Paylaş
Ne bu ya!
Vasatlıktan öldük.
İçimizi kuruttular.
Onu yapma, bunu yapma!
O yasak, bu yasak!
Öyle fotoğraf çektirme, böyle fotoğraf çektirme!
Uygun olmaz!
Yaşına yakışmaz!
Yanlış anlarlar!
Sosyal medyaya rezil olursun!
Dünyaya rezil olursun!
Ne olmanı istiyorlar senden?
Ortalama, sıradan, vasat, ezik, başı yerden kalkmayan bir kadın olmanı...
AĞIR OL, EDEPLİ OL! YOK YA!
İşte ben, bu noktada isyan ediyorum.
Neden?
Neden illa bir başkasının istediği gibi olmak zorundayız?
Kendimiz gibi olmamızın kime ne zararı var?
Asıl sahtekârlık kendimiz gibi olmamak değil mi?
Neden bizi kalıpların içine hapsetmek istiyorlar ve oradan çıkmamamızı öğütlüyorlar.
Kadınlığını bil!
Anneliğini bil!
Sıradanlığını bil!
Normalliğini bil!
Ağır ol!
Edepli ol!
Yok ya!
Sonra da için kurumuş ölüp git, kimse farkına varamasın!
Yaşadın mı yaşamadın mı belli olmasın!
İÇİMİZDEN GELDİĞİ GİBİ YAŞAYALIM
Arkadaşlar!
İçimizden geldiği gibi yaşayalım.
İçimizden geldiği gibi yaşamaktan korkmayalım.
Kimseye kulak asmayalım.
Bunun adı ‘sıradışı’ olmaksa, olalım.
Hayat biricik ve bir tane.
Ve sonsuz değil.
Zannettiğimiz kadar uzun da değil.
Bitiveriyor, geçiveriyor.
Bir röportajda Muazzez İlmiye Çığ söylemişti, “Pencereye yürüdüm, bir süre durdum dışarı baktım, geri döndüğümde 70 yıl geçmişti...”
Betûl Mardin de söyler: “Hâlâ her gece kız kardeşimle Kireçburnu sahilinde yürüdüğümüz ana dönüp, öyle uykuya dalarım. Üzerimizde uçuşan etekler, kafamızda kurdeleler. Çocuğuz, el eleyiz ve zannediyoruz ki hayat çoook uzun. Oysa çok hızlı geçiyor. Her anının kıymetini bil! Herkes bilsin!”
Bu iki kadın da hayatı dolu dolu yaşamış kadınlar.
Onlar gibi, cesur ve sıradışı yaşamamız gerektiğini düşünüyorum.
FAYDALI SIRADIŞILIKLAR
Benim bir başka kahramanım da bir başka sıradışı kadınım da Türkan Saylan.
Onu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin başkanı olarak tanıyoruz ama bu, onun hayatından küçük bir kesit sadece...
Orada da inanılmaz bir şey yaptı gerçi.
Zor durumdaki Cumhuriyet kızlarının okuyabilmeleri için varını yoğunu ortaya koydu.
Bu değerli uğraşılar yüzünden ne acılar çekti o kadın...
Ama bence asıl sıradışılığı, cüzamlıları hayata kazandırmak için verdiği o muazzam savaş!
Toplumdan atılmış, dışlanmış insanları toplum içinde yeniden var olabilecek hale getirmek ne demek düşünebiliyor musunuz?
Keşke hepimiz onun gibi insanlığa faydalı sıradışılıklara imza atabilsek...
BİZ KADINLAR HER ŞEYİZ!
Biz kadınlar her şeyiz!
Eş, sevgili, anne, metres, iş kadını, işçi, yönetici, arkadaş, evlat, ortak, yol arkadaşı, suç ortağı...
Yani sadece birinin evladı, birinin karısı, birinin sevgilisi, birilerinin annesi değiliz.
Aynı zamanda birçok şeyiz.
Ben genç bir kızken bütün bunları Duygu Asena’dan öğrendim.
Alın size sıradışı bir kadın daha...
Bugün tartıştığımız, kendimize nefes alabilecek alan açabilmek için savaş verdiğimiz konuları o 30 yıl önce dile getirmişti. Tam 30 yıl önce.
Ve kendisi de öyle yaşıyordu.
Kadınların haklarını sonuna kadar savunurdu ama kimse erkekleri sevmediğini de söyleyemez...
