Paylaş
Fatih Terim’in asistanlık meselesi
Meğer ne çok Fatih Terim hayranı varmış. Meğer ne çok satır aralarını okuyan varmış. Ve en önemlisi: Meğer ilginç meziyetleri olan ne çok insan varmış bu ülkede! Pazar günü yayınlanan Gözlük’te, minik bir ibare olarak Fatih Terim'in kendisine asistan aradığını yazmıştım. Pazartesi lay lay lom işe geldim ve bir anda, neyle karşı karşıya kaldığımı anladım. Arkadaşlar siz inanılmazsınız! Yani bu kadar olur. Floransa'da sanat tarihi, turizm okumuş olanlar, çevirmenler, İtalyanca-Türkçe çeviri yapanlar, eski polisler, hostesler, (hepsi de kadın!), üstelik yolladıkları mail'e fotoğraflarını da eklemeyi ihmal etmemişler, bandanalı kızlar, şapkalı kızlar, bir de güzeller ve çoğunluk müthiş bir espri anlayışına sahip. Ben tam tüm bu mail'leri, faksları Fatih Terim'e ulaştırmaya hazırlanıyordum ki, yani ben aradan çıkayım, siz onunla irtibat kurun diye, öğrendim ki; aranılan asistan bulunmuş! İşte böyle yani. Bugün e-mail günü. Terim için gelenlerden bir kaç tane okuyacaksınız, gerisi genel. Arabaşlıklar, benim e-mail’lerinize cevabımdır. Bu arada bana güvendiğiniz ve sizin için mahrem olan şeyleri, isminizi yayınlamamak kaydıyla benimle paylaştığınız için mutluyum. Sizi çok sevdiğimi en son ne zaman söylemiştim?
Size başka bir iş ayarlasak Ece, ne dersiniz?
Deli değilim ve 32 yaşındayım. Sosyal Bilimler mezunuyum. 7 sene polislik yaptım (Fatih Terim'in asistanlığını ve korumalığını yapabilirim!) 4 sene uçuş hostesliği yaptım (Fatih Terim'in asistanlığını ve Floransa-İstanbul hattında Özel Kabin Memurluğu'nu yapabilirim!) Halen bir tekstil firmasında Üretim ve İhracat Sorumlusu olarak çalışmaktayım. (Fatih Terim'in asistanlığını yapabilirim ama tekstil sektöründe çalışmış olmam, elbise dikecek kadar yetenekli olduğum anlamına gelmiyor maalesef!) Bilgisayar ve diğer ofis araçlarını kullanabilir, organizasyon iletişimlerini başarıyla sağlayabilirim. İngilizcem gayet iyi. Yalnız çok ufak bir detay var: İtalyanca bilmiyorum ama kesinlikle öğrenebilirim! Ece
Fatih Terim aradığı asistanı bulmuş, üzgünüm
Lise yıllarımdaki yaz tatillerini ve yüksek öğrenimi Floransa'da geçirdim. Hatta o yıllarda Fiorentina maçlarını kaçırmaz, Campo di Marte'de maçlara giderdim. Ben kim miyim? Gayet sıkı İtalyanca bilen, Fatih Terim'i takdir eden, hem GS'lı hem Fiorentinalı bir Türk. Üstelik Floransa, İstanbul'dan sonra ikinci şehrim, hala çok sık gidip gelirim. Fiorentina'yla anlaşma yapıldığının açıkladığı gün, en az Fatih Terim kadar ben de mutlu oldum. Bence Fiorentina, karakterine uygun bir antrenör bulmuştu. O günlerde kendisiyle irtibata geçmeyi çok düşündüm fakat haberlerde gördüğüm kadarıyla zaten etrafından bir sürü tercüman vardı. Ama şimdi sizinle yapmış olduğu röportajda belirttiğine göre hala istediği gibi bir asistan bulamamış. Ben bu işe talibim. (Eda İ.)
