50 bin lira kefaletle ve adli kontrol şartıyla...
Evlerinde bir bayram havası var.
Nasıl olmasın?
Şimdi dört gözle Yargıtay’ın kararını bekliyorlar.
- Sizi tanıyalım...
Ben Avukat Nuriye Kadan. İzmir Barosu’nun Kadın, Çocuk ve İnsan Hakları Merkezi’nden sorumlu yönetim kurulu üyesiyim. Aynı zamanda İzmir Barosu’na kayıtlı 28 yıllık avukatım.
- Kadın, Çocuk ve İnsan Hakları Merkezi olarak bugüne kadar neler yaptınız?
Öncelikle meslektaşlarımızı kadın hakları alanında eğittik, sertifika verdik, şimdi de onları merkezimizde görevlendiriyoruz. Bunun yanı sıra toplumda meydana gelen kadın cinayetleri, kadına karşı şiddet davalarında da mümkün olduğunca İzmir Barosu olarak müdahil olmaya çalışıyoruz. Gerçi daha önceleri müdahillik davaları kabul ediliyordu, şu anda edilmiyor. Ama biz yine de talepte bulunuyoruz. Ya da yetkisi olan meslektaşımızdan yetki belgesi alarak duruşmalara gözlemci olarak giriyoruz.
Alın bir vaka daha!Günlerdir kusasım var!22 yıl görev yaptığı köyde küçücük çocukları sapıklığına alet ediyor. Akla gelecek her türlü cinsel istismarı uyguluyor. Tehdit kıyamet, “Birilerine anlatırsanız, kazdığım çukura diri diri gömerim hepinizi!” diyor. Ama kızlardan 6’sı o tehditlerden korkmadı ve mahkemede kendilerine neler yapıldığını tek tek anlattı.Okul müdürü tacizden 1.5 yıl aldı, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı, Milli Eğitim tarafından tazminatı ödendi, emekliye ayrıldı ve yırttığını sandı... Oysa yırtmadı! Şimdi her şey yeniden başlıyor...Yeni tanıklar tecavüz de anlatacak... Bu hikâyede, bir de kahraman bir öğretmen var.Çocukları yalnız bırakmayan, davalarının her aşamasında ellerinden tutan, Çalıkuşu gibi genç, idealist bir öğretmen... Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü vasıtasıyla tanıştım ben Saadet Öğretmen’le. Çünkü artık meseleye Canan Güllü ve İzmir Barosu’nun becerikli avukatları da el atmış durumda. Ne Saadet Öğretmen’i ne de o çocukları yalnız bırakacaklar. Sadece onlar değil, hepimiz bu davanın takipçisi olmalıyız!
Fotoğraf: Emre YUNUSOĞLU
Sizi tanıyalım...
-İsmim Saadet. Öğretmenim ben, eğitimciyim. Daha önce resmi bir kurumdaydım, sonra “Öğretmenliğe dönmek, mesleğimi yapmak istiyorum!” dedim.
Ama ukalalık asla değil. Samimiyetin uç noktası. Kitabının adı, ‘Herkes Kendi Hayatının Kahramanı’, mutlaka okuyun, o kadar çok şey öğreniyor ki insan. “Evlilik, aşkı öldürür mü?” sorusuna da, “Evet, mutlaka; aşk zaten ölür!” yanıtını veren bir terapist. Diyor ki Gülcan Özer: “Aşk, bir duygu. Yok olur, yani ölür. Ya da evrilir. Evrildiği halin adı da ilişkidir. Ve ilişki çok daha derin bir hikâyedir. Aşk kendiliğinden akar, ama ilişkide çabalamamız, emek vermemiz, bazen de omuz atmamız gerekir. Biz ilişki dediğimiz şeyde, yolu açıyoruz, taşları temizliyoruz. Ciddi bir mesai harcıyoruz yani, dolayısıyla çooook daha kıymetli...”
HAMİŞ: Bu kitabı yayına hazırlayan da, ilavenin yazı koordinatörü İpek Özbey. Bu da çok iyi kitap okuyacağınızın garantisi!
Fotoğraf: Fethi KARADUMAN
Tebrikler! Bütün hayatı içine soktuğunuz bir kitap yazmışsınız! Yok yok! İki kişinin yaşayabileceği ilişkilerin tümü var. Nerden esti bu kitabı yazmak?
Toplu bir istismar yine.
Bir okul müdürü.
Uzun süre, görev yaptığı okulda çocuklara cinsel istismar uyguluyor...
Düşünün 22 sene!
Yeni bir Yarım Kalan Hayatlar’la huzurlarınızdayım.
Bu 53’üncüsü.
Evet, memlekette üzücü şeyler oluyor.
Bravo Sertab! Benim için yazın albümü. Hemen Bodrum’a gidip, sesini bangır bangır açıp gecenin karanlığında dinlemek istiyorum. ‘Tek Başıma’yı da pek sevdim. ‘Kırık Kalpler Albümü’ süper.
Harbi müzik. Zaten Sertab’ın sesi olağanüstü. O kadar güzel ki, başka bir enstrümana gerek yok.
Sözler de sıkı.
Bu, kocası Emre Kula’yla yaptığı ilk albüm. Hayatından fevkalade memnun, hep gençti, tabii 20 yaş küçük sevgili onu daha da genç yapmış, çok çok iyi gördüm Sertab’ı, “Bu albüm bizim çocuğumuz!” diyor, biraz da Emre onu böyle bir albüm çıkarması için teşvik etmiş, Johnny Depp’e benzettiği kocasına çok âşık, bıraksan 24 saat adamı anlatacak!
Ve çok şey öğrendim! Hele fabrika ayarlarına nasıl döneceğimiz bölümü müthiş! Kesip buzdolabıma yapıştıracağım, ayrıca çoğaltıp kızımın cüzdanına da koyacağım...
Seni tanıyalım...
- Hadi tanıyalım. Ben Yüce Zerey, 1979 Bursa doğumluyum. Evli ve bir çocuk babasıyım. Pazarlama profesyoneliyim. Pazarlamanın pratik söylemlerine teorik altyapı olması için de, 15 senelik akademisyenim. Okumaya ve yazmaya çalışan biriyim.