Sonra araya bir Romanca sokuyor. Her cümlesini, “İki artı iki dört” diye bitiyor. Gülüyor, güldürüyor. Dokunarak konuşuyor. İnanılmayacak kadar doğal ve sahici. O yüzden de çok güzel. Roman açılımında Başbakan’a yüksek sesle, “Olay adamsın, yakışıklısın, üstüne tanımam anacım!” deyince bütün gözler ona çevrildi. Ben de kendisine Roman açılımdan ne anladığını sordum. “Biz Amerika’daki zenciler gibiyiz, onların da müziğe, dansa yetenekleri vardır. Ama bak, başkan çıkardılar aralarından. Bu tartışılmaz, yaşanır bebeğim!” yanıtını aldım.
Kibariye... Siz nesiniz?- Ben Romanım... Kusura bakma anacım, soğan yedim öğlen, çok yakın konuşuyoruz da...
Hiç önemi yok, ben de çok severim soğan, hem hiç kokmuyorsunuz.- 80’lerde çok yadırgandım ben. “Çingene” deniyordu o zaman. Küçümseyenler vardı, bakma hâlâ var. Benim sözüm doğru, özüm doğru, güzel kadınım da maşallah, 18 gibiyim ama güzellikten önce kalbimin güzel olduğunun bilincindeyim. Evet güzel ablam, “çingene” lafından rahatsız oluyoruz biz, “esmer vatandaş”ı da sevmiyoruz. Ağır geliyor, kötü geliyor. Başbakanımız bir laf etti çok hoşuma gitti, “Romli” dedi. Roman’ın asili demek. Kraliçe ve kral gibi, nezih. Ne oldum biliyor musun? Kuran evliya çarpsın, evime gitmek nasip olmasın, ağlar gibi oldum, kollarımdaki tüylerim ayağa kalktı, o kadar hoşuma gitti. Benim
Erdoğan Bey’den önce de çıkışlarım oldu, belediye başkanı gibi çıkıyordum, elime, nedir onun adı, “hopör” alıyordum.
Hoparlör...
- Hah! Onu alıyor, Türkiye’de il il Romanları savunuyordum. Romanlar çok namuslu insanlar, belki aç olabilirler, ama sofraları herkese açık insanlar. Harbiden de evlerine git, sana titrerler...
Çingene sözcüğü, kafanızda nasıl bir imaj yaratıyor?- Benim anlayabileceğim gibi sor güzelim...
Nesinden rahatsız oluyorsunuz Çingene lafının? Roman da Çingene de aynı kapıya çıkmıyor mu?- Yok ablam. Aslan gibi giyiniyoruz, saçımız makyajımız aslan gibi yerinde, bizim fazlamız var eksiğimiz yok, neremiz Çingene?
Sibel de Roman, Türkan Şoray da. İkisi de bu ülkenin en güzel kadınları. Bembeyaz kaymak gibi kadınlar, bebek gibiler. Kim der onlara Roman diye? Öylelerimiz de var. Ben ayrımcılığı sevmiyorum.
Siz nereden geldiniz Kibariye? Kökleriniz nereye dayanıyor?
- Hiç araştırmadım. Fırsat da olmadı. Umurumda da olmadı! Öğreneceğim de ne olacak güzelim. Selanikliyiz. Onu biliyorum. Hesap mı vereceğim?
Yok estafurullah, merak etmiş olabilirsiniz...- Hiç etmedim. Romansam romanım, Allah’ın kuluyum.
Romanlar hep çadırda mı yaşarlar?
- Bu da kofti. Çingenece konuşuyorum bak seninle, kofti çirkin demek. Erdoğan Bey, bunu da güzel izah etti, hakikaten adam gibi konuştu. Ona yaranmak için söylemiyorum bak. Benim kimseye yağ çekmeme gerek yok. Ben Kibariye’yim. Yerim aslan gibi. Millet ekmeğinin peşinde, gitmiş oraya çadır yapmış olabilir, işi yakındadır çünkü, mecburdur orada yaşıyordur. Biz aşırı derecede temiz hava ve ferahlık seviyoruz.
Gelişmiş özgürlük duygusu yani...- Aynen öyle. Güzel konuştun ablam. Sen çok yaşa!
Çocukluğunuz nasıl geçti? Dışlandınız mı? Yoksa siz her zaman böyle mutlu bir kadın mıydınız?- Ben sana bir şey söyleyeyim mi? Beni kimse yıkamaz Allah’ın haricide. Çingeneyim diye kompleksim olmadı ama insan ayrımı gücüme gitti.
