Ama karşı şeritteki sorumsuz bir şoför, üst üste trafik ihlalleri işledi, hız sınırını aştı, kontrolsüz şerit değiştirdi, üç aracın kaza yapmasına yol açtı. Yetmezmiş gibi refüje çarptı, oradan kopan bir kaya parçası da Ümit Gençer’in kullandığı arabanın camına sonra da Hülya Erşah Gençer’in kafasına isabet etti ve onu aramızdan aldı...
Hülya ve karnındaki Mercan hastaneye yetiştirildiği halde öldü! Pisi pisine! Hıyarın teki trafik kurallarına uymadı diye...
İsyan etmemek, delirmemek mümkün değil! Üstelik sorumsuz sürücü hâlâ serbest, ceza bile almıyor...
Kaç gün oldu eşiniz Hülya’yı ve doğmamış bebeğiniz Mercan’ı kaybedeli?
Ve dedi ki...“Kraliçe’yle röportaj yapmak ister misin?”
“Deli misin? Kim istemez? Tabii... Hadiiii” dedim, sonra makineli tüfek gibi devam ettim, “Nasıl izin aldınız? Şahaneymiş! Türkiye’ye gelmiyor herhalde Kraliçe? İngiltere’de mi yapıyoruz?”
O zaman durdu.
Bir sessizlik oldu, “Kraliçe ama gerçeği değil!” dedi, “Hayatı boyunca kraliçeyi canlandıran Mary Reynolds!”
- Doğru otur...
- Kızım, erkek gibi oturma, bacaklarını birleştir otur!
- Eteğin sıyrıldı, düzelt...
- Aman elbisenle koşma, iç çamaşırın görünür.
- Sutyenin askısı ortada, kapat.
- Aman dikkat! Memelerinin uçları belli oluyor!
Bugün 27 Mart, Dünya Tiyatrolar Günü.
Karşımda tiyatronun saygın isimlerinden biri duruyor.
88 yaşında olmasına rağmen, hâlâ sahnede olan ve genç tiyatrocular yetiştirmek için çırpınan, millete müzik öğreteceğim diye kendini parçalayan muhteşem tatlı biri var: Haldun Dormen.
Fotoğraflar: Cem Talu
Daha önce de yazdım.
Yürüyüş benim için ibadet gibi.
Çok seviyorum ve özellikle bu aralar hiç aksatmıyorum. Yürümek bana temiz, sakin bir kafa ve sıkılaşmış bacaklar olarak dönüyor.
Ben kendimi iyileştirmek için yürüyorum. Okuduğum felaket haberlerini hazmetmek için yürüyorum. Depresyona girmemek için, her daim pozitif düşünebilmek için yürüyorum. Endorfin için, kalbim için, sağlığım için yürüyorum. Hayal kurmak için yürüyorum, yeni fikirler bulmak için yürüyorum.
Daha tonlarca sebep sıralayabilirim.
Ben şehir dışında yaşadığım için ormanda yürüyorum. Doğayla bütünleşiyorum.
Ama biliyorum ki İstanbul’da da güzel yürüyüş yolları var. Kalbini Sev Uygulaması sayesinde yürüyüş yapılabilecek farklı, güzel parkur alternatifleri buldum. Hatta bir-iki tanesinde yürüdüm. Belgrad Ormanı ve Karaköy-Bebek hattı favorim. En güzel de sabahları oluyor. Onun dışında, ilk fırsatta yürümek istediğim yollar, Fenerbahçe-Bostancı sahili, Balat-Fener sahili ve Yıldız Parkı.
Ama bu gece Kanal D’de başlayacak olan “‘Tatlı İntikam’ı mutlaka izleyeceğim.
Umarım severim, gülerim, güzel vakit geçiririm ve benim de bir dizim olur...
Alya ile birbirimize söz verdik, bu gece ekran karşısındayız.
Konusu da hoşuma gitti.
Yemedim, içmedim, dizinin başrol oyuncularıyla buluştum, röportaj yaptım.
Ben izledim.
Utanç duydum.
Ve kendisinin hangi ülkede yaşadığını çıkaramadım!!!
Kastettiği ülke, herhalde Türkiye çünkü “Benim ortanca hanımın doğum günüydü” gibi bir laf ediyor...
Bu ne demek ya!!?!
Sözünü ettiği ortanca hanımsa, demek ki bunun küçüğü de var, büyüğü de...
Kaç eşi var bu beyefendinin?
Gidin görün. Bayılacaksınız.
Ayıptır söylemesi ben şaşırdım bu kadar iyi olmasına.
Demek ki önyargım varmış!