Kaç insan yaşıyor içimizde? Kaç farklı kadın ya da erkek barındırıyoruz ruhumuzun derinliklerinde?
Bazen ben de şaşırıyorum kendime...
Bu şimdiki halime...
Huzurlu ev kuşu Ayşe’ye...
Aynaya baktığımda gördüğüm şeye sizin kadar benim de inanmam zor!
Zaman zaman kendime sorduğum oluyor: ‘Bu’, benim miyim diye?
‘Bu’dan kastım, deli dolu, şuursuz, sınırları zorlayan, gece hayatına bayılan, Safran’dan çıkmayan, geceyi gay barlarında tamamlayan bendim...
Kaosu seven, ondan beslenen, kafasının karışıklığından kendisine bir hayat tarzı inşa etmeye çalışan...
Ne var ki, ‘bu’ da benim!
Şu anda baktığım aynadaki suret...
Sakin, yumuşak, güvende, telaşsız, koşturmacasız, huzurlu ve mutlu...
Bir zamanlar 3 artı 4 şeklinde insanların ilişkilerini mutlaka ayrı evlerde sürdürmeleri gerektiğini savunan bendim...
Aksini düşünmüyorsunuz herhalde, samimiydim.
Şimdi ise ne ayrı evleri, bir an bile sevgilimden ayrı kalmaya dayanamayan benim...
Her Allah’ın sabahı ondan önce uyanmaya çalışıp, onu uyurken seyredebildiği için şükreden, her şeyi gözünden silmiş ya da silebilecek aşık kadın da benim...
Değil Dubai’ye dünyanın öbür ucuna bile peşinden gitmeye hazır olan da benim...
Ne marifeti varsa bu herifin!
*
Kaç insan yaşıyor içimizde?
Kaç farklı kadın ya da erkek barındırıyoruz ruhumuzun derinliklerinde?
Bazen ben de şaşırıyorum kendime...
Bu şimdiki halime...
Nasıl oluyor da bu kadar çabuk, bu kadar kolay, bu kadar hızlı alışıyorum Dubai’ye?
Bugün farklı bir hayat tarzı anlatacağım size...
Benim de daha önce hiç bilmediğim bir hayat tarzı...
Elin Batılısı Dubai’ye 3 yıllığına geliyor ama tam 18 yıl kalıyor. O kadar çok böyle hikaye dinledim ki, insan haliyle korkuyor. Bazen bana dünyanın geri kalanı sanki normal yaşıyor da, expat adı verilen çalışan Batılı yabancılar, Dubai’de bir cam fanusun içinde yaşıyormuş gibi geliyor.
Suni ama baştan çıkarıcı bir fanus.
Bir kere vergi yok denecek kadar az bu memlekette, çok iyi para kazanıyorsun. Araba merakın varsa, rüya arabanı satın alabiliyorsun. Çünkü o da vergisiz satılıyor. Sonra, kapın açık uyuyabiliyorsun. Biz bazen unutuyoruz mesela. Bugüne kadar herhangi bir şikayetimiz olmadı, evimizi soyup soğana çeviren de. Suç oranı neredeyse sıfır. Bir alışveriş merkezinde çantanı unut, birkaç saat sonra git, orada kuzu gibi kendi başına duruyor. Bizzat yaşadım, tecrübe konuşuyor!
Cinsel taciz, tecavüz gibi suçlar -şaka yapıyorsunuz herhalde- yok. Ya da var, göz önünde değil, biz bilmiyoruz. Çünkü gazetelerde kötü haber hiçbir zaman yer almıyor. Senin de kötü bir şey yapmana izin vermiyorlar: Bir kadeh alkol alıp kaza mı yaptın? Yandın! Anında sınır dışı ediyorlar. Evinde ya da otellerde ne içtiğine, ne kadar içtiğine karışmıyorlar ama o halde trafiğe çıkarsan vay haline. Bilmem kaç şerit yolları var ama hız sınırı 120. Hiçbir arabanın 120’den fazla sürat yapmasına izin yok. Trafiğe çıkan her arabaya hız sınırı alarmı koymak şart. Ayağını gaz pedalinde unutanın arabası başlıyor ötmeye. Polis seni durdurmuyor ama kameralar tespit ediyor.
