Paylaş
Milenyum yengesi
Ben mi Milenyum'a giriyorum, Milenyum mu bana giriyor bilemiyorum. Tek bildigim bana ‘‘yenge’’ muamelesi yapiliyor.
Cok sinir oluyorum.
David Copperfield'da attigim kaziga karsilik ‘‘Kucuk Kenan’’in (Ercetingoz) beni ‘‘milenyum gelini’’ ilan etmesini, sevgilimle 2000 yilinda evlenecegimi yazmasini cok ama cok agir buluyorum. Kazigin daniskasi. Zaten ozel hayatimda agir zamanlar yasiyorum. Etrafimda cok adam var ben ne yapacagim bilmiyorum!
Bir de bu haber...
Siddetle tekzip ediyorum.
Onun adi bundan sonra ‘‘ucak arkadasim’’ degil, ‘‘Kucuk Kenan’’.
Bari ‘‘2000'li yillarda evlenecek’’ deseydi, bana zaman tanisaydi, ucunu acik biraksaydi. Siz beni anlamiyorsunuz galiba, her an ‘‘Runaway Bride’’ olabilirim, bu ‘‘yengelik’’ meselesi beni fena halde GERIYOR.
Bir de artik Kashmere girdi hayatimiza. Zafer'in yeni sevgilisi. Kirmizi sacli, beyaz tenli bir kadin.
Biraz mesafeli, istedigini elde etmekte cok becerikli. Onunla nasil basa cikacagimi bilemiyorum. Zafer her haftasonu Istanbul'dan kalkip ona gidiyor. Bazen ayip olmasin diye, bana da, ‘‘Gel istersen’’ diyor.
Ankara'daki o mekana girer girmez, ben ‘‘yenge’’lige, Kashmere ‘‘sevgili’’lige terfi ediyor. Benden de ne yenge olur ha! Bir sigara bile aldiramiyorum. Kos kos bir kenarda oturup, geleni gideni seyrederek Zafer'in metresiyle isinin bitmesini bekliyorum.
Bitmiyor meret!
Asna fisnalari uzun suruyor.
Bana da, arada sirada ‘‘Ne icersiniz?’’ diye soruluyor. Allah'tan yemekler zengin, servis hizli, seviyorum diye, on dakikada bir onume bir suchi tabagi dayayip, beni susturuyorlar. Rusvet aslinda! Almak dogru degil ama n'apim dayanamiyorum.
Valla bu tempoya nasil dayanacagim bilmiyorum.
Bildigim tek sey, bu gece hayati feci bir sey, yeni jenerasyon kizlar da cok guzel, ‘‘yenge’’ olmayayim diye cebellesirken, Ankarali bir kiza da ‘‘yenge’’ demek zorunda kalmak istemem. O yuzden elim mahkum, Milenyum'a Ankara'da kizil sacli, beyaz tenli Kashmere'de girecegiz. Cem Ceminay ve Memduk'la birlikte. Tecavuze ugradiysan ve yapabilecegin bir sey yoksa zevk almaya calisacaksin. Di mi ama? Ben de ayni seyi yapacagim. O gece cilginlar gibi eglenecegim, eglenecegiz, sizi de bekleriz...
Milenyum enistesi
Benim enistem gibi adam, bin yilda bir gelir. Seker gibidir, seker.
O kadar tatli adamdir ki, Notting Hill filmini seyrederken, Hugh Grant'in ev arkadasi donla kapiyi acip gazetecilere yakalanmisti ya, o en komik sahnede, katila katila gulerken beyin kanamasi tehlikesi gecirdi. Komik yaziyorum, neden?
Ucbucuk attik ailecek de ondan! Odumuz koptu. Filmde ve enistemin gozunde ayni anda flaslar patlamis.
Bir de tuhaf bir bas donmesi ve bulanti... Butun belirtiler tamam.
Hastaneye gidiyorlar. Bircok doktorla gorustukten sonra Istanbul'a geliyorlar. Allah'tan Cengiz Kuday var. O olumcul hastaliktan Ebru Gundes'i sag salim evine gonderen adam. Ulkemizin ve ailemizin doktoru. Hani derler ya, guzel insan. Ama daha guzelleri var. Ablam soyledi, Cengiz Bey onlari Cerrahpasa'da bir servise yollamis, karsilarina kim cikmis?
Dr. Civan ve Dr. Naci.
O uzay istasyonuna benzeyen servisin doktorlarinin yakisikligini anlata anlata bitiremiyor. O da damarlarindan birini orada birakmis. Artik hangisi bilemiyorum. Kalp galiba. Kari koca kavga etmekten bir hal olmuslar, enistem ikinci kez beyin kanamasindan gitmekten son anda kurtulmus.
Nasil olsa ‘‘Nasil yani’’ diye soracaksiniz...
Oyle yani... O kadar yani...
Sevgililerini sadece kardiyolog ya da norologlardan secen bir kiz arkadasim vardi, herhalde bir bildigi vardi. Lafi bu kadar dolardirmamin nedeni, su asagidaki iki cumleydi aslinda:
1. Cengiz Kuday'a tesekkuru ailece bir borc biliriz.
2. Cengiz Bey, ben de o servise gelip haber yapabilir miyim?
Milenyum annesi
Kimin boyle bir annesi var? Oz annem bana Alman eziyeti yapiyor. Okur kiligina giriyor, faks cekiyor:
‘‘Genelinde yazilarinizi keyifli okuyorum. Almanyada dogdum ve buyudum, turkce sonra ogrendim. Onu bastan belirtmek isterim cunku hala turkce hatali yaziyorum. Beni gerizekali sanmayin. Adanada yasiyorum ve gecen hafta bir olay basima (daha dogrusu arabama) geldi ve cok ama cok sinirlendim’’.
Ne yapmis? Adana Galeria'ya sag yonden girmis. Orada araba tuzagi varmis, ters taraftan girdigi icin iki lastigi patlamis. Neden bir levha yokmus? Istanbul'daki kizinin bu meseleyi gazeteye yazmasini uygun bulmus. Fakat annem oldugu icin utanmis, kendine okur susu vermis. Yazinin altina da M.A diye adinin bas harflerini rumuz diye ilistirmis. Insanin annesi boyle olursa... Kizi da boyle olur iste!
HAMIS: Annem geri zekali degildir. Sadece Almandir. Anadili Turkce degildir.
Paylaş