın Brav’ın bugün şikayetçi olduğu sorunlar, kendisine tavsiye edilmiş bazı egzersizleri yapmamasından, bazı egzersiz ve iyileşme sürecini destekleyici uygulamaları gereğinden çok yapmış olmasından ya da tarafımdan önerilmeyen bazı uygulamaları kendi kararıyla gerçekleştirmiş olmasından kaynaklanmış olabilir. Benim de bazı düşüncelerim var. Ancak konu yargı aşamasında olduğu için bunları şu an için açıklamam mümkün değil. Hakkaniyet, bir karara varmadan önce, "Ne oldu?" sorusu kadar "Neden oldu?" sorusunu da akla getirmekle başlar. Bu vakada, artık bunun yeri de mahkemedir. (Doç. Eser Yüksel)