Eğer Dubai’de expat’san, genellikle Jumeira denilen yerdeki yan yana bahçeli evlerde oturuyorsun. İstanbul’un Levent’ini hatırlatıyor. Bahçene begonviller dikiyorsun, yalın ayak çimlerde dolaşıyorsun, mutlaka bir kulübe üye oluyorsun, spor yapıyorsun, istesen de istemesen de sağlıklı bir bedene ve bronz tene kavuşuyorsun.
Erkekler golf, kadınlar tenis ve briç oynuyor. Yoga öğreniyor. Benim gibi ‘Arapça öğrenebilsem keşke’ diyenler de çıkıyor.
Her taraf çocuklu kadın kaynıyor. Çünkü bu ülkeye gelen hamile kalıyor. Çocuklu annelerin hayatını kolaylaştıracak her şey düşünülmüş, bütün alışveriş merkezlerinde çocuğunu oturtabileceğin arabalar, sepetler var. Çocuğunu kapan, soluğu plajda alıyor, Avrupalı genç ve güzel anneler kitap okuyor, çocukları kumdan kaleler yapıyor.
Bir de tabii hava her daim güneşli, limonata gibi, yılın 3-4 ayı hariç müthiş bir iklim.
Ve aslında sen bir Arap ülkesinde, sanki özel bir kulüpteymişsin gibi yaşıyorsun...
*
Buraya kadar hoş... Öyle değil mi?
Sürekli bir yazlıkta yalın ayak, şort-tişört dolaşıyormuşsun havası...
Yüklerinden kurtulmuş, hafiflemiş...
Hiç şüphe yok ki, ruhun kendini iyi hissediyor...
Hele benim gibi stresli bir hayattan çıkıp gelmişse...
Ama...
Ama...
Bu kadar kolay bir hayatın nimetlerine alıştıktan sonra, insanın konformizm batağına saplanıp kalması ihtimal dahilinde...
Şu anda çok iyi geliyorsa da...
Bir süre sonra bir beyin ölümünün gerçekleşmesi söz konusu olabilir.
Bu yüzden bu kolay hayat, aynı zamanda korkutucu da...
Rahata alışamayan insan sayısı kaç bu dünyada?
Tam da bu yüzden tetikte olmak gerekiyor ya.
Zamanı geldiğinde insanın vınlamayı bilmesi icap ediyor.
İşte o zamanlarda insan ruhu yeniden kaos’unu aramaya başlıyor.
Ne var ki, böyle ahkám kestiğime bakmayın.
Hayatımdan şikáyetçi olduğumu da sanmayın.
Şimdilik rahatım fazlasıyla yerinde...
Bir de kızım doğsun...
Bir kolumda aşkım, bir kolumda kızım...
Değmeyin keyfime...
Son durum raporu
Hamileyim diye fotoğraf çektirme merakımda bir azalma olduğunu sanıyorsanız, fena halde yanılıyorsunuz! Bir kadında bu merakın yok olabileceğine inanabilir misiniz? Sevgilim eline ne zaman makineyi alsa, pozum hazır: Yan dönüp karnımı tutuyorum. Doğuma 3 hafta kaldı ama bir avantajım var. Ayaklarım dahil bedenimin geri kalanı şişmesine rağmen yüzüm ödem yapmadı. Bazen, bazı durumlarda, bir yolunu bulabildiğim şartlarda hálá sanki hamile değilmişim gibi reaksiyon alabiliyorum. Ceketimin önü kapalıyken, arabada giderken vesaire...
Dün çekildi bu fotoğraf. Taze yani. Öyle bir paranoyam var, belki özlemişsinizdir şişman siluetimi! Özellikle de siyahları çektiğimde sanki çok kilo almamış gibi durmayı becerebiliyorum. Ama sizden saklayacak halim yok ya, yalan, 13 kilo aldım. Makul seviyedeki bindirimi siz yapın!
Gerçi, ben şanslı bir hamileyim. Ballı, ballı! Bir kadını ince gösterecek bütün trükleri bilenler bana hediye olarak hamile giysisi yolladılar. Son olarak Arzu Kaprol. Yeni anne olmuş bir designer bilmeyecek de kim bilecek bu işleri? Üzerimdeki body ondan. Tam karnımın üzerinde ‘Baby on board’ (İçeride bebek var) yazıyor. Hayatımı kurtaran ve Dubai’de nam salan (bütün Araplar yolda beni durduruyor ve karnımı okşuyor!) bu body’yi hiç üşenmedi taa Dubai’lere kadar yolladı. Bu vesileyle kendisine teşekkürü borç bilirim ve ikizlerini öperim...