Paylaş
Rumuz:N'olur olsun böyle biri
Yani mümkün değildi aşağıda okuyacağınız e-mail'e kayıtsız kalmam.
Ben halden anlarım, tamam mı?
Ayrıca aynı dertten muzdarip bir dolu kadın var tanıdığım.
Ortak parolaları da: Ortalıkta doğru düzgün adam yok!
Haksız da sayılmazlar.
Biliyorsunuz, bütün iyi adamlar, ne yazık ki, kapılmış durumda.
Dolayısıyla, zaman zaman gönüllü çöpçatanlık işlerine girmekde bir mani görmüyorum. Hani belli mi olur, bir kadın daha kurtulur diyorum ve okurumun dileğini yerine getiriyorum.
Satırlarına şöyle başlıyor:
* * *
Pek çok erkek tanıdım hayatımda.
Yaş da oldu, otuzdörtbuçuk.
Neler gördü, şu fani bedenim.
Neler yaşadım neler.
Ama sonunda nasıl bir erkek aradığımı yeni anladım.
Onların suçu yok ben -bile- yeni anladım.
Kurallar şunlar:
1. Temiz olacak: Saçı, tırnakları, çorapları, dişleri vesaire. İstisnasız ve bahanesiz, her zaman.
2. Kadınları ikinci sınıf bir yaratık olarak görmeyecek: Hepsi lafta öyle. Ama bunları yalan makinasına bağlamak lazım.
3. Dinlemeyi bilecek: Tamam hepimiz, bencilliklerimizle varız ama salt ben diyene tahammülüm yok. Dinleyecek.
4. Kitap okuyacak.
5. Az çok giyinmeyi bilecek: Felaket olmasın yeter.
6. Spor yapacak: Abartmadan. Keyif ve sağlık için. Salt seyirci olmayacak.
7. Kadınlardan hoşlanacak. Gay ya da kendisinin bir gizli eşcinsel olduğunu keşfedememiş biri olmayacak.
8. Espri yapacak, ben yapınca da anlayacak.
9. Cimri olmayacak. Hatta tutumlu da olmasın. Ben de ona harcıyayım, o da bana. O küçük hesaplar var ya, onlar midemi bulandırıyor.
10. Çapkınlık yapabilir. Yapsın anasını satayım, ama dikkatli olsun, eline yüzüne bulaştırmasın.
11. Beni bunaltmasın. Sahip çıkmasın. Sevsin ama ipimi bıraksın. Hadi peki gevşetsin: Nefes alabileyim. Kıskansın ama abartmasın n'olur.
12. Hobisi olsun. Ama tüm yaşamı hobi olmasın.
13. Çiçek böcek istemem ama arada sırada ‘‘Hadi dışarıda yiyoruz, yürü!'' demesini bilsin.
* * *
Ve şöyle bitiriyor:
‘‘Valla bu kadar. Yemin ederim bu kadar. Eğer varsa, böyle biri... Otuzdörtbuçuk yaşında, oldukça güzel, çok iyi eğitimli, evi, arabası, geliri olan, keyifli, hani diyorlar ya çok kaliteli bir kadın var onu bekleyen. Mutlu olacağız. Eminim. Garanti. Rumuz: N'olur olsun böyle biri''.
Kocam demeye utanıyor musunuz?
Yaşasın!
Şu feci ‘‘bayan'' kelimesiyle ilgili bir dolu tepki alıyorum.
Reştan Aras da, benzer bir hissiyat içinde olduğunu söylüyor, yani o da benim gibi ‘‘bayan'' kelimesinden gıcık alıyor.
Bakın, başka neler diyor:
* * *
‘‘Kesinlikle duygularınızı paylaşıyorum. Başka gözlemlerde de bulunmak olası. ‘Bayan', en çok televizyonlardaki yabancı kökenli dizilerde ve filmlerde kullanılır oldu. Çünkü tercüme dili. Bay Smith, Bayan Pickford gibi. Ayrıca günlük yaşamda ‘bayan'ı otobüslerde biletçi, dolmuşlarda şoför, kadın müşterileri uyarmak için kullanıyor. Tabii eğer ‘abla' ya da ‘teyze' demiyorlarsa. Bir de nedense erkek kelimesinin karşıtı olarak kullanılıyor. ‘Erkekler Basketbol Takımı'na karşılık, ‘Bayanlar Voleybol Takımı' deniliyor. Niyeyse? Unutmadan işaret edeyim: Bir de tuvaletlerin kapısında ‘Bay' ve ‘Bayan' ibarelerine rastlıyoruz.
‘‘Beni rahatsız eden bir başka kelime de ‘eş'. Yasalarda bile yer alan ‘karı-koca' deyimi, nedense ayıp sayılıyor. Yanımızdaki kadını (bayanı değil!) tanıştırırken, ‘karım' demiyor, ‘eşim' diyoruz. Aynı şeklide kadınlar da ‘kocam' diyemiyor, mahçup bir biçimde ‘kendileri eşim olur' diye ekliyor. Neden? Şahsen bana ‘eşim' lafı, ilkokul yıllarında sıraya girerken elini tuttuğum sıra arkadaşımı hatırlatıyor.
‘‘İşin ilginç yanı, ortada hálá yürürlükte olan bir Devrim Yasası'nın (1934 tarihli, 2590 sayılı) olması. Hani o, ‘Efendi', ‘Bey', ‘Paşa' gibi lakap ve ünvanların kaldırıldığına dair kanun. Buna göre General Kenan Evren'e, ‘Kenan Paşa' veya ‘Paşam' diyenler, Mesut Yılmaz'a ‘Mesut Bey' veya ‘Beyefendi' diyenler kanımca yasayı çiğniyorlar.
Galiba Sayın General Evren, Sayın Mesut Yılmaz demeli...
Ama bu ‘Sayın' da başka hikaye...''
* * *
Okuyucum Sayın Aras'a katılıyorum, bu gerekli gereksiz kullanılan ‘‘sayın''lar beni de hasta ediyor! O yüzden de sanırım Ankara gibi bir yerde yaşayabilmem mümkün değil, orada herkes ‘‘sayın'' anasını satayım...
Paylaş