Çok güzel aşklar yaşadı!
İyi ki yaşadı, aramızdan çok genç yaşta ayrıldı...
Ama benim gibi milyonlarca kadının sıradışı rol modeli oldu...
KENDİMİZ OLACAĞIZ CESUR OLACAĞIZ
Yeni bir yıla yaklaşıyoruz.
Muhasebe zamanı, yeni kararlar alma zamanı...
Gerçi o kararlar hiçbir zaman hayata geçmez ama...
En azından bir tek şeyde diretebiliriz: Kendimiz olacağız...
Cesur olacağız...
Ve yapmak istediğimiz şeyleri ertelemeyeceğiz!
Çevremde 40’larında olan bir sürü kadın, “Bir kocam yok, bir sevgilim de yok. Ama verecek çok sevgim var, deli gibi çocuk sahibi olmak istiyorum. Acaba koruyucu anne mi olsam? Gerçi cesaret de edemiyorum...” diyorlar.
Pek çoğunun idolü gazeteci Mutlu Tönbekici...
Bu ülkede, bu konuda bir çığır açtığını düşünüyorum Mutlu’nun.
Müthiş bir rol model.
Hani yetiştirme yurdundan bir bebek alınınca, “Ne iyi yaptın! Sen o bebeğin hayatını kurtardın!” denir ya, Mutlu, böyle diyenlere gülümsüyor, “Kim bilir belki de o benim hayatımı kurtarıyordur!” diyor.
Ana-kız onların maceralarına ölüyorum.
Mutlu da kulağını genelgeçer şeylere tıkayıp, kafasının dikine giden bir insan. Öyle olmalı, cesur olmalı.
Eğer Mutlu gibi başka anneler ya da anne adayları varsa, hikâyelerini bizimle paylaşmak istiyorlarsa, Twitter’dan, Instagram’dan ya da hurriyet.sosyal’den #birşeyyap hastag’iyle mentoin’layıp bana yazabilirler.
BENİM SIRADIŞI KADINLARIM
Benim için içinden geldiği gibi davranan ve sıradışı olan bir başka kadın da Işın Görmüş.
Bu ülkenin en başarılı dergicilerinden biri.
Elle Dergisi Genel Yayın Yönetmeni.
Ve gerçek bir hayvansever.
Her pazar, hayvan barınaklarına gidip kimsesiz kedilere, köpeklere annelik yapıyor.
Bir pazar, iki pazar, üç pazar değil, her pazar...
Ona da şapka çıkarıyorum.
Yedikule Hayvan Barınağı’nın kurucusu, mimar Meral Olcay da benim sıradışı kadınlarımdandır.
Hayvanlara gerçek anlamda gönül vermiş insanlardan biri de o... Siz de öyleyseniz, siz de maceralarınızı yazın, hikâyenizi anlatın, coşkulu fotoğraflarınızı paylaşın.
SOSYAL MEDYADAN BANA YAZIN
Farklı ülkelere seyahat eden, farklı kültürleri keşfeden, farklı meslekleri olan kadınlar...
Farklı sporlar yapan kadınlar, Ironman kadınlar, dağcılar, ralliciler, zor işlerin altından kalkan kadınlar...
Hayatı dilediği gibi yaşayanlar, kalıplara sığmayanlar, sıkışıp kalmayanlar, sıradışı olmaktan korkmayanlar, kendi yolundan şaşmayanlar...
#birşeyyap hastag’iyle mention’layıp, sosyal medyadan bana yazın...
Ben de yazdıklarınızı, fotoğraflarınızı gelecek hafta bu sayfalardan paylaşabileyim. Yeni yıla, sıradışı kadınların hikâyeleriyle girelim!!!
HAMİŞ: Bu fotoğrafları Nihat Odabaşı çekti. 40 yaş için kendime verdiğim sıradışı bir doğum günü hediyesiydi. Gelecek hafta yine doğum günüm. Bu sefer detoks kampına gidiyoruz sevgilimle. Pastasız, şekersiz, alkolsüz bir doğum günü haftası! “Ay ne sıkıcı!” diyorlar. Oysa bana heyecan veriyor. Dört gözle, ele ele doğa yürüyüşleri yapacağımız, sadece sıvıyla besleneceğimiz benim için sıradışı günleri bekliyorum...
Paylaş