Paylaş
Acıdan uyuştum, günlerce gecelerce, bulunduğum her ortamda ağladım. Hiç inanmadım sevgilimin gittiğine, hep bekledim, özellikle akşamüstleri, camın önüne geçip, motorunun sesini duymayı bekledim. Yalvardım Tanrı’ya, ‘Benim için de bir mucize yarat!’ dedim, sandalyeden bile medet umdum, belki dile gelir de, bana Ömer’imin nerede olduğunu söyler diye. Onu bir daha hiç göremeyecek olsam bile, bir yerlerde var olduğuna inanmak yetecekti bana...
Bunları neden anlatıyorum biliyor musunuz, belki ‘birisi’ gerçekten reenkarnasyon hakkında beni aydınlatırsa ve belki de biraz daha ileri gidip, eşimin nerede olduğunu söylerse, biraz olsun huzur bulabilirim. ‘Birisi’ yani İpek Cihan Bilgin. Sizden onun iletişim bilgilerini rica ediyorum. Her gün Allah’a, bizi bir başka hayatta buluşturması için dua ediyorum, siz bu hayatta hâlâ birlikteyken, her anın değerini bilin. Mutlu olun, hem de çok. (Alev.)
? Ah Alev. Mail’ini okurken içim oyuldu. Ama tabii biz üzülsek, ağlasak kaç yazar, olan sana olmuş, hepimizin korktuğu şey, senin başına gelmiş. İpek Cihan Bilgin’e ulaşmanı sağlarım, o hiç sorun değil ama bence çözüm de değil. Ömer gitmiş artık. Onunla şimdi iletişim kurabileceğine ben inanmıyorum, bunun için uğraşmak, seni yanlış yerlere götürür. Ama bu, benim fikrim, uzman değilim, sadece kalbimden geçeni söylüyorum. Ölüme değil, hayata konsantre ol Alev. Bir sonraki İstanbul seferimde de benimle kahve iç...
Ortaköy’den bir iki...
ALYA’ya, “Çingene vapuru” sözüm vardı.
Kıyı kıyı Boğaz’ı gezmek.
Ama işte organize bir tip olmadığım için, bir türlü Karaköy’den mi kalkıyor, Beşiktaş’tan mı bilemedim, öğrenemedim.
Sözümde durmayı beceremedim.
İmdadıma yeğenim Ela yetişti, “Teyze, Ortaköy’de benzer bir şey varmış, hem de saat başı” dedi.
Caminin arkasından kalkıyor.
10 lira adam başı.
Bir saat sürüyor.
Kesinlikle tavsiye ederim.
Hava da güneşliydi, Alya en çok Hisar’ı sevdi, kalenin içinde var olduğunu düşündüğü prensle oyun oynamak istedi. Plastik sandalyelerde oturuyorsunuz (ahşap olsa daha iyi ama yapacak bir şey yok) fakat tekne tertemiz, her şey mis gibi...
Şahane bir gezinti.
Mutlaka yapın.
Yanınıza da evden sandviç filan alın. Sadece içecek var çünkü, açık havada insan bir şeyler yemek istiyor.
Bir dövme daha
BİRAZDAN uçağa binip Dubai’ye gidiyoruz, 4 gün içinde bir sürü iş hallettim, arada kendime de bir güzellik yaptım.
Bir dövme daha!
Boynumda Alya, mememde Ömer, ayağımda Ayşe yazıyor.
Hep aynı kaligrafiyle, küçük ve estetik.
Biliyorum insanın kendi adını bedenine yazdırması tuhaf bir şey ama aileyi tamamlamak istedim. Ayağım dışındaki başka bir yere uygun görmedim. “Hep ayakta kal Ayşe” manasına gelsin de istedim.
Ama işte bu dövme dediğin şey çekirdek yeme hastalığı gibi, bir türlü sonu gelmiyor.
Bir tane daha yaptırdım.
Minicik bir “Fatima’nın eli” tam bileğimin kenarında, süper oldu.
Bir sürü kadın acayip beğendi, insanlar, kendisinde olan dövmenin bir başkasında olmasını istemez, ben tam tersiyim, beğenen herkese www.tattooozgur.com adresini veriyorum.
Mami’nin resitali
ARTIK geleneksel oldu, bu hafta sonu Mami’nin resitali var.
Ona karşı boynum kıldan ince.
Annem müthiş bir kadın. Gerçekten öyle. Bir sürü kadınla aşık atabilirim, onunla asla. Siz annenizi geçtiğinizi filan düşünüyor musunuz bilemem ama benim geçemeyeceğim aşikâr. Bundan da rahatsızlık değil, gurur duyuyorum.
Bir süre önce annesini kaybetti. Kimselere söylemedi, acısını yaşama haline bile bayılıyorum. Babamı kaybetmek de ona çok koydu ama onu da çok hissettirmedi. Ve balesine yapıştı. Yine. Çok iyi bir resital olacağına eminim. Hayattaki en büyük şansım, böyle bir kadının kızı olmak.
Programda, sadece Vivaldi balesi yok, büyük kızların modern ve klasik soloları var ve eğlenceli bir pop show, wals, polka, charliston, rock’n roll...
28 Mayıs Cuma saat 20.00’de ve 29 Mayıs Cumartesi 15.00 ve 20.00’de Adana Sabancı Kültür Merkezi’nde. Biletler, tiyatro girişinde satılıyor.
HAMİŞ: Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde İşitme Engelliler Öğretmenliği’ni bitirecek olan Aylin D.’nin mezuniyet elbisesini Canan Göktepe dikti. Size Aylin’in mutluluğunu anlatamam. Uzun kuyruklu muazzam bir elbise olduğunu söylüyor. Canan Göktepe’ye bu jesti için binlerce teşekkür. Herhangi bir karşılık beklemeden bir insanı mutlu ettiği için!
HAMİŞ 2: Hindistan’daki ateşte yürüyüşüm meğer videoya çekilmiş. Ben o sırada kafayı ateşle yediğim için farkında değildim. Merak edenler göz atabilir, komik duruyorum: www.asemble.org/ayse_arman_video.aspx
HAMİŞ 3: Bu arada, benim de elimde bir sürü minik film var, Vietnam vesaire vesaire. Fotoğraf makinesi denize düştü ama kamera sağlam. Ne yapsam, site mite mi yapsam diye düşünüyorum. Fikir verecek olan varsa, memnuniyetle kabul ederim.
Paylaş