Kaç yaşında Kibariye oldunuz?- 16 yaşında meşhur oldum. Akhisar doğumluyum ben. Orada büyüdüm. Aşırı derecede fakirlik çektim. Bir kilim üzerinde, 8 kardeş yatardık. Bundan onur- gurur duyuyorum, anneme babama da teşekkür ediyorum. O kadar fakirliğe rağmen bizi çok dürüst ve namuslu yetiştirdiler. Benim düzgün kalmama neden önce Allah, sonra ailemdir. Onlar beni darbuka çaldığımız paralarla büyüttü. Çok çile çektik ama, Allah da verdi bana bir gırtlak. Bak karşındayım, devlet gibi kadınım. İki iki dört. Hep böyle neşeliyim. Bana soruyorlar, “Hep böyle gülüyon mu?” Benim yapım bu. Tabii üzüldüğüm, sıkıldığım zamanlar oluyor. Ama kinci değilimdir, bir anda gönlümü yapabilirsin, sohbetinle, öpücüğünle, iki tatlı dilinle. Kanarım ki ben. İyi kadınım kız, çok iyiyim ben!
Roman çocuklara büyüyünce ne olacakları sorulmazmış, ne olacakları zaten belliymiş...- Doğru bak. Bizim Roman kızlarının hepsinde Allah vergisi bir ses ve güzellik vardır.
Çiçekçilik, hurdacılık, dansözlük, müzisyenlik... - Tamam da devlet adamı ve milletvekili de çıkıyor bizden! Biz Amerika’daki zenciler gibiyiz, onların da müziğe, dansa yetenekleri vardır. Ama bak, başkan çıkardılar aralarından. Bu tartışılmaz, yaşanır bebeğim!
Neden “Kapı gıcırtısında bile Romanlar oynar” denir?- Bu da kofti! Fazladan konuşmuşlar, biraz abartmışlar, kapı gıcırtısı yalan. Ama içimizden gelir bak, müzik çaldığı zaman hemen ordayız, “Şarkı oku” demelerine gerek yok, gider okurum. Yapı meselesi, seviyoruz göbek atmayı, kulağımız da iyi.
Göçebelik bitti, bütün Romanlar yerleşik mi?- Yoo hâlâ göçebe var. Allah için bu zamana kadar bu Romanlara sahip çıkan olmadı. Ama bak Başbakanımız şimdi, bize sahip çıkmak istiyor.
Romanlar, ayda 150 liraya ev sahibi olacaklar diye çok sevindiler ama alt alta üste üste apartman dairelerinde sıkışık tepişik yaşayabilecekler mi?- Tabii tabii. Zamana uymak lazım. Zaman, apartman zamanı. Düşünüldüğümüz için minnetarız.
Diş yaptırmaya korkuyorum kız, ne botoksu!
Siz Roman açılımından ne anladınız?- Ne gibi?
Neler olacak yani?- İyi şeyler olacak ablam! Romanlar rahatlayacak. Güzel kıyaklar olacak. Cepleri para görecek. Hepsi seviniyor gariplerin. Ayakta alkışladılar Erdoğan Bey’i. Onları öyle görünce, ne bileyim sevinçten ölüyorum.
Kürt açılımda ne oldu, başarılı sonuçlar alınabildi mi?
- Bak onu bilmiyorum. Yorum yapamam canımın içi.
Başbakana nasıl, “Olay adamsın, yakışıklısın, üstüne tanımam anacım” dediniz?- Dedim valla. Sen bana inan, bende hiç madiden, koftiden laf yok. Çirkin ve atmasyon yani. Bence çok yakışıklı Erdoğan Bey.
Boyu posu mu, nesi?- Anlatacağım kız; saygısı, tavrı, boyu posu, fiziği, endamı, bakışları, konuşması, her şeyi aslanlar gibi.
Emine Hanım kıskanır filan demediniz mi?- Kadınlar bilirler kimi kıskanacaklarını. Kıskanılacak kadın var, kıskanılmayacak kadın var. O beni evladı gibi, arkadaşı gibi, kardeşi gibi görüyor. Olay adam gerçekten!
Sizi tersler diye düşünmediniz mi?- Ne terslemesi? Ben şarkı okurken masasına gittiğimde, ayağa kalktı, şarkımı bitirene kadar da ayaktaydı. Bu ne demek biliyor musun? Sanatçıya da, kadına da, Roman’a da değer veriyor. O yüzden o lafları ettim. Oh be, harbiden güzel konuştum şimdi!
Başbakan’a yağcılık yok yani...- Tam adamına söylüyorsun! Ben hayatımda kimseye yağ çekmedim.
“Parasız eğitim istiyorum” diye pankart açan Roman gençlerin, diğer Romanlar tarafından tartaklandığı doğru mu?- Parasız eğitim mi? O da ne? Ben onu duymadım. Odadaydım ben, belki o zaman oldu.
