Paylaş
Baştan çıkarıcı
Dedi ki, ‘‘O derginin en çok neyine bayılıyorum, biliyor musun?’’.
Dikkat kesildim.
- Neyine? dedim.
- Sloganına, dedi.
Ve ben baştan çıktım!
Çünkü karşımdaki adamın ne demek istediğini üç aşağı beş yukarı anladım.
Bazen bir konuşma, yeni bir fikir, bir bakış, bir ifade biçimi insanı baştan çıkarır. Aynen söz konusu durumda olduğu gibi. Sohbet ettiğim kişi çok yakın bir arkadaşımdı, bir adamdı, ama cinsiyetiyle, erkekliğiyle, fiziğiyle, görünümüyle (her ne haltsa işte!) değil, anlattıklarıyla beni baştan çıkarmıştı. Sanırım beni baştan çıkarabildiği için zaten arkadaşımdı...
Böyle de adiyim.
Bir de gerçekçi.
Beni baştan çıkarmayan hiçbir şeyi sevmiyorum!
*
Kelimeler, deyimler boşuna değil.
- O beni ‘‘baştan çıkardı’’.
İyi ama bu nasıl becerdi?
Öyle bir numara çekti ki, aklımı yok etti, paralize etti. Kelimenin tam anlamıyla; aklımı, kafatasımdan çıkardı. Yeni bir fikir sokabilmek için öyle yapması gerekiyordu.
Değil mi ama?
Bir şey çıkmadan giremez.
Bu da sadece seksüel bir gönderme içermez!
Başımdan çıkarttığı aklım, bir süre boşlukta kaldı.
Havada asılı.
Aynen masaya gelen, biraz sonra limonlanacak beyin salatası gibi. Onu sanki bozulmasın diye belli bir ısıda tuttu, ya da ne bileyim derin bir dondurucuya soktu, ama vakti de yoktu, işte baştan çıkartıcının mahareti de buydu, o beni baştan çıkaracak şeyi çoktan bulmuştu.
Önce çıkardı.
Sonra müthiş bir incelikle geri soktu.
Muradına erdi.
O beni baştan çıkarabildiği için mutlu oldu.
Ben de baştan çıktığım için.
İşte ideal ilişki!
*
Bu anlattıklarım size tuhaf mı geliyor?
Oysa ben bütün bir günümü ‘‘baştan çıkarmak’’ kavramını düşünerek geçirebilirim. Böyle bir şeyle beynimi meşgul ediyor bile olmak beni baştan çıkarıyor. Acaba ben şu anda hangi dilde konuşuyorum? Hey siz orada mısınız? Ben kendimi yeterince ifade edebiliyor muyum? Yoksa, Rusça mı konuşuyorum!
Daha düz anlatmaya çalışacağım.
Mesela kuş diline baş vuracağım:
Beceregemegezsegem, begenigi bagagaştagan çıkaragan bagaşgaka bigir şegeyigi, yaganigi kegedigimigi aganlagatagacıgım.
Bu da iyi fikirmiş.
Beni baştan çıkardı...
Unutturmayın, bir gün kuş diliyle kedimi anlatan bir yazı yazacağım!
*
Demek istiyorum ki, biz o arkadaşımla Murat Çelikkan'ın yayın yönetmeni olduğu Max Dergisi'nden söz ediyorduk. Hürriyet Dergi Grubu'nunun yeni dergisinin sloganı, biliyorsunuz şöyle, (bilmiyorsanız bile artık öğrendiniz):
- Max baştan çıkartır!
O arkadaşım dedi ki, ‘‘Sloganı muhteşem, bayıldım’’. O bunu deyince biz ‘‘baştan çıkartmak’’ üzerine konuşmaya başladık.
Yani bu yazı Max'i anlatan bir yazı olmayacak, becerebilirsem, ‘‘baştan çıkarma’’nın hayatın ne kadar önemli bir faaliyeti olduğunu anlatmaya çalışacağım. Şu ana kadar beceremediysem, bundan sonra ümit yok ama yine de deneceğim.
*
Baştan çıkardığımız ve çıktığımız ölçüde varız...
Baştan çıkarmanın tek yolunun seks olduğunu zannediyorsanız fena halde yanılıyorsunuz. Tek yol sekstir, diyen ölsün! Ve yerin bin kat derinine gömülsün. Çünkü herşey insanın beynindedir. Ve baştan çıkmanın, çıkartmanın bin bir türlü yolu vardır.
