Paylaş
Bu sana yazdığım son mektup
Biliyorsunuz güldüren adamlar makbul.
Steve Martin olağanüstü bir adam.
Yok öyle bir komiklik.
O dursun ve baksın yeter...
Güldürüyor.
Aşağıda okuyacaklarınızı onun kitabından (Pure Drivel) aldım. Kendi lisanıma çevirdim. Sizin de fark edeceğiniz gibi sevgilisinden bir türlü ayrılamayan bir adamın yazdığı ‘son mektupları‘ bu kadar çok sevmemin nedeni, şu anda içinde bulunduğum ruh haliyle çakışması.
Şöyle oluyor:
Joey bir türlü ayrılamıyor.
Ayşe bir türlü taşınamıyor.
Sen misin üç gün önce taşınmayı çok seviyorum, bu kentteki 8. evim olacak, yaşasın diye haykıran. Allah‘ın sopası yok adamı böyle yapar işte. Gidiyorum geliyorum, olmuyor. Joey ayrılamıyor, yazdığı mektuplar bir türlü son bulmuyor, Ayşe de taşınamıyor.
Şimdi çıkıyorum...
Joey‘in yazdığı bu son mektuptu.
Benim de baktığım son ev olacak.
İnşallah.
*
Sevgili Amanda,
Bu sana yazdığım son mektup. İlişkimiz hakkında doğru kararı verdiğimizi düşünüyorum. Birlikte olağanüstü bir beş ay geçirdik. Herşey için teşekkürler. Bilmeni isterim ki, birlikte geçirdiğimiz zamanların, kalbimde hep özel bir yeri olacak. Ama bundan sonra görüşmememiz (hatta telefonlaşmamız) ikimiz için de en doğrusu. Sevgiler, Joey.
*
Sevgili Amanda,
Dün gece seni aramamın sebebi, o hep görmek istediğin film vardı ya, işte televizyonda o gösteriliyordu. Neyse, sana haber vermek için telefon açtım. Ve n‘oldu? Alışkanlık işte, telesekreter kodunu girdim ve yanlışlıkla mesajlarını dinledim. Yapmamam gerekirdi, ne de olsa ayrıldık biz. Özür dilerim. Bu arada Francisco kim? Sadece meraktan soruyorum. Joey.
*
Sevgili Amanda,
Birdenbire ne fark ettim biliyor musun, altı çift saki kadehin bende kalmış! Hani sana ben hediye etmiştim. Japon yemeğini çok sevdiğini bilirim, ihtiyacın olur diye düşündüm. Bir şekilde onları sana ulaştırmak istiyorum. Ne zaman uygun olur? Beni bir arasana. Her zamanki numaradan. Ama işten de arayabilirsin, 19:00‘a kadar işteyim. 19:45‘de evde oluyorum. Ama yok o arada arayacaksan, lütfen araba numaramı dene. Eminim saki kadehlerini sen de özlemişsindir. Bu sana yazdığım son mektup. Joey.
*
Sevgili Amanda,
Ne büyük tesadüf değil mi, kedim patisiyle telefonun hafıza düğmesine basıyor ve küt diye sen karşıma çıkıyorsun! İyi oldu aslında uzun zamandır konuşmuyorduk. Gerçi ‘Bitti artık Joey. Bunu kafana sok!‘ derken, neyi kasdettiğini tam anlayabilmiş değilim. Bu arada, o telefon konuşmasından sonra kendimi senin sokağında buluverdim. Dalgınlık işte. Gecenin bir yarısında evinin önünde sarı bir Mustang gördüm, şaşırdım, tanıdık birininin mi? Yoksa esrarengiz Francisco‘ya mı ait, hani o hakkında pek iyi konuşulmayan adam! Neyse önemli değil. Saki kadehlerini sokak kapısının önüne bıraktım. Neyse. O içeriden gelen müzik neydi? Sesini fazla açmışsın, neden? Sevgiler, Joey.
*
Sevgili Amanda,
Bu sana yazdığım son mektup. Seni incitmek inan bana, isteyeceğim en son şey, ama bilmen gerekir diye düşündüm: Yeni bir sevgilim var! Tanısan çok seversin. Adı Marisa. Çok saçma değil mi, ikinizin de isminde 6 harf var! Tesadüf işte! Bu arada, Francisco‘nun vergi borçları olduğunu öğrendim. Üzüldüm tabii. Yardımcı olmamı ister misin? Biliyorsun ilişkiniz beni artık yaralamıyor, elimden ne gelirse yaparım. Yine de seni Latin erkekleri konusunda uyarayım dedim! Biliyorsun onlara bir kadın asla yetmez. Joey.
Not: Kırmızı keçeli kalemin var mı? Gerçekten ihtiyacım var. Kitapçılarda bulamadım. Varsa beni haberdar et, çağrıma mesaj yolla.
*
Sevgili Amanda,
Bu sana yazdığım son mektup. Telefon numaranı değiştirmiş olduğunu öğreniyorum. Bana haber bile verme ihtiyacı hissetmeden! Gerçekten incindim. Ya acil bir durum olursa ve sana ulaşmam gerekirse, hiç düşünmüyorsun değil mi? Bir de sana ait bir dolu şey var hálá bu evde. Geçen gün Marisa bu konuyu açtı ve biraz tartıştık. Lütfen gel al onları, çünkü bu durum Marisa‘yla ilişkimizi ciddi bir şekilde zedeliyor. En iyi zaman Çarşambaları. 17:00 ila 19:00 saatleri arası. Cuma‘ları öğle saati hariç ne zaman istersen. Bir de tabii Salı‘ları olabilir. Bu arada, İnternet‘te Francisco adında bir herif var, resmen kızlara asılıyor. Yani öylesine söyledim işte. Joey.
*
Sevgili Amanda,
Yarın Sevgililer Günü. Bu mektubu posta yerine bir taşa bağlayarak pencerenden attığım için kızmazsın sanırım. Postayla zamanında eline geçmeyebilirdi. Taşı farkettin mi? Birlikte tatile çöle gitmiştik ya, biliyordum hatırlayacağını. Bugün birlikte öğle yemeği yeriz diye düşündüm. İstersen Francisco‘yu da getirebilirsin. Ona sıkıştığı ödemeler konusunda yardımcı olabilirim. Bir de ne diyeceğim biliyor musun, sana yazdığım mektupları senden geri almam gerekiyor. Bu son yazdığımı da getirir misin? Ben de sana ait olan şeyleri yanıma alırım. Ama çıplakken paraşütle atladığım o fotoğraf var ya, o sende kalsın! Bana haber verir misin? Aslında ben aşağıdayım. Bu sana yazdığım son mektup. Hep seviyorum, Joey.
Paylaş