ÇapaMarka’nın beyin takımından. Boğaziçili. Gerçi dokuz yılda bitirmiş ama olsun. O arada hep yazmış, çizmiş dergilerde, reklam ajanslarında. İlk romanı DexPlus’tan çıktı, değişik bir aşk hikâyesi.
Daha doğrusu, intikam hikâyesi.
Kendisinden büyük bir kadına âşık oluyor, sürekli aldatılıyor, büyük acılar çekiyor, ayrıldıktan sonra da sosyal medyada kendine ‘1barfilozofu’ ismiyle hesap açıyor.
Sinan’dan bir Okan yaratıyor.
Siyasetteki “cam tavan”dan söz ediyor. Dün de Demet Sabancı iş hayatındaki “cam tavan”dan söz ediyordu. Kadınların bir yerden sonra yükselmesini engelleyen cam tavan. Ne yazık ki, o tavan hep var. Medyada da, iş dünyasında da, akademik hayatta da...
Bir taraftan da şu son seçimlerden çıkan şöyle vahim bir sonuç var: Türkiye’de artık 45 ilde kadın milletvekili yok! Canan Güllü diyor ki:
“Genel olarak bir ilerleyememe sorunu var. Bunun nedeni de siyaset alanlarının kadınlara kapalı olması. Cam tavan yani. Kadını görmezden gelen bir tavır. Üstelik tüm siyasi partilerde de aynı. Düşünün, 45 ilde kadın vekil yok. Bu nasıl izah edilebilir?”
Edilemez!
Türkiye’de 81 il var. Ama 45’i bıyıklı!
Görünmez kılıyorlar kadınları!
Canan Güllü’ye soruyorum.
“Kadın temsilinin bu kadar az olması, ne götürür kadınlardan?”
Uluslararası Kadın Forumu (IWF) tarafından toplumun ilerlemesine katkıda bulunan, öncü değişimler yaratan ve kadınların iş hayatında ilerlemesi için rol model olan liderlere verilen bir ödül: Hall of Fame...
Demet Sabancı Çetindoğan da bunu alan ilk Türk oldu!
Başka kadınları bilemem ama ben onunla bir kadın olarak gurur duydum, yakaladım ve sorularımı sordum. Böyle başarılı Türk kadın liderlerin artması dileğiyle...
Tebrikler! ‘Hall of Fame’ Ödülü’nü aldınız. Hatta bunu alan ilk Türk oldunuz. Ne hissediyorsunuz?
-E mutluluk verici bir şey tabii. Yaptıklarımızın bir yerde izleniyor, biliniyor ve takdir ediliyor olması kadar güzel bir şey yok. Boşa kürek çekmediğinizi bildiğiniz zaman küreklere daha sıkı asılıyorsunuz...
Geçmiş yıllardan bu ödülü alan isimler arasında kimler var?
Kanada’nın yeni Başbakanı Justin Trudeau’nün oluşturduğu kabine dünya üzerindeki bütün hükümetlere örnek olmalı.
Bir kere 30 kişilik kabinenin yarısı kadın, yarısı erkek!
Rüya gibi.
Başkanın kendisi de öyle.
Bu nasıl bir çekiciliktir, nasıl bir karizmadır!
Aktüel’de tanıştık.
Hey gidi Ercan Arıklı.
Anlata, anlata bitiremedi, işte Boğaziçili, şöyle parlak, şöyle zeki...
Öyleydi de.
Ve hep güzeldi.
Komikti.
Sarkastikti.
Hava güneşli. Mis, mis!
Yedikule Hayvan Barınağı’ndayız.
Burası, 3200 kimsesiz köpeğin evi.
Anneleri de Meral Olcay.
‘Şehrin İyi Hali’ projesi kapsamında bir araya gelen gönüllülerle beraberiz.
39 yaşındaki müzisyen Değer Deniz’in hayatına kasteden sapık katilin adı C. M.
Sen, bir kadının camından içeri gir, ona tecavüz et, işkence et, boğ, öldür, sonra da mahkemede kendini savunmak için ipe sapa gelmez yalanlar söyle, “Ben bali içiyordum, beni sokakta gördü, ‘Gel evde iç’ dedi. Sevgiliydik. Sonra ‘Beni tatmin edemiyorsun’ dedi. Erkeklik gururum incindiği için öldürdüm. Pişmanım. Beni affedin, çocuğum ve sevenlerim var” de... Olabilecek şey mi bu?
İnsan zekâsına hakaret bu.
Ama işte vahşetin gerekçesi hep bu oluyor bu ülkede: “Erkeklik gururum incindi!”
Allah kahretsin böyle bir erkekliği de, gururu da! C. M. 17 yaşında. Çocuk mahkemesinde yargılanıyor. Bana bu da saçma geliyor. Tecavüz etme yetisi var, aile kurma, çocuk yapma (10 aylık çocuğu var), çocuk bakma yetisi var. Ama çocuk öyle mi? Bunun mantığını nasıl açıklarsınız? Kanunlar tecavüzcüyü mü koruyor?
Öyle olmamasını istiyoruz. Sizi, bugün kardeşi Orhan Deniz ve avukatlarından Hülya Gülbahar’la baş başa bırakıyorum.
Bu ülkede kadınları birer birer öldürüyorlar.
Erkekler öldürüyor.
Tecavüz ediyorlar, bıçaklıyorlar, boğuyorlar, yakıyorlar, vahşice katlediliyorlar.
Tıpkı Özgecan’a yaptıkları gibi.
Ve bunları yapanlara bir halt olmuyor.
Bir şekilde, hep paçayı kurtarıyorlar.
Kadın dernekleri ellerinden geleni yapmaya çalışıyor, ama onların da gücü sınırlı.