Etkilenemek istediğimiz ‘‘şeyi’’ nasıl etkileyebileceğimiz bize kalmıştır. Bazen becerebiliriz, bazen beceremeyiz ama bizler baştan çıkmadığınız hiçbir şeyle aslında ‘‘ilişki’’ kurmuyoruz. Sevdiğimiz dostlarımızla, arkadaşlarımızla baştan çıktığımız için ilişki kuruyoruz, okuduğumuz kitaplar hep bizi baştan çıkaran yazarlara ait. O yazarlar belki birilerini, birşeyleri baştan çıkaramadılar, kocaman kocaman acılar yaşadılar ve o acılarını olağanüstü bir roman yazarak bir biçimde yansıttılar ve sonunda bizleri, kitleleri baştan çıkardılar.
Kedim beni baştan çıkardığı için onu seviyorum.
Bebek'te yeni bir eve taşınıyorum yakında (Serdar Turgut kedisi ve Rana'sı şu an oturduğum Kızkulesi apartmanına geçebilir artık!), çünkü Bebek Koyu'nu gören o kocaman teraslı ev beni baştan çıkardı.
O kadar baştan çıktım ki, onlarla mahkemelik olduğumu bile unuttum.
Havva Adem'i...
Ama elma da Havva'yı baştan çıkardı.
Elmayı kim baştan çıkardı diye sormayın, kafamı karıştırmayın, şurada ciddi bir yazı yazmaya uğraşıyorum!
*
Cansız bir şey insanı baştan çıkarabilir mi?
Aklı yok ama...
Bal gibi çıkarabilir.
Cansız bir şeyle ilişki kurulabilir mi?
Evet.
Geçen gün bir sandalye gördüm, tasarımı o kadar müthişti ki, o dört ayaklı şey beni baştan çıkardı, onunla bir ilişki kurmak istiyorum. Aklı yok, dili yok ama estetiği var, benim olsun istiyorum. Estetik insanı baştan çıkarıyor, güzellik insanı baştan çıkarıyor, güç insanı baştan çıkarıyor, beni mağduriyet, eziklik, saldırı baştan çıkarıyor. Büyük acılar baştan çıkarıyor; 70 yaşında yatalak olan bir adam mesela, beyninin hala tıkır tıkır çalışması, o yattığı yerden telefonla bana laf yetiştirmesine bayılıyorum, Allah belamı versin baştan çıkıyorum.
Ama en çok...
Yasaklanan herşey, başımı kafatısımdan çıkarıyor.
Çünkü en çok onlar insanda merak isteği uyandırıyor.
Ama bu merakım sonunda bir gün başıma iş açacaktır. Çünkü her baştan çıkmanın da bir bedeli vardır, insanlık kurulduğu günden beri ödüyor, ben de meraklarım bedeli ödemişim çok mu, öderim anasını satayım...
*
Ne tuhaf?
Sürekli sadıksanız ihanet duygusu sizi baştan çıkarıyor. Ama sürekli ihanet ediyorsanız, o zaman sadık olmak. Peki şuna ne dersiniz? ‘‘Kimbilir, belki de bazıları doğuştan baştan çıkarıcıdır, bazıları sonradan olma’’. Doğuştan suçlular gibi, doğuştan başan çıkarıcılar da olabilir mi?
Size soruyorum, size!
İki kişinin aynı anda baştan çıktığı ilişkilere ne demeli?
Tadından yenilmez değil mi?
Tamam ben bu bitmez tükenmez soruları kendi kendime sorarım, sizi de rahat bırakırım. Hep böyle oluyor, evde bunları konuşmaya başlıyorum, sevgilim ‘‘Yorma beni! Senin yaşlılığın hiç çekilmeyecek o zaman hiç susmayacaksın’’ diyor.
Ama ben susmak istemiyorum ki...
Baştan çıkarmak üzerine daha upuuuuzun konuşmak, tartışmak, kafamı yormak, yeni öğrendiğim şeylerle yeniden baştan çıkmak istiyorum.
Neyse...
Max'in sloganı çok iyi.
Bu yazı da böyle bitsin.
Baştan çıkarmak üzerine beni baştan çıkaracak fikirleriniz varsa, bana yollayın gitsin.
Paylaş