Paylaş
Böyle bir kabiliyetim var yani.
Ve olmadık işlere kalkışabilirim.
*
Olursa bu kadar olur...
Geçen gün İngilizlerin GQ dergisi geçmiş elime, kasım sayısına ölmüşüm, çünkü Tony Blair'i bambaşka bir adam olarak görmüşüm.
(Bakınız yandaki foto.)
Ve...
Ve birden beynimde bir ampül yanmış (AKP'nin ampülleri her yerde ya, yine esinlenmiş olabilirim), Türkiye'de yeni seçim yapılmış, Tayyip Erdoğan, haşmetli bir şekilde tek başına iktidara gelmiş...
Kıvranmaya başladım.
Biz de yapabilir miyiz?
Yani ‘‘başkanın bütün zamanları’’nı çekebilir miyiz? Yanlış anlaşılır mı? Haddimi aşmış olur muyum? Daha fenası, yalaka gibi durur muyum? Ama beni durdurabilene aşk olsun! Görüyorum çünkü ben fotoğrafları. Ortada yoklar ama benim zihnimde varlar.
*
Elimde GQ, bütün katta dolaşıyorum.
Tek tek herkesi, fikrin iyi olduğuna, inandırmaya çalışıyorum.
Dilenciye döndüm, ben resmen yalvarıyorum.
Neyyire acıdı sanki.
Ama iş onu ikna etmekle bitmiyor ki, yayın yönetmenimizin de onayı gerekiyor, ‘‘Alay eden, küçümseyen bir şey yok ki. Üstelik iktidar, hoşgörü kaldırır, kaldırmalı’’ diyorum ve ekliyorum ‘‘Erkek modası hakkında son gelişmeleri de nakledeceğiz okurlarımıza.’’
Sanırım, yayın yönetmenimizin işi başından aşkın, ‘‘Yapın ama yayınlanmadan göreyim o fotoğrafları’’ diyor.
*
Tamam o zaman.
Başlıyoruz. İyi de nasıl başlıyoruz? Önce bize bir Tayyip Erdoğan ‘‘kasa’’sı gerekiyor. Yani arşivden AKP'nin liderinin kafa fotoğraflarını (demek istiyorum ki, portre, bir nevi kelle) bulabiliriz ama... Beden ne olacak?
Bize acilen bir Tayyip Erdoğan vücudu gerekiyor. Bulacağımız o bedeninin, muhtemel başbakanımızın bedenine benzemesi de icap ediyor. Altı kaval, üstü şişhane olmasını istemeyiz değil mi? Ama bir mankenle bu işi yapamayız.
Gazete para-mara vermez.
Fikri Neyyire veriyor.
‘‘Ümit nasıl olur?’’
İkinci ampül de kafamda o an yanıyor. Evet Ümit Kürüz olur! Tayyip Erdoğan kafasının altına çok iyi gider. Bu gazetenin nadir kreatif adamlarından biri Ümit, şu anda Gala'yı yapıyor. Diyor ki, ‘‘Ben yaparım. Büyük bir zevkle Tayyip Erdoğan olurum. Hemen çalışmaya başlıyorum.’’ ‘‘Nasıl yani?’’ diyorum, ‘‘Kıyafetleri giyip fotoğraf çektireceksin. Kendi kafanı atıp yerine de Erdoğan'ın kafası takacaksın. Fotoşop yani. Senden istediğimiz bu. Ne çalışması?’’
‘‘Olur mu?’’ diyor, ‘‘Gidip biraz televizyon izleyeyim, Tayyip Erdoğan'ın beden dilini göreyim. Omuzlarını filan kullanan bir adam o. Öyle saksı gibi poz verilmez. Onun tenine bürüneceksem, bu işi hakkıyla yapmam gerekiyor.’’
Ses çıkarmıyorum.
Bu katta ‘‘normal’’ insan az, biliyorum.
Ben de kendimi başkanın bütün zamanlarını yansıtacak kıyafetler bulmaya sokağa atıyorum.
*
İlk durak Hugo Boss.
Vayyyyy.
Şahane smokinler var. Tayyip Erdoğan'ın rahatlıkla 29 Ekim törenlerine ya da Cumhurbaşkanlığı resepsiyonlarına giyebileceği kadar şık. Sağolsun Hugo Boss'çular da yardımcı oluyor ve bu yılın erkek modası hakkında fikir veriyorlar.
Bir sonraki durak Ermenigildo Zegna.
Esra Kerimol, projemizi, pardon GQ'dan esinlediğimiz fikri, seviyor, hemen ‘‘traveller’’ kostümlerinden söz ediyor. Meğer, bol bol seyahat eden erkeklere ideal takım elbiseler varmış. (Bakınız 1. sayfadaki fotoğraf.) Kırışmaz, buruşmaz. AB görüşmeleri için Kopenhag'a mı gidiyorsun, takım elbisenin ağzı yüzü bir yana gitmemiş vaziyette, uçaktan jilet gibi iniyorsun. Çünkü kostümün kumaşı hafif, yüksek bükümlü ve kırışmaya dirençli.
E seyahat dediniz mi valiz de gerekiyor, evrak çantasını ve günü birlik seyahatler için ideal valizleri de Zegna'dan alıyorum.
Bir sonraki aşamada Berna Sağlam imdadıma yetişiyor.
Vakko ve Vakkorama'da inanılmaz keyifli saatler başlıyor. Bütün Vakko seferber oluyor.
Belli ki, onlar da siyasetçilerimizin kılığına kıyafetine kafa yormak istiyor. Bir dolu insan, başkanın bütün hallerini görüntüleyebilmek için ne var ne yok birlikte topluyoruz.
Sonra Swatch, sonra Lacoste, sonra Nike...
Ben ölüyorum tabii.
İyi ki bir moda dergisinde çalışmıyorum. Bu iş amma zormuş. Bu tür bir organizasyon için 50 bin tane ayrıntının yanına çek işareti koymak gerekiyormuş. Bir kişinin altından kalkabileceği bir işi de değilmiş. Ben bu kadarını yapabildim.
*
Kutup görüntüledi.
Ümit görüntülendi.
Olay gazetenin stüdyosunda gerçekleşti.
Dışarıya para kaptırmayacağız ya.
Sonra Ümit, kendi kafasını bir kalem de yok edip, fotoğraflara Tayyip Erdoğan kafası ekledi.
Bizim hoşumuza gitti.
‘‘Keşke başbakan adayımız böyle giyinse!’’ diye iç geçirdik.
Nilgün ve Sanlı da sayfaları yaptı.
İşte ortaya bu sonuçlar çıktı.
HAMİŞ: Ama bir şeyi atlamışız. Ne mi? Alyans. Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'dan özür diliyoruz. Şimdi farkettik. Ama geç oldu. Sol elin sağdan dördüncü, soldan ikinci parmağına bir alyans oturtmayı unutmuşuz. Acilen o yüzüğü takar, tarafların bizi affetmesini isteriz.
HAMİŞ 2: Yaptığımız Tony Blair'in hoşgörüsünden esinlenilmiş bir hınzırlıktı. Espri yani. Daha fazla mana aranılmamasını rica ederim.
Haber uğruna girdiğimizin hallerin resmidir. Yerlerde sürünen ben, paçasını kıvırdığım Tayyip Erdoğan’ın bedenine bürünen Ümit Kürüz.
Resimleri görmek için tıklayınız |
Paylaş