Bir tarafta Roman açılımı var, bir tarafta da Manisa’da Roman sürgünü var... Bu ne iş?- Sürgün mü? Romanlar mı sürülmüş! Olamaz!
Oldu valla. Gazeteler günlerce yazdı.- Ben uyuyordum galiba. Yoksa yurt dışında mıydım? Onu da duymadım. Ama kötü bir şey yapmışlar ve sonra düzeltmişler değil mi? E düzelmişse, iyi olmuş. Bak, sorun kalmamış.
Siz böyle aşkınızı, kavganızı herkesin önünde yüksek sesle mi yaşarsınız?- Evet var öyle denyoluklar bende.
Yaşınız kaç?- 51’e gireceğim gari. Ama güzel kadınım değil mi? Buruşuklarım yok.
Botoks motoks mu yaptırıyorsunuz?
- Nereme? Yok kız, ben dişimi yaptırmaya korkuyorum, ne botoksu! Gerçi bak yaptırdım sonunda. Çürüğüm vardı, kocam dedi ki, “Çürüğü çıkarırken yeni diş de taksınlar.” Onun dışında her şeyim doğal. Beğendiysen beni, ne mutlu bana.
Sizce Romanlar artık birinci sınıf vatandaş olacak mı?- Romanların öncüsüyüm ben. Allah’a söz verilmiş, Erdoğan Bey bu kadar güzel şeyler söylemiş, mümkünatı yok birinci sınıf vatandaş olacağız.
Kırmızıyı neden bu kadar seviyor Romanlar? Ne ifade ediyor kırmızı?- Hakikaten en sevdiğimiz renk. Çocukluğumuzdan beri öyle. Şalvarlarımız bile kırmızıdır. Nasıl diyeyim? Sutyenlerimiz filan da kırmızı. Öyle inanmışız. Canlı renkler seviyoruz. Ruhumuz da renkli.
Siz meşhur olduktan sonra, Roman çevresi sizi kıskandı mı?- Hayır hepsi benimle gurur duydu. Bana düşman yok.
Zengin ve yoksul Romanlar arasında çatışma olur mu?
- Yalan yok. Bizim aramızda da yüzü para görünce havalanan var. Ama ben onlara ağızlarının payını veriyorum, “Ne olursan ol, kim olursan ol, neyin olursa olsun, gideceğimiz yer belli, hava bas anaaaam!” diyorum.
ALLAH İZİN VERİRSE 24’ÜNDE UMRE24’ünde Allah nasip ederse kocamla ben, bir karı koca arkadaşlarımız, bir de Safiye Soyman, Umre yapacağız. Yok kız, modaya uymuyorum! Allah’tan başka gerçek yok, bir gidip göreyim oraları, dua edeyim diyorum. Bir çocuk daha isteyeceğim...
KOCASI ALİ’NİN GÖZÜYLE KİBARİYE“Kibariye mi? Evde tam bir ev kadınıdır. Bulaşık yıkar, perde yıkar, halı yıkar... Her şeyi o yapar, evde yardımcı var ama yine de o yapar. Yemeği de çok iyidir. Ondan başkasının yemeğini yemem.
GYPSY KİNGS’LE TURNE
Yeni proje?- Yeni kaset Nisan’da çıkacak. Düet yapacağım sürpriz isimler var. Tarkan mesela. Bir de Gypsy Kings ile ülkeler bazında konserler vermek gibi bir proje var gündemde.
Size evin içinde star mualesi yapılıyor mu?- Yok anam! Getir götürü yapıyorum ben. Star muamelesi yok. Ama işe gittiysem, yemeğim yapılır. Çocuğumu da Ali’nin anası büyüttü, Allah razı olsun ondan.
Bu kulağınızdakiler gerçek mi?- Değil! Kafam kadar şey gerçek olur mu? Olsa da ben alır mıyım? Tek taşım da gerçek değil. Hepsini sana vereceğim.
Yok valla istemem, teşekkür ederim.- Allah aşkına! Peygamberi seversen al. Kız imitasyon, yalancı yalancı! Ama gör bak sana uğur getirecek. Ölümü gör almazsan...
(O kadar ısrar ediyor ki, mecburen alıyorum. Dünya tatlısı bir kadın, hayır demeye imkan yok. İnanılmaz doğal, inanılmaz komik. Doğaçlama stand up yapsa ortalığı kırar geçirir....)
ROMANCA-TÜRKÇE MİNİ SÖZLÜKKofti: Çirkin.
Şugar: Güzel.
Gerali: Para.
Taris: Aşk
Mincari: Seks
Sokerdam: Merhaba
Muk: Sus
Ma: Konuşma