Paylaş
Yürünmeyen yollarda yürüyen kadın girişimcileri yazdığım gün...
Başarılanlardan kendi adıma da ilham aldığım, beni çok heyecanlandıran gün...
Bugün Ebru Gültekin Alkanat’la birlikteyiz.
Ebru, hamileliğin 4. trimester’i olarak kabul edilen doğum sonrası ilk üç ayın ne kadar önemli olduğunu fark ediyor ve bu aylara özel bir tişört tasarlıyor. Biliyor muydunuz, insan yavrusunun başı diğer canlıların yavrularına göre daha büyükmüş ve doğumun gerçekleşme süresi aslında 4 trimester olmasına rağmen doğum 3. trimester’da gerçekleşiyormuş. Bebek, doğum sonrasındaki ilk üç ay gelişimini tamamlıyor ve bu sürede kendisini annesinin uzantısı olarak görüyormuş. Ebru da diyor ki “O zaman rahim içini taklit edip bebeklerimize son trimester’ı keyifle yaşatayım dedim ve Wallaby tişörtleri işte böyle doğdu...”
HAMİŞ: ‘Trimester’ gebeliğin her biri 12 hafta süren üç eşit dönemine verilen isim.
‘EBRU, İSTERSEN HAMİLE MODUNDAN ÇIK!’ DEDİLER. O İŞTEN ÇIKTIM, GİRİŞİMCİ OLDUM!
- Sizi tanıyalım?
Ben Ebru. Girişimciyim. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden sonra Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı bölümlerinde lisans ve yüksek lisans eğitimi aldım. Türkiye’nin en önemli tekstil firmalarında tasarım ve tasarım yöneticiliği yaptım. Sonra da girişimci olmaya karar verdim...
- Sizi bu kararı almaya iten neydi?
(Gülüyor) İlk hamileliğimin 35. haftasında işyerimde duyduğum “Ebru, istersen hamile modundan çık!” sözü. İnanılmaz etkili oldu! İyi ki de böyle demişler. O anda çıkmam gereken yerin hamilelik modu değil, o işyeri olduğuna karar verdim. “Hooyo”nun temelleri böylece atıldı...
- “Hooyo” nedir?
Emziren annelere uygun kıyafetler. Bedenime uygun kıyafet bulamadığım için bu boşluğu fark etmiştim. İşten ayrılmamla birlikte kollarımı sıvadım ve ilk koleksiyonum için çalışmaya başladım. “Hooyo” bugün 3.5 yaşında, emzirme özellikli kıyafetler sunan bir marka oldu. Derken “Hooyo” bir başka çok emek verdiğim ürünü doğurdu: “Wallaby!”
- O nedir?
Doğum sonrası ilk üç ay için tasarladığım tişörtün adı! Aynı zamanda boyu 30 santimi geçmeyen kanguru türüne verilen ad. İnsan yavrusunun başı diğer canlıların yavrularına göre daha büyükmüş. Doğumun gerçekleşme süresi aslında 4 trimester olmasına rağmen doğum 3. trimester’da gerçekleşiyor. Bebek, doğum sonrasındaki ilk üç ay gelişimini tamamlıyor ve bu sürede kendisini annesinin uzantısı olarak görüyor. Ben de, “O zaman rahim içini taklit edip bebeklere son trimester’ı keyifle yaşatayım!” diye düşündüm. İşte Wallaby böyle doğdu ve müthiş ilgi gördü. Hem anneler hem de bu deneyimi yaşamak isteyen babalar için tasarladım. Bebeğinizi koynunuzda taşıyabiliyorsunuz...
DİREKT TEN TEMASI TERMAL BATTANİYEDEN DAHA İYİ BİR SICAKLIK SAĞLIYOR!
- Bebeği annenin çıplak göğsü üzerinde yüzüstü ve dikey yatırmak ne kadar önemli?
Çooook. UNICEF desteğiyle 79’dan bu yana Amerika, İngiltere, Fransa ve Kanada gibi gelişmiş ülkelerde, prematüre bebeklerin tedavisinde “kanguru bakımı” diye bir bakım uygulanıyor. Bu bakım, prematüre bebeklerin tedavisinde anne sıcaklığının, sevgi ve temasın iyileşmeyi ne kadar hızlandırdığını gösteriyor. Başlangıçta bu yöntem sadece erken doğan bebeklerde uygulansa da artık yeni doğanlarda da yaygınlaşmaya başladı...
- Anne ve bebeklerin birbirinde uzak olmaları halinde yaşanan sorunlar neler?
Mesela sütün gelmemesi. Kanguru bakımıyla annenin göğüslerine bebeğin sürekli yakın olması süt üretimini arttırıyor. Anne ve bebek arasında oluşan yakın temasla bebekte terk edilme korkusu ortadan kalkıyor. Direkt ten teması, termal battaniye ya da normal kuvözün sağladığı sıcaklıktan daha iyi bir sıcaklık sağlıyor. Anne ve bebeğin yakınlığı, bebeğin ağlamalarının azalmasını sağlayarak bebeğin fazla enerji harcamasını önlüyor ve kan dolaşımının düzene girmesine yol açıyor. Annenin dokunuşları, sesi, mırıldanması ve hatta kalp atışı bebeğin nefes almasını canlandırarak prematüre bebeklerde sıklıkla görülen apne sorununu -solunum durması- da önlüyor. Say say bitmez yani faydaları...
NEGATİF SÖZLERE KULAK TIKAYIN
- Kadın girişimcilere tavsiyeniz ne olur?
Sizi negatif tarafa çeken sözlere kulaklarınızı tıkayın! Ve her ne kadar yardım teklifi gelse de her şeyi tek başınıza yapacağınızı hesap ederek başlayın. Ama bir ekiple birlikte çok daha hızlı yol alabileceğinizi unutmayın. Yardım ve destekler uzun soluklu olmayabiliyor. KAGİDER gibi bu yola baş koymuş öncü kuruluşların faaliyetlerini takip edip iletişim halinde olun...
HEP KALP KALBE...
- Sizin tasarladığınız tişörtler ne sağlıyor?
Doğum aynı zamanda bir “ayrılık!”. Aylarca aynı bedende çarpan iki kalp bir anda ayrılıyor. Bebeğimiz doğduğunda, bu kez içimizde olduğu dönemleri özleriz. İşte “Wallaby” tişörtümüzle biz bu ayrılığı yumuşatıyoruz! Özledikçe o iki kalbin yeniden kavuşmasına olanak tanıyoruz. Babalar da erkekler için yaptığımız tasarımımızla çok merak ettikleri bebeği taşıma duygusunu deneyimleyebiliyorlar. Kalben anneliği seçen bireyler de karınlarında büyütmedikleri yavrularını koyunlarında büyütebiliyor. Kalp kalbe...
- Normal tişörtlerden farkı ne?
Pamuklu kumaşı ve kanserojen madde içermemesi. İç kısımdaki açıklık sayesinde keyifle emzirebiliyorsunuz. Aynı zamanda sıcaklık iletişimi sağlanırken üst parçalar da bebeğinizi güvenle sarıyor. Tıpkı doğadaki kanguru gibi, doğal ve basit. Bir sürü toka ve karmaşık kayışlar olmadan bebeğini cebinde taşıyabiliyorsun.
Paylaş