Ayşe'nin Gözlüğü

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Kedipalas

BAZEN ter; davetsiz geliyor, çağrılmayı beklemiyor, ansızın basıyor, dağ köylerine inen eşkiyalar gibi, gecenin bir yarısı bedeninize baskın yapıyor, ruhunuz bile duymazken onu parlatıyor.

Her yerinizi kaplıyor!

Diz kapaklarımın, hatta dirseklerimin içi bile sırılsıklamdı.

Eminim, ben o teri koklasam...

Ona bir isim takmaya kalksam...

Adı vicdan azabı olacaktı.

* * *

Söylüyorum işte.

Dün gece, ter bastı uyandım!

Duyduğum suçlulukla, hafif sersem sıçradım.

Panik içinde yatakta küçük beyi aradım. Tabii ki zorlandım. Sabit bir yeri yok ki! Dolanıyor yatakta, serin bir yer bulduğunda ya da yorganın oluşturduğu tuhaf bir tümsek, vuruyor kafayı yatıyor.

Yastıkları, yorganı fırlattım.

Ellerim karanlıkta bedenini arıyor.

Offfff sonunda buldum.

- Poposuuu, sırtııı, kafasııı.

Yüzünü buluncaya kadar bütün bedenine dokundum.

Yandık! Hiç sevmez bu kadar çok okşanmayı!

Bıyıklarına değince, doğru yerde olduğumu anladım.

- İşte yüzü.

- İşte ağzı.

- İşte kulakları.

- Veee sağ kulağı! Minicik bir parçası yok, çünkü sokak kedileriyle tehlikeli oyunlar oynamaya bayılıyor.

- İşte, bu benim kedim! diyorum.

Korkuyla yanağına dokunuyorum

Yaşasın!

Ben rahatlıyorum.

Kurşun yarası yok!

* * *

Uyandığımı anlayınca, uyandırdığımı anlayınca, fırsat biliyor, söylenmeye başlıyor, ‘‘Bu evde insana rahat yokmuş!, ‘‘Ne güzel uyuyormuş!’’ ‘‘Hoş rüyalar görüyormuş’’, ‘‘Çok güzel bir kediyle yeşilliklerde yürüyormuş!’’, homurdana homurdana yataktan atlıyor, yumuk yumuk gözleriyle, (o en güzel haliyle), suratıma bakıyor.

Ben anlıyorum tabii:

- Mutfağa gidelim de, biraz atıştırayım, uyandığıma değsin bari! diyor.

Duyarsız n'olacak!

Ben ise biraz önce, beni kurşunlamak isteyenlerin, yanlışlıkla onu kurşunladıklarını görüyordum rüyamda.

Kurşun kedimin yanağına isabet etmişti.

Onu hastaneye götürmeye çalışıyordum, bir türlü beceremiyordum ve kedim kollarımda ölüyordu.

* * *

Rüya tabirleri ansiklopedisine bakmama gerek yok...

Bu çok yaratıcı rüyayı görmemin sebebi kedimi haftasonu yalnız bırakmış olmam. Zaten bana yapmadığını bırakmadı! O kadar söylendi, o kadar küstü, o kadar surat astı ki, Adana'ya gidip gideceğime pişman etti! ‘‘Ama onlar benim ailem!’’ dedim, ‘‘Küçük Lara ve Ela'nın resitali vardı’’ dedim, ‘‘Vallahi sokaklarda başka kedilere bakmadım’’ dedim ‘‘İyi ama bir önceki hafta da Hollanda'ya gittin!’’ dedi.

- Ama Gülten vardı dedim.

- O senin gibi okşayamıyor dedi.

Ve ekledi:

- Üstelik o kuru mamadan vermiyor!

Hıyar değilim tabii.

Bütün kedi sahipleri gibi, ben de kedimi evde bırakıp bir yerlere gidince suçluluk duyuyorum.

* * *

Eminim siz de duyuyorsunuzdur.

Şimdi size biraz olsun içinizi rahatlatacak yeni bir haber veriyorum. 28 Haziran'da turizm mevsimiyle birlikte yeni bir beş yıldızlı otel, İstanbul'a merhaba diyor.

Beş yıldızlı bir kedi oteli.

Adı Kedipalas.

Palas pandıras bir yerlere gittiğinizde kedinizi bırakabileceğiniz, bir yer. Nükhet Everi ve Levent Bilgiç açıyorlar. 8. Gazeteciler Sitesi A-1/1 Akatlar Mahallesi'nde üç katlı bir villa. İlk katında resepsiyon ve veteriner odası, ikinci katında 13 kedilik bir büyük salon-yatakhane, üçüncü katında ise 7 kedilik bir, 5 kedilik ikinci bir oda bulunuyor.

Kedi oteli deyip geçmeyin.

Burada mühim bir hoşluk var.

O kafesler var ya, o kafesler kocaman.

Başka yerler gördüm, hayatta kedimi buraya bırakmam diye yemin ettim. Oğlum depresyona girer dedim. Fakat Kedipalas'ın kafeslerinin büyüklüğünü duyunca (75cm genişlik/ 1 metre derinlik/ 2 metre boy) çok sevindim.

Aynı anda en fazla 25 kedi konaklayabilecek.

Boru değil, beş yıldızlı bir otelden söz ediyoruz...

İsterlerse bahçeye çıkıp güneşlenebilecekler de.

* * *

Ben Nühket'i tanımam, Zeynep'i tanırım. Hani Power FM'ci güzel, buğulu sesli Zeynep vardır ya, Nükhet işte onun ablası.

Onlara bu fikri veren de Cemal.

Ben Cemal'i de tanımam.

Ajda Pekkan tanır.

Çünkü Cemal, Ajda Pekkan'ın kuaförü.

O bir sohbet esnasında, bir kedi oteli açmanın çok iyi fikir olduğunu söylemiş. Demiş ki, ‘‘Bu ülkenin en önemli eksikliklerinden biri küçük havyanlar için konaklama mekanlarının bulunmaması!’’. İtirazları duyuyorum, insanların sorunları dururken, kedileri gündeme getirmek ne demek diye, fakat kedisi olanlar için bu gerçekten önemli bir sorun. Böylelikle bir taşla (kuş vurmak da kötü bir şey ama ben ne yapayım, deyim böyle) iki kuş vurmuş olacaklar.

a) Seyahate çıkabilecekler

b) Vicdan azabından kurtulacaklar ve kötü kötü rüyalar görmeyecekler

HAMİŞ: Bu arada kedisine güvenen, 25 Haziran Pazar günü, Crowne Plaza Oteli'nin bahçesinde, Propak sponsorluğunda yapılacak olan Süper Kedi 2000 yarışmasına katılabilir. Benim kedim öyle şeyleri sevmez, sordum, ‘‘Gitmeyeceğim’’ dedi, zaten fazla kiloları yüzünden utanç içinde, beline gömlek bağlayıp duruyor, ‘‘Yüz güzeli yarışması olsaydı, dağıtırdım ortalığı’’ diyor.

Daha fazla bilgi almak isteyenler Anatolia Hayvan Hastanesi'ni (0216-411 40 77-78) ya da Crown Plaza'dan Gülsün Ertuğrul'u (0212- 560 81 00) arayabilirler.

Yazarın Tüm Yazıları