Bana bakın, benim boyum 1.72
Ben size uyuz olan milyonlarca kişiden biriyim. Her şeyinizden salaklık akıyor. Öyle kısacık boyunuzla röportaj yaptığınız kişilerle çektirdiğiniz aptal havalara girdiğiniz fotoğraflar. Ayrıca mutlaka cinsellikle ilgili bir soru sormalısınız. Sormazsanız içinizde kalır. Merak ediyorum, yolda gördüğünüz insanları da sapık sorularınızla taciz ediyor musunuz! Ama biliyor musunuz, yine de sizin saf ve iyi bir insan olduğunuza dair içimde bir inanç var. A. Ağca
Kedimi kısırlaştırdığımda ben de böyle hissettim, geçiyor
Moralim kedim yüzünden çok bozuk. 8 aylık kızımı dün kısırlaştırdım. Bir aylıkken aldım onu. Çok büyük sıkıntılar atlattı. Zaatüre geçirdi, bir hafta hastanede kaldı, günde üç iğne yedi. Sonrasında çok şükür düzeldi. Ama dün ona yeni acılar ekledim. Şimdi benden nefret ediyor. O güzelim patileriyle elime vurup bağırıyor, ‘‘Bunu bana nasıl yaparsın?’’ diyor. Şimdi içeride iki gündür yemek yemeyen ve benimle hiç ilgilenmeyen kedim için ağlıyorum. Sana bunları niye anlattığıma gelince, tek derdim paylaşmaktı. Üstüne üstlük bir de bugün düşüp ayağımın çatlamasına sebep oldum. Puki'nin ahı tuttu galiba! Şimdi ana-kız yatıyoruz. Sen kedine benim gibi canilik yaptın mı Ayşe? Burcu
Hayat senin, dilediğin gibi yaşarsın; yeter ki yaşadıklarını kaldır, çünkü onu senin yerine kimse yapamaz
Seksi çok basit bir şekilde tanımlıyorum ben. Aynen canın hamburger mi istiyor? Yap ve ye gibi. Canın seks mi istiyor? O zaman yap. Tabii bu arada korunmayı da unutma! Bu benim hayat felsefem olmuş durumda. Yani ilişkilerimin çoğu bir gecelik ilişkiler. Tanışıyoruz ve o gece ya da ertesi gece seks yapıyoruz. Tabii bu durum, toplum tarafından tabu olarak görülen -ki özellikle bizim ülkemizde- ahlak anlayışına tamamiyle ters düşen bir hareket. Ama erkekler yapınca bir şey olmuyor da, biz dişiler yapınca mı oluyor? Bilumum ünlü erkek şahsiyet, şu kadar bin kadınla yattım diye demeçler veriyor, millet onları alkışlıyor, aynı demeci bir kadın verse, ne tür bir damga yiyeceğini hepimiz biliyoruz.
Sekse olan bu düşkünlüğüm nereden geliyor bilemiyorum, belki Akrep burcu olmamdan, kabul ediyorum bu burca mensup olmanın sağladığı bir düşkünlük var ama sadece buna bağlayamayız. Bence içimden gelen çok doğal bir güdü ve her insanda var; ama öyle bir tabu ki baskıya maruz bırakılıyor.
Tamam, her önüne gelenle yat demiyorum ama illa da seks için aşka ihtiyacımız olmadığını söylemeye çalışıyorum. Bakın, bu dünyada aşık olmak bazı insanlar için o kadar kolay birşey değil. Mesela benim için değil. Ben öyle canımlı cicimli, kol kola girmeli, sevgi kelimeleri fısıldamalı sevgili veya arkadaş ilişkileri sevmem. Hani filmler mutlu sonla biter ya, esas oğlanla esas kız birbirlerine sarılır ve ‘‘The end’’ yazar ya, içimden güler ve o ilişkinin bir iki yıl sonra alacağı hali düşünürüm.
Ben fazla materyalist miyim? Sevgiye alerjim mi var? Ne bileyim belki öyleyim. Belki de fazla gerçekçiyim. Psikoloğa mı gitsem? Libido kontrolüne mi başlasam? Hormonlarıma engel olmaya mı çalışsam? Ama sevmeden seks yapan insanların kınanmasını da, ben kınıyorum! Aslında biliyor musunuz, sorun ne? Benim, beraber olduğum erkeklere fazla gelmem, cidden öyle; kendileri kullanılmış hissediyorlar. Yani sadece kadınlar böyle hissetmez! Dolayısıyla bana bir şekilde saldırmaları gerekiyor. Evde sıkıntıdan patlamış bir şekilde oturuyordum, birden içimden size yazmak geldi. Yarın tekrar Bilkent ortamına gireceğim de...
E-MAIL: aarman@hurriyet.com
Paylaş